Kurtarıcı&

114K 3.5K 272
                                    


Multimedya: Nefes hazar

Bölüm şarkısı: sia-chandelier

2.BÖLÜM: KURTARICI

Ölümün bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. Aslında ölümümün nasıl olacağın düşünmemiştim, sonsuza kadar yaşarım sanıyordum... İmkansız bir şey düşünüyormuşum. Astım hastası bir kıza göre fazlaca nefes alıyordum. Kriz geçirmediğime şükür ederek, nefeslerimi derinleştirdim. Ellerim artık titremiyordu kendimi tam anlamıyla ölüme bırakmıştım. Arabanın bagajında elleri, kolları ve ağzı bağlı bir şekilde öylece duruyordum. Vücudumun sızısı beni inletiyordu. Arabanın bagajına sokulmadan önce iki adam tarafından oldukça sert dayak yemiştim. Sanırım dudağım patlamış ve burnum kanamıştı. Boynuma kadar uzanan kanı hissetmem pek de zor değildi. Ama yine de bilemiyordum, nerem acıyor tahmin edemiyordum. Astım krizi geçirmek üzereydim ama bu umrum da dahi değildi. Kendimi ölüme bırakmış sessizce bekliyordum. Eğer Hayatıma devam edersem bu yaşadıklarımın etkisinde kalacağımı biliyordum, ama yaşamak istiyordum. Çünkü mecburdum bu işi küçük kardeşim nehir için yapmıştım aslında(yapamamıştım.) Çünkü becerememiş ve ölmek üzere bekliyordum. Eğer ölürsem nehir de ölürdü ne olursa olsun yaşamalıydım.

Tahminimce yarım saat kadar sonra bagajında olduğum araba durdu. Evet ölümüm az sonra gerçekleşecekti, direnip kaçmalıydım. bir kaç dakika sonra garajın kapısı açıldı ve Palas'ın adamlarından ikisi beni garajdan bir hışımla çıkarıp yere attı. Yere atılmam ile ağzımdan çıkan bir kaç küçük çığlık duyulmamıştı bile. Kesinlikle burada geberip gidecektim. Etrafıma baktığımda filmlerde gördüğüm zaman depo diyebileceğim bir yerdeydim. "Evet, Adam bir mafya nefes elbette bir deposu olacak öyle değil mi?''

''Kızı öldüreceğiz'' cılız ve uzun bir adam bu sözleri söylerken nefesimi tamamen almayı bırakmıştım. Gözlerimdeki yaşlar benden habersizce kendini bırakmıştı. Bağırmak, yardım istemek istiyordum. Ama ağzımı kapattıkları için bunu yapmam oldukça zor görünüyordu.

"Ufaklığı ben öldürmek istiyorum emir, silahı bana ver" dedi palas o korkutucu ses tınısını kullanarak. Ne kadar saçma bir şeyin içindeydim böyle. Beni öldürmek için silah el değiştiriyordu. "manyak mısınız siz! Gebertecekseniz gebertin artık" iç sesimin hayıflanışı beni daraltırken kendimi kastım. Nefes alışlarım bir an da keskinleşirken anlamıştım, astım krizim geliyordu. . "Zaten öleceksin astım krizini düşünme nefes" maalesef iç sesim sayamadığım kadar haklılık kazanıyordu. Evet ölecektim, astım krizinin ne önemi vardı ki şu anda. Silahı palas' a uzattı emir denilen adam.

Bir anda ağır ağır titremeye başladığımda nefesimi yok denilecek kadar almaya başladım. Gözlerimdeki yaşlar on dakikadır hiç durmamıştı. Ölmeyi beklemek o kadar garipti ki, birazdan nefes alamayacaktım. Bunu düşünmek içimi ürpertiyordu. Gözlerim ağırlaşmaya başlayınca kardeşim için yalvarmam gerektiğini hissettim. Ama olmuyordu ağzımda ki bez buna engel oluyordu.

Palas ise beni izliyordu sadece öldüreceği insanın acı çekmesinden hoşlanıyor gibi bir hali vardı. Zevk alıyordu. Bir insanın kıvranışını görmek ona zevk veriyordu. Sadist! Ağzımdaki bezi omzum ve dişlerim yardımıyla can havliyle bir çırpıda çıkarıp tiz çığlığımı serbest bıraktım.

"Yardım edin!"

Haykırışım beni bile şaşırtmıştı. Çünkü zor nefes alıyordum ve bu denli haykırışım beni oldukça şaşırtmıştı.

"Nefes alamıyorum, ben astım hastasıyım lütfen"

Palas emir denilen adamdan aldığı silahı bedenime yönlendirilmesi içimi titretiyordu. Astım krizim daha da belirginleşirken nefes almaya çalıştım. Evet birazdan ölecektim, kesinlikle ölecektim. Bedenim tamamen titrerken bir kez daha nefes almaya çalıştım ve Palas ' a baktım. Evet hayatımda bu kadar iğrenç yüzlü birini görmemiştim ve son dakikalarım da bu adamı görmek içimi parçalıyordu. Silahın tetiğini ani bir hareketle çekip elindeki silahı bana doğru sabitledi evet gerçekten ölecektim. Kendimi tamamen bırakırken gözlerim kararmaya başladı. Son duyduğum şey ise güçlü bir sesin tok bir haykırışıydı.

"Kızı bırak Palas!"

∆∆∆∆

Gözlerimi açamıyordum, kulaklarımı sert bir ses tonu doldurdu. Bu sesi bir yerden hatırlıyordum ama kimdi? Ellerim ve ayaklarımın soğukluğu beni titretiyordu, üşüyordum. Üzerimde bir ağırlık vardı, sanki üzerimde şuan bir battaniye vardı. Ellerimi hafifçe oynatıp battaniyenin yumuşaklığına dokununca, üzerimde bir battaniye olduğunu anladım. Neredeydim ki ben?

Gözlerimi ağır bir şekilde açmaya çalıştım ama olmuyordu. Göz kapaklarım sanki bana ait değilmiş gibiydi, hissetmiyordum. Kendimle olan savaşımı bırakıp gözlerimi açmamaya çalıştım. Rahatlamalıydım birazdan tekrar gözlerimi açmayı deneyecektim.

"Tamam. Sen doktoru hazırla"

Tok ve sert bir ses kulaklarımı doldurdu. Az önce de bu adamın sesini duymuştum ama gözlerimi açmak için çabaladığım dan idraak edememiştim. Bu adam da kimdi? Sesini daha önceden duymuştum sanırım. Ağzımda hissettiğim kan tadı ürpermeme neden oldu. Tabi ya! Ben iki adamdan dayak yemiştim. Neyin içine düştüm ben böyle.

Kendimi bırakıp dinlemeye başladım. Kulağımı arabanın sesi doldurunca anlamıştım, ben bir arabadaydım. Tahminimce de şoför koltuğunda az önce sesini duyduğum adam oturuyordu. Peki benimle mi konuşmuştu az önce? Sesleri dinlemeye başladım bir süre ama konuşmuyordu.

Gözlerimi bir kez daha açmayı denedim. Olmuyordu hiçbir yerimi kıpırsatacak mecalim yoktu. Uzanıyor bir konumda olduğumu yeni fark ediyordum. Evet tam olarak açıklarsam, ben arka koltukta battaniyenin altında uzanıyordum ve bir adam da beni bir yere götürüyordu. Doktor mu? Evet az önce doktor dediğini duymuştum.

Ben mafyanın elindeydim. Doktor. Evet organ mafyası! Mafyanın elindeydim ben Büyük ihtimalle beni organlarımı alacakları yere götürüyorlardı. Allah kahretsin! Panikle gözlerimi açmaya çalıştım ama yapamıyordum. Son gücümle konuşmaya çalıştım.

"Lütfen bırak beni."

Sesim öyle güçsüz çıkmıştı ki kendim bile zor duyuyordum. Beni duymuş muydu? Bir kez daha gücümü toplayıp konuşmaya çalıştım.

"Bırak beni." dedim güçsüz ses tonumla. Acınası bir haldeydim kendimi uzaktan görsem oturup ağlardım. İçimi korku ansızın kaplamıştı gözlerim den yaşlar benden habersiz kendini bırakırken tekrar gözlerimi açmayı denedim. Beni duymuyor muydu bu adam? Ağlamaya devam ettim korkuyordum. Ölmek daha cazip geliyordu. Organlarımın alınması eminim ki canımı çok acıtacaktı. Astım krizim tekrardan gelmeye başlayınca ağzımdan bir hıçkırık kendini bıraktı. Yine nefes alamıyordum. Korkuyordum, hemde fazlasıyla. Ellerim ve ayaklarım ağır ağır titremeye başlayınca derin nefesler almak için çabaladım ama bu pek mümkün değildi.

"Lütfen bırak gidiyim"

Dedim zor nefes alarak. Nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Bu pek de zor değildi. Gücümü toplamak zorundaydım. Kendimi kastım. Son gücümle gözlerimi az da olsa araladım. Evet gerçekten bir arabadaydım. Kafamı kaldıramadım. Sanki koltuğa sabitlenmiş duruyordum. Gözlerimi arabanın içinde gezdirirken şoför koltuğuna baktım, kalıplı bir adam oturuyordu şoför koltuğunda ama onu göremiyordum, sadece iri yapılı olduğunu anlaya bilmiştim. Gözlerimi tekrardan arabada gezdirirken dikiz aynasına baktım. Mavi-yeşil karışımı gözleri gördüm, açık tonlarda mavi gözleri sanırım Yeşildi emin olamıyordum ama sanırım maviydi. Dikiz aynasından sert bakışlarını bana yolluyordu. Bana bakıyordu. Mavi gözleri içimi ürpertirken bakmaya devam ettim, o da bana bakmaya devam etti. Açık beyaz tenli sakallı bir adamdı. Pek seçemiyordum ama yakışıklı olduğu bariz belli oluyordu. Aslında oldukça yakışıklı görünüyordu. Bunu umursamadım, umrum da değildi. Gözlerimi ona sabitlemeye devam ederek dudaklarımı araladım.

"Lütfen beni bırak." Ses tonum ağlamaklı çıkmıştı, umrumda değildi. Söylediğim cümle üzerine bir tepki göstermeyerek bana bakmayı kesti. Sadece yola bakıyordu. Beni bırakmayacağını anlamıştım. Dudaklarımdan bir hıçkırık daha çıktı. Artık ağlıyordum burada ölüp gidecektim. Titremelerim daha da artarken göz kapaklarım artık ağır ağır kapanıyordu.

Merhaba. Lütfen yorum yapmayı unutmayın. Diğer bölümler daha uzun olacak yorumlar gelirse.


KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin