Bölüm şarkısı: Alan Walker - FadedBölüm geç geldi kusura bakmayın. Vote ve yorum yaparsanız cidden çok sevinirim.
İyi okumalar..
9.BÖLÜM KÂBUSLAR
Çığlık sesleri kulaklarımı kanatıyordu âdeta. Nefesim i çok zorlu alıyordum. Gözlerimi yavaşça açtım, zihnim sanki dağılmıştı. Adrenalin en üst seviyede olan bir gece daha. Korkunç bi gece daha. Soluksuz nefes alamadığım kötü bir gece daha.
Perdenin alev aldığını gördü yeşil gözlerim. Öyle korkuyordum ki kalp krizinin eşiğine gelmiştim. Çığlık atamıyor, hatta bedenimi en ufak şekilde hareket ettiremiyordum. Kafam öylece sabit kalmıştı, sadece gözlerim hareket ediyordu. Odadaki gardırobun alev aldığını gördüm. Yangın öyle hızlı gelişti ki bir anda bütün ev alev aldı. Derin derin nefesler alıyordum, evet şuan kriz geçirecektim. Ayak parmaklarımı hareket dahi edemiyordum.
Uyku felci deniliyordu buna çok pis bir illet. Hayatın kararıyor sanki, nefes dahi alamıyorsun. Korkudan ölmek üzere oluyorsun hatta belki de ölmüşsündür bunu anlayamıyorsun. Gözlerimden yaşlar sicim gibi akıyordu, ve benim tek yapacağım şey ise hiç birşey yapamamaktı.
Bütün odam yanarken Nehir'in çığlık sesleri kulaklarımı doldurdu. Odanın yangını içimin yangınına eş değerdi sanki. Bağırmak, haykırmak istiyordum.
"Abla beni kurtar yanıyorum."
O tiz çığlığı kulaklarımı kanatıyordu. Kalkıp yardım edememek öyle zordu ki, tarifsiz. Derin nefesler alıp kıpırdamak için bütün gücümle direndim. Parmağımı hareket ettirdim bir anda.
Evet. Başarıyordum.
Ağlıyordum. Kardeşimi kurtarmak için ağlıyordum. Minik bedeni alev alıyordu, ve o çığlıkları. Sanki her biri kalbimi Söküyordu. Sessiz ağlayışlarım devam ederken ayak parmaklarımı oynattım. Bu tutsak dan kurtulmuştum. Hızla ayağa kalkıp Nehir'in yanına koştum.
Ama Nehir yatağında güzelce uyuyordu, yangın da yoktu.
Derin nefes spazmı geçirmemin ardından Sude kapıyı açıp yanıma koştu. Ellerimi başımın üzerine koyarak beni hızlıca yere otutturdu. Nefes alamıyordum. Derin derin nefesler almaya çalışıyor ama buna gücüm yetmiyordu.
"Sana kaç kere dedim hastaneye gidelim diye!"
Sessiz ve sert ses tonu beynimde yankılanıyordu sanki. Nefes almam güçsüzleşiyordu. Ağlamaya devam ettim, soluksuz ağlıyordum. Derin ve sık nefesler alırken Sude ağzıma astım spreyimi sokup sıktı.
Fayda etmiyordu.
Tekrardan sıktı. Başımın üzerindeki eller istemsizce iki yanıma düştü bir anda. Sude soğuk kanlılık ile tekrardan sıktı spreyi.
Fayda etmiyordu, yine.
Hızlıca ışıkları açtı ve aynı hızla yanıma gelip bana sarıldı. Korkudan ölecek gibiydim. Aslında alışmıştım. Devamlı yasadığım şeylerdi bunlar. Uzun zamandır geceleri bu haldeydim.
"Hadi bir tanem geçti. Sakinleş."
Kafamın üzerini öperek sesini yumuşatarak konuştu. "Artık geçti bak, uyandın."
Ne kadar bilmiyorum belki yarım saat öylece durduk. Kafamı toparlamaya ihtiyacım vardı. Çok alışmıştım evet ama insan korkuyor işte, zor.
Aradan geçen zamanın ardından mutfağa geçirdi Sude beni. Bir yandan kahve yapıyor bir yandan da arada öpüyordu beni. Saçlarımı okşamayı da ihmal etmiyordu. Kahveyi hazırlayıp önüme koydu, oda hemen yanıma oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN
Romance@Tüm hakları saklıdır ∆ Ses tonum ikna edici olacak ki kafasını olumlu anlamda sallayıp yüzüme yoğun bakışları ile bakmaya devam etti. Öyle yakındık ki geriye doğru adım atmak istiyordum. Bedeni bedenime değiyordu neredeyse, bu yakınlık beni rahatsı...