Hayatımdaki her şeyi kaybettim. En yakın arkadaşımı....annemi, babamı, mutluluğu.. Şimdi elimde ne var peki? Merve var. O da en yakın arkadaşım mı emin değilim. Çalışmaktan konuşamıyoruz bile. Başka da kimsem yok...
En yakın arkadaşım lisede tanıştığım Candı. Onu kaybettim. Babam yüzünden. Onunla görüşmeme izin vermedi. Konuşmama izin vermedi. Sadece onunla değil. Hiçbir erkekle.
Sınıfımı değiştirdi. Ve onunla konuşursam okulumu değiştireceğini söyledi. Çok korkmuştum. Çok. Bidaha onu göremiyeceğim diye. Her şeyimi anlattığım insanı göremeyeceğim diye çok korkmuştum. Ama görsemde konuşamıyorduk zaten. Onunla arama mesafeler koydum. Ve arkadaşlığımız bitti.Anlatamadım...çok ağladım.
O gerçek abim olmadığı için ağlamıştım. Keşke hep yanımda olsaydı. Canım dostum Can.
Sonra lise bitti ve kaçtım. Şimdi burdayım otobüsün camından hızlı hızlı geçen yolları izliyorum.Yanımdaki adam şapkasını öne çekmiş uyuyordu. Parfümünün çok güzel olduğunu kafamdan atmalıydım.
Bir anda hapşurmasıyla irkildim. Kafasını kaldırmasıyla mavi gözlerini gördüm.
Şaşkınlıkla bakmayı bitirip çantamın ön gözünden peçeteyi çıkarıp verdim. "Çok yaşayın"dedim. Elimdeki peçeteyi aldı. "Teşekkürler" dedi soğuk sesiyle"Şey sizi daha önce görmüş müydüm?" Dedim merakla.
"Sanmıyorum"dedi.
Oha ama çok yakışıklıydı. Bu adamı kesinlikle görmüştüm. Sadece kafam çok dolu olduğu için hatırlayamıyordum. Ya da birine benzetmiştim.
"Yolculuk nereye?"dedim sohbet açmaya çalışarak. E yakışıklı adam şimdi biraz yürümeyeyim mi yani?
Bana ters bir bakış atıp.
"Bolu otobüsündeyiz farkındaysan"dedi.
"Aa şey evet"dedim utancımdan yerin dibine girmeyi dileyip.
Yanaklarım domatese dönmeye başlamıştı."Sizin yolculuk nereye?" Alaycıl sesini duyunca Şaşkınlık ve heyecanla kafamı kaldırdım.
"Şey bir tanıdığımın düğününe gidiyorum pekte eğlenceli değil yani"dedim gülerek.
"Peki siz?"dedim dudağımı ısırarak.
Terslemeyecek.
Terslemeyecek.
Terslemeyecek."İşle alakalı gitmem gereken bir yer var."dedi. Gözlerini kaçırarak.
"Daha önce modellik mi yaptınız belki dergi kapağında falan görmüşümdür sizi"dedim. Hayır yani böyle bir vücut anca dergilerde var çünkü.
Ay çok mu övdüm. Tamam sakinim.
"Hayır yapmadım"dedi
"Hımm yanlış hatırlıyorum o zaman."dedim.Telefonuma gelen mesajla gözüm ekrana gitti. Babam çok sevinçli olduğuna dair bir mesaj atmıştı. Sinirle telefonu sıktım.
Kendime gelmiştim. Ben burda makara yaparken gideceğim yeri unutmuştum heralde. Annemin katili. Benimde çocukluğumun katilinin yanına gidiyordum.Gözlerim dolunca telefonu biraz daha sıkıp derin bir nefes aldım.
Artık yanımdaki yakışıklı adam umrumda değildi. Çünkü Kalbim acımaya başlamıştı.
Onu ilk gördüğümde ne yapacaktım ki?
Hiçbir fikrim yoktu. Ondan nefret ediyordum. Ondan tiksiniyordum. Kafamı cama yasladım. Karamsar havama geri döndüm. Ağlamamak için dudağımı ısırdım.Kafamı hafif çevirdiğimde yakışıklı adamla göz göze geldim.
Adamda şaşırmıştır tabi. İki saattir susmayan kız bir anda sessizliğe gömüldü. Kesin psikopat olduğumu düşünüyordur. Ve eminim başka koltuk yok mu diye etrafa bakıyordur.Gözlerimi üzerime çöken yorgunlukla kapattım. Kafam yumuşak bir yerdeydi. Sadece uyumak istiyordum.
******
Hafif bir sarsılmayla gözlerimi açtım. Ah kaç saattir uyuyorum ben!
Şaşkınlıkla gözlerimi araladım. Kahretsin!
Adamın omzunda mı uyumuştum?
Hızlıca kafamı kaldırdım. Yanıma baktığımda adam telefonla uğraşıyordu.
Uyandığımı görünce o da bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Teen FictionAşk nedir? Sona eren bir şey midir? Yoksa sonsuzluğun ta kendisi midir? Bu soruların cevabını dünyaya kırgın ama umutlu olan Duru'nun düşünceleriyle okuyacaksınız. Ve tanık olacaksınız. Aşkın tehlikeli ve gereksiz bir şey olduğunu düşünen ve uzun z...