3.8

8.5K 693 209
                                    

Yatağımdan kalkarak telefonumu şarja koydum ve dolabımdan duştan sonra giyeceğim temiz kıyafetlerimi seçerken odamın kapısı Jennie tarafından sertçe açıldı. Artık odama giren kişilerin kim olduğunu sadece kapı açış şekillerinden anlayabiliyordum. Aslında olay basitti. İki seçenek dışındaki bir stil ise, odama giren kişi bu evde yaşayan biri değildi.

"Turuncu saç boyası mı? Ciddi misin sen? O saçın korumam altında olduğunu net bir şekilde ifade ettiğimi sanıyordum." diye mırıldandı masamın üzerindeki sprey boya kutusunu eline alarak gözüme sokarcasına sallarken. "Sadece deneyeceğim. Üzerinde sprey boya yazıyor görmüyor musun?"

"Ah, ne alıp veremediğin var senin bu renkle! Böyle çok güzelsin. Sen zaten güzelsin de, bu renk çok başka." Gözlerimi devirken gülerek elindeki boya kutusunu aldım ve banyoya doğru ilerlemeye başladım.

Jennie ve Taehyung'un konuştuklarından sonra odama sığamamıştım. Sadece odama da değil, eve sığamamış ve kendimi zorlukla dışarı atmıştım. Duvarlar üzerime üzerime geliyor ve zihnimde bozuk plak gibi Taehyung'un cümleleri tekrarlanıyordu.

Banyoya girip kapıyı kapatacağım sırada "Şimdiden özleyeceğim seni, Sarışın!" diye mırıldanmasıyla gözlerimi devirerek ona baygın bir bakış attım. Ben bu isimi hafızamdan silmeye çalıştıkça insanlar sırf benim inadıma daha çok aklıma kazıyorlardı. Duymak istemiyordum, görmek istemiyordum hatta bir yanım saçımdan bile kurtulmak istiyordu ama herkes gibi ben de seviyordum sarı saçlarımı. Bunu saklamanın kimseye bir faydası yoktu.

Küveti sıcak su ile doldurarak önce rahatlatıcı olmasını umduğum bir duş aldım ve bornozumu giyerek banyodan çıktım. Kullanma klavuzunda yazana göre spreyi uygulayabilmem için saçımın iyice kuruması gerekiyordu ve ben de bu sırada odama girip hızlıca üzerimi değiştirdim.

Hayatım boyunca saçıma yaptığım tek işlem kestirmek ya da değişik modeller yaptırtmak olmuştu. İlk kez Amerika'ya gittiğimde tüm bunlardan farklı olarak sarıya boyatmıştım ve şimdi -her ne kadar geçici boya olsa da- turuncuya boyayacaktım.

"Ne çabuk oldu? Bakayım, bakay-" Dudaklarımı büzüp başımı iki yana sallarken "Daha boyamadım, biraz daha beklemen lazım." diyerek sözünü kestiğimde gözlerini devirdi ve odasına gitti.

Tekrar banyoya ilerlerken "Chae Young!" diye seslendiğimde çok geçmeden evin diğer ucundan "Efendim?" cevabı gelmişti. Saatlerce nasıl televizyona bakabiliyordu anlamıyordum. Ben bir saat sonra elimde olmadan uyuyakalıyordum ve bu yüzden de ne zaman film izlemek için televizyon karşısına geçsek bana neler olduğunu anlatmak zorunda kalıyorlardı.

Ayrıca uyumayı geçtim, ben onun gibi izleyecek şeyler de bulamıyor ve işi gücü evde oturmak olan kadınlar gibi saçma sapan programlar izliyordum.

"Bana yardım edebilir misin? Bu şeyi tam olarak nasıl kullanacağım hakkında bir fikrim yok." Yanıma geldiğini televizyonu kapatışından anlarken saçımdan havluyu ayırdım ve kurutma makinesiyle hızlı bir şekilde tamamen kuruttum.

Benim aksime Rosé saçlarıyla ilgilenmeyi severdi ve rengini de oldukça sık değiştirirdi. Hoş, şaşırtıcı bir şekilde uzun zamandır sarıyı kullanıyordu ama elbet bunu da değiştirecekti. "Nereden çıktı ki şimdi bu?" diye sordu elimden boya kutusunu alırken. "Yani onca renk varken neden turuncu?"

Omuzumu silktim. "Bilmem, o an bu daha çok cezbedici geldi."

"Bence güzel olacak." diye mırıldandığında saç tellerimde hissettiğim kıpırdanmalarla birlikte gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Boyamaya başlamıştı ve ben bunun sonunu göremeyecek kadar heyecanlıydım.

faithHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin