"Şimdi bir oyun oynayacağız!" dedi Yoongi elinde en fazla yarım saat önce dolu olup şu an bir damla bile kalmayan şişeyi sallayarak. "Şişe çevirme olduğunu düşünebilirsiniz ama değil. Daire olun millet!"
Fazla kalabalıktık ve bu ev her ne kadar büyük olsa da istediği gibi daire olabilmemiz için yeterli alan yoktu. Bu yüzden erkekler biraz da ego gösterisi yapmak için ayağa kalkarak koltukları kenara çekerken Jungkook kılını kıpırdatmadan salonun en köşesindeki tekli koltukta oturuyor ve arada bir elindeki içki bardağından minik yudumlar alıyordu.
Geldiğimizden beri sesi hiç çıkarmamıştı ve herkes onda bir tuhaflığın olduğunu fark etmişti. Zaten etmemek de imkansız gibi bir şeydi.
"Sen neden kalkmıyorsun?" dedi Joy gülerek koltuğun kolumuzu yasladığımız kısmına oturken elleriyle hafifçe omuzlarını sıktı. Aslında adını doğru bildiğimden emin değildim ama Jimin ve Nam Joon her bu isimle seslendiklerinde o üstüne alınarak tepki vermiş ve kimse de bunu garipsememişti.
Alayla yüzünü ekşiterek içkisinden bir yudum aldı. "Ben kalkarsam onlar oturmak zorunda kalır, sadece küçük düşürmek istemedim."
Sahte bir kızgınlıkla gözlerini devirerek "Hâlâ aynısın." diye mırıldandığında Jungkook ilgisizce omzunu silkti. "Çünkü hiçbir şey değişmedi."
"Bence değişen şeyler var. Son zamanlarda eskisi gibi kulübe gitmediğini duydum." Başını iki yana salladı. "Hayır, gidiyorum."
"Çok değil. Gitsen bile içip geri dönüyorsun. Hatta içmiyorsun bile."
Yanaklarını şişirdi. "Joy burada bile değilsin!"
"Bu doğru, burada değilim ama burada olanlar var. Gözlerim ve kulaklarım gibi. Ayrıca seni çok iyi tanıyorum. Gözlerinden her yerini okuyabilecek kadar. Bu odada kandırabileceğin en son kişi benim."
Derin bir nefes alarak cevap vermek için dudaklarını araladığı sırada Jimin'in "Jungkook, Joy hadi gelin!" diye seslenmesiyle bir şey demeden geri birbirine bastırdı ve oturduğu koltuktan kaldı. Yanımıza gelmeye yeltendiğinde ise Joy onu kolundan tutarak durdurmuş ve keskin bakışlarka gözlerine bakıyordu.
"Sonra." dedi fazlasıyla net bir tonda. Joy da, daha fazla irdelemeyerek kolunu bıraktı ve ikisi de yanımıza gelerek dairenin bir köşesine oturdular. Jungkook çaprazımdaydı, Joy ise yanımda sayılırdı.
"İyi dinleyin, anlatıyorum. Mantık şişe çevirmenin mantığı gibi ama işler farklı. Burada sadece doğru olmak zorundasın. Eğer olmazsan ve bu anlaşılırsa," Sırıtarak muzip bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı Yoongi. "Islanırsın."
"Pekala, başlıyorum o zaman." dedi Jennie ve büyük bir heves ile şişeyi çevirdi. Soran kısmı Yeri'ye, cevaplayan kısmı da Jungkook'a gelmişti. Onların ilişkisi de eskiye dayanıyordu ama anladığım kadarıyla Joy ile daha yakındı. Yeri ile fazla konuşmamıştı.
"Basit gideceğim," dedi Yeri. "En son ne zaman birini öptün?"
"Uzun zaman oldu," Omzunu silkti. "Hatırlamıyorum."
Mingyu elini kaldırarak araya girdi. "Yalan söylüyor. Sadece bir hafta önce, kulüpteyken sarışın bir kızla onu öpüşürken gördüm." Tüm gözler bana döndüğünde abartıyla gözlerimi devirerek alayla güldüm. Mingyu'nun burada ne işi olduğuna hiçbir anlam veremezken şimdi dediği saçma sapan şey yüzünden şüpheli konumuna düşmüştüm. Bu çok saçmaydı. "Bu odadaki tek sarışın olmam ülkedeki tek sarışın olduğum anlamına gelmiyor. Yani hayır, o sarışın ben değildim."
"Yalan söylemiyorum. O kızı öpmedim."
Sırıtarak kaşlarını kaldırdı. "Kanıtla."
"Eğer o kızı öptüğümü gördüysen, sonrasında olanları da görmüş olmalısın. Onları da anlatmak ister misin? Bence bunu kanıtlayabilecek kişi sensin çünkü görgü tanığısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
faith
Fanfictionkütüphanede jungkook ile yolu kesişen lalisa, bunun yalnızca bir seferliğe mahsus bir denk geliş olmasını umsa da öyle olmaz. Mart 2019 | lorna ©