19. BÖLÜM- "Sarılalım Mı?

8.2K 515 145
                                    


🍁🍁🍁

Bu bölüme sınır koymaksızın rekor oy ve

yorum talep ediyorum. Desteğinize talibim.

🍁🍁🍁

(Ege'den devam...)

Sabah uyanıp hızlıca üstümü giyindim. Güz'ün benimle birlikte erkenden uyanmadığı nadir sabahlardandı, çünkü dün akşam onun için geç bir saate kadar benimle oturmuştu. İletişim kurabilmeye başladığınızdan beri her şey onunla daha keyifliydi. Hayatım, onunla daima daha güzel olmuştu zaten ama o büyüdükçe, biz birlikte daha çok şey paylaşabildikçe, birbirimizi daha çok anlayabilmeye başladıkça aramızdaki bağ sanki mümkünmüş gibi daha da güçleniyordu sanki.

Kapı çaldığında gelenin Nihal olduğunu zaten biliyordum. Uyandıktan sonraki ilk birkaç dakikada onu görmeye de oldukça alışmıştım. O dansımızdan sonra hiç konuşmadığımız, birbirimizi hiç görmediğimiz için şimdi birbirimize karşı nasıl davranacağımızı kestiremiyordum ve bu bende bir gerginliğe sebep oluyordu. Koşarak kapıya gittim ve vestiyerdeki aynaya baktım göz ucuyla kısaca. Saçlarım dağılmış, normalde hiç uzatmadığım sakallarım hafifçe belirginleşmiş olsa da uyku sersemi gibi gözükmüyordum.

Kapıyı açtığım sırada Nihal'in eli ensesini ovuşturuyordu acı dolu bir yüz ifadesiyle. Karşısında beni görür görmez elini indirdi ve yüz ifadesini düzgün tutmaya çalıştı fakat başı bariz şekilde eğik duruyordu. Anlam veremediğim bu görüntüsüne baktım birkaç saniye. "Girebilir miyim?" diye sordu o da benim bu bakışıma anlam veremezken.

Hemen kapının önünden çekilip onu içeri aldım. "Affedersin. Sen... biraz yamuk gözüküyorsun." dedim söylediğim şeyin saçmalığı karşısında onun acı dolu yüzüne doğru gülümsememek için dudaklarımı ısırdım. Tekrar eli boynuna gitti çantasını askıya asarken. "Biliyorum. Boynum tutulmuş. Doğru düzgün uyuyamayan birinin, uykusunda tutulması çok saçma." dedi yüzüme bile bakmadan oysa daha samimi bir cevap bekliyordum. En azından daha samimi bir Nihal... Gerçi oldukça canı yanıyor gibi gözükürken bunu beklemem çok saçmaydı, bu halde acı içinde gülümseyecek değildi karşımda.

"Boynunu sıcak tut. Biraz rahatlatabilir." dedim onun bu mesafeli ifadesine tezat olarak sıcakkanlı gözükmeye çalışırken.

"Boynuma sıcak su torbası bağlayıp gezemem sanırım." derken gülümsüyordu fakat oldukça yarım, zoraki bir gülümsemeydi ve yüzüme bakmıyordu bile. O an düşündüm ki belki de o dans ve söylediklerim, onu sandığımdan fazla etkilemiş olabilirdi. Üstelik kötü anlamda... Belki de gerçekten beni bir arkadaştan önce işveren olarak görüyordu ve böyle bir yakınlık, onu huzursuz ya da belki tedirgin etmiş bile olabilirdi. Bu yüzden şimdi çizgiyi aşmamaya çalışıyor, aramıza bir mesafe koymaya çalışıyor olabilirdi.

Oldukça kuvvetli bir ihtimaldi ve duygularımı biraz rencide etmişti. Çözülmesi neredeyse imkansız biriydi. Kapalı bir kutu gibiydi ve açmak için uzandığımda beni çocuk gibi azarlar mı yoksa onun da görmemi istediği şeyler var mıdır kestiremiyordum. Onun o an sağlamaya çalıştığı iletişimsizlik de bu durumda hiç yardımcı olmuyordu. Çantasını astıktan sonra ellerini arkasında bağladı ve kısa bir an yüzüme baktı. Düşüncelerimden sıyrılıp bir şey söylememi beklediğini anladığımda, "Evet... evet haklısın sanırım." dedim bocalayarak.

"Güz uyuyor mu?" diye sorduğunda başımı sallayarak onayladım onu. Onun aramıza koymaya çalıştığı mesafeye inat ben içtenlikle gülümsedim. "Dün bütün gün onunla birlikteydik. Henüz günleri takip edemediği için uyandığında senin yine gelmeni bekledi. Canı tatlı çekti ve senin tatlılarını çok sevdiği için burada olmanı diledi. Sonra kokoşluğu tuttu, saç ve tırnak bakımı için burada olabilmeni diledi. Canı sıkıldı ve burada olabilmeni diledi. Uyumadan önce, bugün senin gelip gelmeyeceğini sordu. Seni çok seviyor ve sandığımdan da çok bağladın onu kendine. Güz'ün hayatında bir şeylerin hep eksik kaldığını düşünürdüm ve sen hayatımıza girdiğinden beri tüm boşlukları dolduruyor gibisin." dediğimde bildiğim Nihal geri döndü yüzündeki bilindik içten, mahçup ve hep biraz buruk olan gülümsemesiyle.

GÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin