BÖLÜM 29

6.5K 612 97
                                    

''Sierra'' Werner'ın kısın sesiyle birlikte göğsüne yasladığım kafamı yavaşça kaldırdım ve bana doğru eğilmiş yüzüne baktım.

Hala ayaktaydık. Ellerimi iki koluna yerleştirmiştim ve öpüşmemizin verdiği haz yüzünden ağırlaşan bedenimi daha fazla taşıyamamaktan korktuğum için kafam göğsüne yaslanmıştı. Ne kadar süredir böyle kaldığımızı bilmiyordum, belki dakikalar belki de daha fazlaydı. Bu süre boyunca Werner'da kollarını belime dolamış, çenesini başıma yaslamıştı.

Tanrım! Az önce onunla öpüşmüştüm ve bu basit bir öpücük değildi. Fazlasıyla talepkar, duygu yüklüydü ve bu duygular altında ezilmekten korkuyordum. Fakat korkuma rağmen devam etmiştim, korkularımın beni ürkütmesine izin vermemiştim.

''Efendim'' diye cevap verdim yavaşça.

Hafifçe güldü ve '' Oturmak ister misin diye sordum'' dedi yavaşça.

Ne zaman sormuştu? Ah aklımı kaybediyordum galiba. Sorusunu duymamıştım, sanırım kalp atışlarına biraz fazla odaklanmıştım. Utanç bedenimi ele geçirirken kafamı eğdim ve '' Şey, özür dilerim duymadım'' diye mırıldanıp hızla ellerimi kollarından çektim ve ondan uzaklaşmak için bir hamle yaptım. Werner kollarını daha da sıkılaştırıp gitmeme engel oldu.

''Seni bırakmak istediğim için söylemiyorum, biraz solgun gözüktüğün için bu soruyu sormuştum'' dedi.

Utanç duygum yerini farklı duygulara bırakırken hafifçe gülümsedim ve '' Haklısın, biraz yorgun hissediyorum'' dedim yavaşça. Gerçekten de yorgundum, bedenim sanki tonlarca yükün altındaydı ve Werner'ın yakınlığı da kalan gücümü tamamen tüketmiş durumdaydı.

Werner yüzümü inceledi ardından kollarını çöküp geri çekildi. Dokunuşunun eksikliği tüm vücuduma rahatsız edici bir sızı yaymaya başlamışken elini koluma nazikçe koydu ve beni yatağa doğru götürdü. Kalbim bu dokunuş yüzünden güm güm atıyordu.

Kocaman yatağın yanına gelince kolumu bıraktı ve ''Biraz dinlenmen gerekiyor'' dedi yatağı işaret ederek.

Bir ona birde yatağa bakmaya başladım. Evet, onunla birçok kez aynı odada uyumuştum ama şimdi burada tek bir yatak vardı. Bu iki anlama gelebilirdi. Werner dinlenmem için gidecekti ya da o da yanıma uzanacaktı. Bu düşünce nefesimi kesti, onunla aynı yatakta yatmaya hazır değildim!

Werner arkasını döndü ve pencerenin kenarındaki sandalyeyi yatağın yanına kadar çekti ve oturdu. Yanıma uzanmayı bile teklif etmemesi ona biraz daha hayran olmama neden olmuştu. Sanırım buna hazır olmadığı hissetmişti.

Oturduktan sonra bana döndü ve '' Hadi Sierra'' diye fısıldadı.

Hafifçe başımı sallayıp yatağın üzerine çıktım. Dizim hafifçe yatağın yumuşak süngerine doğru batınca iç çekmemek için kendimi zor durdurdum. Yataktaki yastıkları bir araya toplayıp başımı onların üzerine koydum. Şimdi yüzüm Werner'a dönüktü. Gözleriyle vereceğim tepkiyi izliyordu. Yatak o kadar rahattı ki, gözlerimi kapatıp derin bir nefes alamadan edememiştim. Çarşafın yumuşaklığını kıyafetlerime rağmen hissedebiliyordum.

''Yalan söylemeyeceğim, bu yatak çok rahat'' diye mırıldandım. Werner buradaydı ve ben uyukluyor muydum? Hızla gözlerimi açıp ona baktım. Dudakları hafifçe kıvrılmıştı ve benim tepkimi izliyordu.

''Beğenmene sevindim'' dedi yavaşça.

''Sen mi seçtin?'' diye sormadan edemedim. Werner sorumla birlikte birkaç saniye sessiz kaldı, bunun cevabını düşündüğüne yemin edebilirdim. Aslında o kadar da zor bir soru değildi.

BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin