BÖLÜM 37

5.2K 559 68
                                    

Sakladığım her sır bir gün ortaya çıkacaktı ama sanırım planladığımdan daha önceydi zamanı ve bu Sierra'yı benden tamamen uzaklaştıracaktı. Bu yüzden her şeyi ona anlatmam gerekiyordu. Gerçekleri başkasından duymasını istemiyordum. Bu onu fazlasıyla yaralardı. Sıkıntıyla iç çektim. Anton denen adam beni kulenin en uzak köşesindeki odaya sokarken sıkıntımı göstermemek için özenliydim ama ne kadar daha sakin kalabilirdim bilmiyordum. Az daha... Az daha Sierra'ya gerçekleri anlatacaktı. Bu konuyu kenara atacak olursak eğer, bu adam nereden öğrenmişti bunca şeyi?

Anton kapıyı sıkıca kapattı ve bana döndü. Bir süre yüzümü inceledikten sonra ''Yüzündeki bezi çıkarmalısın'' dedi yavaşça.

Bundan pek emin değildim bu yüzden hiçbir harekette bulunmadım. Anton hafifçe omuz silkip odanın köşesindeki iki sandalyeyi karşılıklı yerleştirip birine oturdu. Ben şimdilik ayakta kalmayı tercih ediyordum. Hareket edersem kendime hâkim olamayıp adamın boğazına yapışacak ve bildiklerini anlatana kadar yumruklayacaktım. Tabi bu akıllıca olmazdı. Özellikle onun mekânındayken.

Daha fazla dayanamadım ve '' Ona anlattığın şeyleri duymak istiyorum'' dedim sertçe. Sesim istediğimden daha da yüksek çıkmıştı.

Anton hafifçe kafasını eğip ''Neden önce oturup yüzünü açmıyorsun? Kim olduğunu görmek istiyorum'' dedi yavaşça.

Sabrımı sınıyordu, anlatmak yerine benimle oynaması hoşuma gitmemişti '' Sana ona ne anlattın diye sordum'' sesim bu sefer ürkütücü bir tonda çıkmıştı. İster istemez kanım kaynıyor ve öfkem bedenimi ele geçiriyordu.

Anton ellerini hafifçe kaldırıp '' Otur ve yüzünü aç. Konuşma işini ondan sonra düşünürüz'' dedi.

Derin bir nefes alıp harekete geçtim ve önündeki sandalyeye oturup yüzümdeki bezi açtım. Anton'un gözleri üzerimdeydi. Birkaç dakika boyunca yüzümü inceledi, gözlerini kısıp hafifçe homurdandı ve bunları yaparken bir kez bile konuşmadı. Tahminimce kim olduğumu biliyordu. Sierra'nın annesini bildiğine göre benden de haberi olmalıydı

Anton derin bir nefes alıp ''Tam tahmin ettiğim gibi'' diye mırıldandı ardından cevap vermemi beklemeden '' Onunla birlikte mi buraya geldin?'' diye sordu Sierra'yı kastederek.

Sorularına ayıracak vaktim olmadığı için ''Bunu zaten biliyorsun, şimdi bana ona anlattıklarından bahset'' diye homurdandım.

Anton şaşırtıcı bir şekilde olumlu anlamda başını salladı ve '' Onu dağın eteğinde yalnız başına beklerken buldum. Saklanıyordu. Açıkçası onu bırakıp gitmen hiç akıllıca değildi ama her neyse...'' birkaç saniye sustu ve vereceğim tepkiyi bekledi.

Lanet olsun! Kızgındım, hem de çok ama kendime, onu yalnız bırakmamam gerekiyordu. Ya tehlikeli insanların eline düşseydi! Ya ona zarar verilseydi. Bunun düşüncesi bile sinirlerimi hoplatıyordu. Onun kılına zarar gelse, dünyayı onların başlarına yıkardım ama önce kendime zarar verirdim. Hatalı olan bendim. Bunun bir daha tekrarlanmaması için elimden geleni yapacaktım.

Konuşmadığımı görünce '' Buradaki insanların güvenliği için onu buraya getirip sorguladık. Merak etme biz kadınlara zarar vermeyiz, sadece sözlü bir sorgulamaydı. Bu sorgulamada onun annesinin ismini öğrendim. Bu ismi biliyordum, hem de çok yakından tanıdığım birine aitti ama emin olmak için babasının ismini ve muhafız olup olmadığını sordum. Sorgu sırasında taşlar bir bir yerine oturdu. Ah bir de onu kitaplığımı karıştırırken görünce şüphelerimin doğru olduğuna gördüm. Ona kitabı almasını ve annesini iyileştirmesini, Kuzeyin pek fazla zamanı kalmadığını söyledim. '' dedi yavaşça.

Anton'un söyledikleri Sierra'nın anlattıklarıyla örtüşüyordu. Derin ve yavaş bir nefes çektim ciğerlerime. Sierra şimdilik bir şeylerden şüpheleniyordu ama neyden şüpheleneceğini tam kestiremiyordu. Ona söylemek için hala vaktimin olması içime su serperken Anton'a döndüm ve '' Annesi hakkında ne biliyorsun?'' diye sordum yavaşça.

BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin