Yargılamanın üzerinden bir ay geçmişti. Bana kalsa bir gün sonra tesislerin yolunu tutardım ama bu o kadar kolay değildi. İnsanlar kraliçe ve krallarının daha ilk günden krallığı terk ettiklerini öğrenirse sorun çıkabilirdi. Ayrıca konsey artık sorun teşkil etmese de çete liderleri bunu öğrenebilirdi. Bu da bizi açık hedef haline çevirirdi. Bu yüzden bir süre bekleyip eğitimler aldım. Bunun yanı sıra dövüş teknikleri de öğrendim. Arthur benim nasıl avlanacağımı, Oliver ise nasıl av tuzağı veya kar sığınağı yapabileceğimi öğretmişti. Avlanmayı bildiğimi sanıyordum ama Arthur'un anlatımından sonra hiçbir fikrimin olmadığını anlamıştım.
Ayrıca Eric'in kardeşi Fiona da bana yaralar konusunda eğitim veriyordu. Kılıç yaralanmaları veya zehirlenme karşısında ne yapacağımı öğretmişti. Açıkçası o kızı da çok sevmiştim ve bir süre bizimle kalmasını istemiştim. Seve seve kabul edip bizimle kalmaya karar vermişti.
Bir gün Clare bana onun hakkında birkaç şey anlatmıştı. Bundan kısa süre önce Güney krallığındaymış. Kralın oğlunun iyileşmesine yardımcı olmuş ve Clare'in dediğine göre de prensle yakınlaşmış. Fakat sonra ne olduysa artık Fiona Doğuya geri dönmüş ve kısa süre sonra da kralın oğlu soylu bir kızla nişanlanmış. Bu hikâyeden dolayı Fiona'ya karşı ayrı bir sevecenlik hissediyordum. Ona acımıyordum ama onun için üzülüyordum. Ne kadar doğru bu bilgiler hiçbir fikrim yoktu ama onu bazen dalgın veya üzgün görüyordum. Özellikle mutlu bir çift gördüğünde... Bir keresinde onu, tıpkı Cass ve Alex'e baktığım gibi bize bakarken yakalamıştım.
Hayatım tamamen değişmişti. Düşünmeye bile vakit bulamadığım günler bile oluyordu. Bazen sadece bana denilen şeyleri yapıp, boş kaldığım zamanlar ki bu pek olmuyordu, olduğum yerde uyup kalıyordum. Genelde odama kadar gidebilmeyi başarıyordum. Fakat gerçekten yürüyemeyecek kadar yorulduğum zaman oturduğum koltukta, yemek masasında, hatta soğuğa rağmen avludaki süslü banklarda bile uyuya kalıyordum. Elbette Clare sürekli yanımdaydı ve uyumamı engellemek için her şeyi yapıyordu.
En çokta eski kraliçe beni yoruyordu. Yargılamadan iki gün sonra eğitimlere başlamıştık. Önce saray adabı denen ve beni çileden çıkaran konularda eğitim görmüştüm. Bir kraliçe nasıl hareket etmeli, konuşurken hangi kelimeleri kullanmalı gibi bir düzine şey öğrenmiştim. İlk hafta gerçekten zordu, anlayamadığım bir sürü konu vardı ve ben neredeyse pes etmek üzereydim.
Kraliçe bezmiş bir sesle ''Sierra, sana kaç kez otururken gözlerini karşıya dikeceksin dedim? Ayaklarına bakmayı kes'' dedi, yüzüme sert bir şekilde bakıyordu.
Derin bir nefes almaya çalıştım ama giydiğim elbise bedenimi o kadar sıkıyordu ki, nefes almak için büyük çaba sarf ediyordum. Ayağa kalktım ve tam karşıma yerleştirilmiş diğer koltuğa doğru dik bir şekilde yürümeye başladım. Neredeyse bir saattir oturup kalkıyordum. Her bunu yapışımda da azar yiyordum. Ayağımdaki topuklu ayakkabılar canımı feci derecede yakıyordu. Bunları sadece düğünümde giyeceğimi sanmıştım ama Clare her gün giymem için zorluyordu. Oflama isteğimi geri bastırıp karşımdaki koltuğun önüne kadar ilerleyip zarif olduğunu düşündüğüm bir şekilde arkama dönüp yavaş yavaş çömeldim ve koltuğa yerleştim. Ardından ellerimi kucağımda birleştirip kraliçeye bakmaya başladım.
Kraliçe ayakta duruyordu ve bezmiş haline rağmen yüzü ışıl ışıl parlıyordu. Elini yavaşça saçlarına koyup düzeltti ardından '' Kuşkusuz dünyanın en zor eğitilen kraliçesi olacaksın'' diye mırıldandıktan sonra ''Yeniden'' diye bağırdı. Dediği şeyleri bir daha yapıp durdum ve bu böyle sürüp gitti.
Bu oturup kalkma dersinden sonra sofra adabına geçmiştik. Her bir çatalın, kaşığın hatta tabağın bile kendine özel ismi vardı. Bana göre çok gereksiz bir olaydı, Kuzeyde kaç kişinin bu kadar çeşit tabağı ya da çatalı vardı ki? Ama eski kraliçe diğer krallarla olan toplantılarda rezil olmamam için bunları bilmem gerektiğinde ısrarcı olmuştu. Bu duygusal şantaj kesinlikle işe yaramıştı. Werner'ı utandırmak istemiyordum. Tüm bu isimleri ezberlemek zordu ama eski kraliçe bana eziyet ede ede bunların aklıma girmesini sağlamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/164376885-288-k309833.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )
Ciencia FicciónNOT: Mavi Kubbeler/ Yalnız Prens hikâyesinin devamıdır. Ayrı ayrı okunabilir, karakterler ve mekan farklıdır. (Ama önce Mavi kubbeleri okumanızı tavsiye ediyorum.) Not :İlk kitap olan Savaşçı Kadın ve Kral tamamlanmıştır. İkinci kitap ola...