Zengin malzemelerle döşenmiş çalışma odam içerideki kalabalığa rağmen sessizdi. Derin bir nefes alıp önümde oturan, yüzleri tamamen endişe dolu beş konsey üyesinde gezdirdim gözlerimi. Herkes geleceğimizi düşünüyor ve bunun için endişeleniyordu. Kral yaralı bir şekilde ormanda bulunalı neredeyse üç gün oluyordu. Günler, saatler geçtikçe zamanımızın azaldığını biliyorduk. Çünkü kral hayata tutunmak için çabalayıp duruyordu.
Nasıl oluştuklarını bilmediğimiz yaraları kötüydü ama şanslı pislik yine paçayı sıyırmıştı. Ayrıca yanında bulduğumuz kadın da konuşmamakta direniyordu. Ona yaptığımız tüm eziyetlere rağmen susmayı tercih etmesi, önemli şeyler bildiğini gösteriyordu. Kadın, kralın ne bulmaya çalıştığını biliyor olmalıydı. Bizim de yıllardır aradığımız ama bir türlü bulamadığımız şeyden haberdardı. Konuşmuyorsa eğer, kadının ortadan kalkması şarttı. Planlarımızı uygularken önümüze pürüz çıkmasını istemiyorduk.
Richard '' Şimdi ne yapacağız? Yaraları hızlı bir şekilde iyileşiyor. Birkaç güne uyanacak'' dedi endişeli bir şekilde.
Elimle sakallarımı ovuştururken düşünmeye devam ettim. Uyanması bizim için kötü olurdu. Aşağılık adam bizden kurtulmanın yollarını arıyordu ve bir şeyler yapmazsak yakında kurtulacaktı da. Hayır! Buna izin veremezdik, onca emek, onca gücü boşu boşuna toplamamıştık!
Gerald'' Duncan da yanından bir saniye bile ayrılmıyor, sürekli gözü kralın üzerinde'' diye ekledi.
Derin bir nefes alıp verdim, ortadan kalkacak kişi sayısı artmaya başlıyordu. Duncan onun sadık köpeklerinden biriydi. Onu tarafımıza çekeceğimizi düşünüyordum önceden ama adam ketumdu. Bu denli sadık bir adama sahip olmak güzel olabilirdi aslında.
'' Bir şeyler yapmalıyız'' diye söylendi Daron.
Gözlerimi kaldırıp ona bakmaya başladım. Ellilerinin başında olan adam, saçlarının beyazlığı yüzünden daha yaşlı duruyordu. Aramızda en genç olan oydu fakat diğerlerine göre daha akıllıydı. İstediği şeyleri bulur ve elde etmek için her şeyi yapardı.
''Ne düşünüyorsun?'' diye sordum ona.
Bana döndü ve '' Kralın hiç uyanmaması gerek'' dedi hızla.
Gerald hızla '' Önce Duncan'ı halletmeliyiz. Adam başkomutan ve krala sadık, onu yok etmek kralı güçsüz bırakır. Bizde istediğimize ulaşırız'' diye araya girdi.
Daron bana bakmaya devam ederken '' Hayır, kral ölünce halkı susturabilecek tek kişi Duncan. İki önemli insanın ölmesi fazla göze çarpar. Hem Kral öldükten sonra Duncan ya bize hizmet etmeye başlar ya da şehri terk eder. O zararsız biri. '' dedi.
Haklıydı, muhafızların çoğu Duncan'a sadıktı. Halkta ona saygı duyuyor ve sözünü dinliyordu. Bu yüzden onun ölmemesi gerekiyordu. Yine de yıllarca yaşamasına izin veremezdik.
''Duncan bir süre daha yaşasa iyi olur ama kral asla ayağa kalkmamalı'' dedim yavaşça.
Porter '' Onu uyutacak ve sonunda öldürecek bir zehir verebiliriz'' dedi yavaşça.
Ona döndüm ve '' Devam et'' diye mırıldandım.
''Tanıdığım bir şifacı var. Zehirlenme belirtisi göstermeden onu yavaşça öldürecek bir ilaç bulabiliriz. Bu ilaç sanki yaraları yüzünden yavaşça öldüğünü sanmalarını sağlayabilir. Kimse anlamaz'' dedi heyecanla.
Mantıklıydı, bu şekilde ondan kurtulmuş olurduk ve kimse bizi suçlamazdı. Her şey o küçük kadının üzerine kalırdı. Onu da suçlu bulup ortadan kaldırdığımız zaman tüm pürüzler yok olurdu. İçime dolan heyecan kalbimin üzerine baskı yapmaya başladı. Sonunda, istediğim her şeye kavuşacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )
Ciencia FicciónNOT: Mavi Kubbeler/ Yalnız Prens hikâyesinin devamıdır. Ayrı ayrı okunabilir, karakterler ve mekan farklıdır. (Ama önce Mavi kubbeleri okumanızı tavsiye ediyorum.) Not :İlk kitap olan Savaşçı Kadın ve Kral tamamlanmıştır. İkinci kitap ola...