2. Bölüm

3.9K 177 6
                                    

“Evet beyler acil olarak çağırılma sebebimiz polisler tarafından uzun zamandır kovalanan bir kaçakçılık şebekesi. 6 ay önce büyük bir zarar vererek ortadan kaybolmuşlar ve bir daha izlerine rastalanamamış. Şimdi tekrar ortaya çıkmışlar ve polisler bu iş için yetersiz.” Kris elindeki dosyayı masaya bırakıp kısa açıklamasını yaptı....
Chanyeol Kris'in sözünü devam ettirdi;
“Polisler yetersiz çünkü şefleri içlerinde bir ya da birden fazla köstebek olduğuna emin. Ne zaman bir istihbarat alsalar baskına gitseler her yer sakin oluyormuş ve şüpheli bir kaç polis var.Yani uzun lafın kısası yeni görevimiz belli oldu.”
“Neden bize veriyorlar ki bu görevi... Ne zamandır böyle küçük işleri kovalar olduk hyung.” Kyungsoo incelediği dosyayı boş bir kağıtmışcasına masaya attı.
“Önümüze gelen hiç bir dosyayı küçümsememeliyiz Soo. Lay gel hadi bu meseleyle ilgili neler bulabileceğimize bakalım.” diyerek en iyi dostu bilgisayarının başına geçti Xiumin. Dosyalarda yazan bilgileri kendisi teyit etti tek tek. Kamera kayıtlarına, resimlere, kaçırılan mallara.... Xiumin ve Lay her zaman başkasından alınan bilgileri teyit ederlerdi. Başarılarının en büyük kaynağı bu iki dahiydi.
“Peki kaçırdıkları şey ne?” odaya girdikleri andan beri ilk defa ağzını açmıştı Chen.
“Orijinal tablo... Eski devir ressamlarının elinden çıkma trilyonlar değerindeki muhteşem tablolar. Amerika’dan büyük bir sergi için Andrew Standish eşliğinde gelen tam tamına 15 adet tablo. Özel güvenlikli evden davet günü çalınmış. Çalınma ihbarı ise ertesi gün sergi öncesi hazırlığı için tabloları almaya giden görevlilerce yapılmış. Ve bu görevin bize gelmesinin bir sebebi daha var... Tabloları getiren adam. Yani Andrew Standish tarafından üstlerimize yapılan baskılar. Görevi çözebileceklerine kesin olarak inandıkları ekibe yani bize vermişler. Şuan için tabloları ülkeden çıkarabilecekleri her yer tutulmuş bu yüzden biraz rahat olabiliriz.” dedi Xiumin.
Kendisini tamamen işe kaptırıp bundan bir kaç saat önce olanları unutmuş gibi duruyordu.
“Pekii ya amaç tabloları satıp para kazanmak yada kaçakçılık falan değilse...” Sehun konuştuğunda herkes durup ona döndü. Çünkü çok başka bir yere değinmişti.
“Nasıl yani Sehun ne demek istiyorsun?” Lay şaşkınca sordu.
“Yanisi şu.. Bu kaçakçılık şebekesinin daha önceden de bu gibi bir iş yaptığını ama yakalanamadığını söylediniz değil mi?” Kris ve Chanyeol onu onayladı. “Ya ortada bir kaçakçılık şubesi falan yoksa... Ya bu iş aslında Andrew denen şu herif tarafından planlandıysa. Madur pozları çiziyor gözümüze ama aslında zanlı o. Anlatabildim mi?”
“Tamam!! Ne yalan söyleyeyim bu aklımın ucundan bile geçmemişti. Sehun’un bu dediğini dikkate alın beyler ve araştırmanızda buna da dikkat edin.” Kris düşünceli bir şekilde konuştu.
Cidden..
Performansı mı düşüyordu?? Neden Sehun’un aklına gelen şeyi düşünememişti?
“Ahh bugünlük burada keselim. Yarın bir program belirler ve ona göre araştırmaya başlarız.” Chanyeol söylenip neredeyse ayakta uyuyacak olan sevgilisini kucağına aldı. Bu gece sadece uyuyacaklardı anlaşılan.
Chanyeol ve Tao’nun ardından herkes yavaş yavaş gidiyordu.
Kris Suho’suna sıkıca sarılmış derin düşüncelerle boğuşuyordu. Lay ve Luhan bir an önce yataklarına kavuşmanın planlarını yapıyorlardı.
Xiumin Chen’e yakalanmadan kaçmak istiyordu.
Zaten aklı onunla doluyken....evet Xiumin Chen’i gördüğü yerde üzerine atlamaktan korkuyordu. Neyseki Chen onu ararken o bir şekilde kaçmıştı.
Baekhyun Sehun’a yapışıp düşüncesiyle ilgili onu överken Sehun kızarık yanaklarla ona bakıyordu. Ki kızarması Oh Sehun için hiç de iyi değildi. O süt kadar beyaz tenindeki kızarıklıkları biraz daha görürse Sehun’u eve atacaktı Baekhyun.
Kai....
Umutsuz vaka Kim Jongin...
Kai Kris’in evinde olanlardan sonra tüm zaman boyunca Kyunsoo’yu izlemişti. Ama koca gözlü çocuk ona bir kere bile bakmamıştı. Sanki o anları ikisi yaşamamış gibi davranıyordu. Kai dışarıdan bakılınca tam bir playboydur evet. Ama içinde hala gerçek aşkını bekleyen masum temiz kalpli bir kız yatıyor... Kyunsoo ise masum görüntüsünün altında yatan playboyla halinden oldukça memnun. Bir sonraki avı mı? Kai gibi bir çikolata varken neden arasındı ki??
"Baekiee hadi bizde çıkalım artık." Kyungsoo Sehun'a yapışan Baekhyun'u çekiştirdi. Baekhyun tek kelime bile edemeden kendini arabada buldu. Işınlanmışlar mıydı??
"Soooo neden beni o tatlı şeyden ayırdın. Ahh şimdiden Sehunniee'yi özledim ben." Mızmızca söylendi Baekhyun.
"Yah Byun Baekhyun! Aşık kızlar gibi davranmayı kes. Yeni görevi başarıyla sonlandırdığımız gün sana söz Sehun'u yatağına ben atacağım. Ama o zamana kadar biraz sakin ol. Çözmemiz gereken bir olay var ortalığı karıştırma." Kyungsoo'nun kızgınlıkla söylediği şeyler Baekhyun'un susmasına sebep olmuştu. İster istemez gözünün önünde inleyen süt tenli Sehun'un görüntüleri doluştu. Bunu hayal etmek o kadar da zor değildi. Sehun'un çıplak bir şekilde kendisine sürtündüğünü hayal eden Baekhyun inlemesini tutamadı.
Bir anda kafasında hissettiği sızıyla kendine geldi. Bir sızıda çok daha şiddetli bir şekilde güneyde kol geziyordu.
"Ahhh sapık herif.. Defol Baekhyun ve sakın gözüme görünme." Kyungsoo'nun cırlamasını duyan Baekhyun hızla arabadan indi.
"Kris'in evine gidene kadar Kai diye diye bizi delirtti. Şimdide bir papaz kadar masum davranıyor. Pis kalp dudak!!" Baekhyun söylene söylene evine girdi. Daha hayal etmesi gereken bir Sehun'un vardı.
"Tanrıııım!! Onun yanaklarını ısırmalıydım. Dualarımı kabul edip bana bu kadar tatlı yakışıklı kucağa oturtup mıncıra mıncıra sevilecek bir insan gönderdiğin için teşekkür ederim Tanrım." Evet...
Byun Baekhyun inançlı birisi...
inanmak ne kadar zor olsa da...
**********
"Tao hadi ama!! Tanrım.. Gözlerimin senden başkasını görmediğini biliyorsun. Gereksiz kıskançlık yapıyorsun." Chanyeol bir pupy gibi sahibini takip ediyordu.
Aşırı kıskanç sahibini..
Sabah kahvaltı yapmayıp merkeze gelmişlerdi. Tao bir iki kişiyle konuşurken Chanyeol aç kalamayan sevgilisi ve kendisi için kahvaltılık bir şeyler almaya gitmişti. Bu sırada başka bir ekibin lideriyle selamlaşmış ve konuşurken Tao yanlarına gelip kıskançlık yapmıştı.
Orta da hiç bir şey yokken Tao onun bir başkasıyla konuşmasını bile kıskanıyordu. Elinde olsa Chanyeol'u eve kapatırdı.
"Kes sesini Park Chanyeol ve gidip o gerizekalıyla konuşmaya devam et." Tao ona bağırarak koridorları hızlı bir şekilde koşmuş ve ekiplerinin çalışma odasına girmişti.
"Hadi ama pandaammm. Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Diğer insanların hiç biri umurumda değil. Sen varsan başka bir şeye ihtiyacım da yok ki benim. Hadi ama sevgilim... senin için deliren bu adama sırtını dönme. Ben şu hayatımda sadece seni sevdim. Sen benim neşe kaynağımsın. Yüzüm gülüyorsa sebebi sensin...şimdi sen her şeyi olduğun bu adama sırtını dönersen yaşayamaz ki. Sevgil...." Tao sevgilisinin yakarışlarına dayanamayıp ve onu öpmeye başladı. Dudakları dudaklarına değdiği her an neden sanki ilkmiş gibi hissediyordu. Onu seviyordu.. onu kelimelerle anlatamayacak kadar çok derin seviyordu.
"Sabah kavganız ve yiyişmeniz bittiyse ayrılır mısınız? Yapmamız gereken işler var."
Chanyeol ve Tao Kris'e en içten sevgi dolu selamlarını iletirken birbirlerinden ayrıldılar. "Teşekkürler beyler. Şimdi... ben dün pek uyumayıp bir plan yaptım. Bu çalınan tabloların sergileneceği yeri biliyoruz değil mi? Sergi eksik de olsa şuan da aktif bir şekilde gösterimde. İçmizden birisi o sergiye sanki davetli olarak gidecek. Ki sahte bir davetiye için Xiumin ve Lay'in üstün yeteneklerine ihtiyacımız var. Daha sonra dediğim gibi içimizden birisi sergiye girip gözlem yapacak ve şuan ki baş şüphelimizle tanışacak. Bir şekilde adama yakın olup bir şeyler öğrenmeye bakacak. Tabi bizde bu sırada her şeye kamera ve kulaklık yoluyla müdahele edebileceğiz. İtirazi olan var mı?"
Kris ona muhteşem olan planını anlattığında Kyungsoo dik bir şekilde ona bakti.
"Yaaa hyung sen plan yapma. Bizim ekipte tablolardan anlayacak bir insan var mı? Biz tablo görsek bunu hangi çocuğa yaptırdınız diye sorabilecek kapasitedeyiz."
"Hayatım maalesef Kyungsoo haklı. İçimizde o tarz şeylere ilgi duyan kimse yok biliyorsun. Biz resim çizsek anca çöp adam çizeriz. Çizilen resimlere de çöp muamelesi yaparız." Suho derin bir nefes vererek Kyungsoo'yu onayladı.
"Aslına bakarsanız Kai tablolardan çok iyi anlar. Yani onu kullanabiliriz." Chen araya girerek fikrini belirttiğinde tüm kafalar yeni üçlüye döndü. Evet onlarin varlıklarını bile unutmuşlardı. Üç kişi hariç herkes unutmuştu.
"Aaa gerçekten mi? Birilerini etkilemek için kursa falan mı gittin yoksa Kaiiii." Baekhyun yine aklının çalıştığı tek konuya değinirek yorum yapmıştı.
"Ne? Ha..hayır ö..öyle bir şey değil. Yani kimseyi etkilemek için falan değil." Kai şaşkınlıktan kekelemişti.
"O zaman nasıl resimler hakkında bilgin var. Mesela şimdi bir resim getirsek yorumlayabilir misin?" Kyungsoo umursamaz bir şekilde sorduğunda Kai sinir oldu.
Bu koca göz dün kendisini öpmüştü şimdi ona normal birisi gibi davranıyordu. Ayrıca alay mı etmişti o?!
"İtalyan ressam bir sevgilim vardı.. onun sayesinde bazı şeylere bakış açım çok değişti. Ve evet senin gibi bu konuda beceriksiz bir insan bana bir resim getirse onu düzgün bir şekilde yorumlayabilirim." Kai sinirli bakışlarını bir an bile Kyungsoo'dan çekmeden konuştu.
"Peki Kai bu resimle ilgili neler söyleyebilirsin?" Kris çalınan tablolardan birisinin resmini dosyadan alıp Kai'ye verdi.
"Bu Salvador Dali'ye ait. Belleğin Azmi aynı zamanda Eriyen Saatler olarak da bilinir. Eriyen cep saatleri yazarın yumuşaklık ve sertlik anlayışını gösteriyor. Canavarımsı bir insan figürü var resmin ortasında ki bu figür Dali'nin bir çok eserinde vardır. Ressamın kendisini betimlemesi olarak da görülür. İmza gibi yani. Ayrıca şu kenarda kalan üzerinde karıncaların olduğu saat ise ölüm ve üremeyi temsil ediyor." Kai resme bakıp yorumlarken tüm ekip ağzı bir şekilde ona bakıyordu.
Başını resimden kaldırdığı anda şaşkın ekibine şapşal bir gülümseme sundu.
"Hazırlanın millet poleni arıların arasına sokuyoruz." Kai'ye bakarak sinsice sırıttı Kris....

Utanmaz EkipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin