6. Bölüm

3.1K 133 5
                                    

"Hyung aşık olduğunu nasıl anlarsın?" Kai ve Chen evlerinin salonunda yan yana otururken Kai sessiz anlarını bozdu....
"Bu nereden çıktı Jongin?" Chen şaşkın bakışlarını küçük kardeşine çevirdi.
"Bilmiyorum hyung. Ben sanırım daha önce hiç aşık olmamış olabilirim. Bu kalp dudak benim aklımı başımdan aldı. Lucca (italyan sevgilisi) benim en ciddi ilişkimdi. Onu seviyordum. Ama ben şimdi düşünüyorum da ona aşık olduysam Kyungsoo'ya karşı neden böyle hissediyorum. O aşksa bu ne?"
"Jongin biraz mantıklı konuşur musun? Anlamıyorum bir şey!" Chen boş bakışlarını Kai'ye çevirdi.
"Off hyung!! Aşk diyorum. Ben diyorum. Kyungsoo diyorum. Ölüyorum diyorum. Ama sen nerden anlayacaksın? Gelsin biri gitsin biri modundasın. Bende durmuş burada sana aş..."
"Parlak gözlerini görünce kalakaldım ilk. Bakışları şaşkınca üzerimde dolaşıp da gözlerime bakıp gülümsediğinde kalbim öyle hızlı atmaya başladı ki... sanarsın tüm dünyayı koşarak turlamışım. Ona laf söylediğim her an utanarak kızarması. Her göz göze geldiğimizde utançla gözlerini kaçırması... Dudaklarım teninin tadını, burnum müthiş kokusunu, kulaklarım melodik sesini, gözlerim parlak gözlerini, kalbim kalbini bulmuşken sence ben aşktan anlamayan birisi olarak kalabilir miyim? Evet belki ondan önce pisliğin teki olabilirim. Ama bu kalp sahibini buldu ve bırakmaya niyeti yok. Sana tavsiyem. Sadece içinden geleni yap Kkamjong." Chen salondan çıkıp odasına geçerken ardında şoktan gözleri kocaman açılmış bir Kai bırakmıştı. Kai şoktan çıktığı ilk anda telefonunu eline alıp Sehun’u aradı.
"Efendim Kai?"
"Hey Sehun ne yapıyorsun?" Kai sesindeki heyecan ve şaşkınlığı bastıramamıştı.
"Aah şey Baekhyun'la hedef takibindeyiz de bir şey mi oldu?"
"Sehuuuun sana bir şey söyleyeceğim hayatta tahmin edemezsin."
"Uzatma da söyle hadi Kai!"
"Chen hyung aşık olmuş!!" Kai heyecanla genç kızlar gibi cıvıldadığında Sehun'dan hiç bir şekilde ses çıkmadı. "Yaaa Sehun orada mısın? Sana hyung aşık olmuş diyo..."
"Hyung? Chen hyung? Aşık olmuş? Chen hyung?.......Git başkasıyla dalga geç Kai!!" Sehun sinirle Kai'nin yüzüne telefonu kapattı.
"Aiişş! Neden herkes beni azarlıyorsa?!" Kai sinirle odasına çıkıp yatağa attı kendisini.
*****
Lay ve Luhan evlerine gelir gelmez yemek yiyip televizyon başına geçmişlerdi. Birbirlerine sarılarak bir aksiyon filmi izlemişlerdi ve Luhan'ın çok uykusu gelmişti. Film sözde aksiyon filmiydi. Kendileri sahaya gittiklerinde aksiyonun en gerçeğini yaşadıkları için aksiyon filmleri ona saçma geliyordu. Ama sevgilisi seviyordu ve Luhan onunlayken en nefret ettiği şeyi bile yapmaktan zevk alıyordu.
"Lay uykun gelmedi mi hala senin?"
"Uykum yok bebeğim. Şu maçın özetine bakmak istiyorum. Uykun geldiyse uyu sen.Bende birazdan gelirim." diyerek sevgilisinin alnını öptü Lay. Luhan bu hareketle kedi gibi sevgilisine yanaşmıştı. Evet Luhan Lay'in minik sevimli ilgi isteyen kedisiydi. Lay kendisine yanaşan sevgilisini kolları arasına alarak saçlarını okşamaya başladı. Arada bir kondurduğu öpücükler Luhan'ın hepten uykusunu getiriyordu.
Lay sevgilisini rahatsız etmeden tuttuğu takımın kaçırdığı maçının özetini izlemeye devam etti. Hakem kendi takımından birisine kırmızı kart gösterince erkeklerin doğasında olan bir şeydir ki Lay'de direk hakeme küfür etmişti. Luhan birden ne olduğunu anlamayarak yattığı göğüsden kalktı. Lay hala sinirli bir şekilde ekrana bakıyordu. Daha sonra eksik bir şey hissedip başını çevirdi. Göğsüne başını yaslaması gereken sevgilisi koltuğun öbür ucunda ona parlak dolu gözlerle bakıyordu.
"Bebeğ..."
"Yokluğumu neden bu kadar geç fark ediyorsun?" Luhan dudaklarını büzerek sorduğunda Lay'in aklı uçtu. Maç mı? Biricik sevgilisi varken o da nesi?
Lay Luhan'a yaklaştıkça Luhan gözlerini kapattı. Lay basta sevgilisinin dudaklarını öpecekti ama rotasını yukarıya çevirip kendisine daima aşkla bakan gözlerine öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum Lu." Ve bu iki kelime Luhan'ın sevimlice gülümsemesine sebep olmuştu.
"Bende seni seviyorum Lay." Luhan karşılık verdiğinde bu sefer gözleri parlayan Lay olmuştu. Derin gamzelerini ortaya çıkaran bir gülüş sergiledi Lay sevgilisine ve Luhan bir an bile düşünmeden dudaklarını onun gamzesine bastırdı.
"Bebeğimin uykusu var ve ben düşünceli sevgili olarak ona yatağımıza kadar eşlik etmeyi düşünüyorum." Lay'in bahsettiği eşlik etme Luhan'ı yatağa kadar kucağında taşımaktı. Taşınmaktan gayet memnun olan Luhan başını sevgilisinin boynunda dinlendirdi. Odalarına geldiklerinde Lay örtüyü açarak kollarında ki sevgilisiyle yatağa girdi. Luhan onun üzerine çıkarak uyku pozisyonu alırken Lay yanındaki komindinde bulunan lambalarını söndürdü. İki sevgili adeta tek vücut olurken birbirlerinin kokularıyla uyuya kaldılar.
*****
"Tao hadi bebeğim. Bırak süslenmeyi geç kaldık. Kris yine söylenecek. Beni o ejderhayla kapıştırmak mı istiyorsun?" Chanyeol'un sözü üzerine Tao hızla odalarından çıkıp kendisini bekleyen sevgilisinin yanına uçtu. Kris'in söylenmesini istemiyordu. Çünkü o ne zaman söylenmeye başlasa Tao gün boyu kırmızı yanaklarla gezmek zorunda kalıyordu.
"Seni o pis ejdere yem etmem sevgilim.Hadi hadi çalıştır arabayı geliyorum." Tao Chanyeol'u gönderip ayakkabılarını giymeye başladı. İşi bitince hızlıca kendisini arabaya attı. Gerçi geç kalmalarının tek sebebi Chanyeol'du. Onu uyandırmamıştı ve Tao zor uyanan bir insandı.. (fesatlanmayın canımcımlar sadece uyku şeysi)
Chanyeol hız limitini kuralları birazcık esneterek merkeze ulaşmıştı. Sırf Kris'in çenesinden kurtulmak için saçlarını bile yapamamıştı.Neyse ki uğraşları bir sonuç vermişti de zamanında yetişebilmişlerdi. Hatta Kyungsoo ve Xiumin ikisinden sonra gelmişlerdi merkeze. En son gelenler ise Baekhyun ve Sehun'du.
"Hedef nerede?" Kris son gelen ikiliyi görür görmez sordu.
"Sergi salonunda. Orada birileri olduğu için bizde rahatça toplantıya geldik." Baekhyun konuşurken Sehun Chen'in yanına geçmişti bile. Yuvarlak masaya Baekhyun'un da oturmasıyla 12 ajan toplantının startını verdi.
"Elimizde yeni bir şeyler var mı? Yoksa teoriler üzerinden mi gideceğiz?" Kris her zamanki gibi başlatan taraftı.
"Kai sergide ünlü ressamlara ait olmayan resimler çok mu fazlaydı?" Soru Xiumin'den gelmişti.
"Evet.. sanırım yarı yarıya gibi oran vardı. Neden ki ne oldu?"
"Dün gece Sehun'un teorisi üzerine düşündüm de... Sanırım haklı olabilir. Sergilenecek eserlerin neredeyse hepsi ünlü ressamlara ait.Yani orjinal listede.Dün gece listenin orjinal haline ulaştım. Çalınma ihbarı verildikten sonra ki liste de Kai'nin de onayladığı gibi yarı yarıya bir oran var. Ve aklıma gelen ilk şey Andrew'in Kai'ye diğer resmin kendi eseri olduğunu söylemesiydi."
"Bir dakika Xiumin anlamama izin ver. Şimdi diyorsun k;Tabloları çalan ya da çaldıran Andrew'di. Sırf kendisine ait olan tabloları sergiye dahil edebilmek için.Öyle mi?" Chen kafası karışmış bir şekilde ona bakıyordu.
"Aynen öyle diyorum. Tabi ki bu sadece bir teori. Teorinin gerçekliğini araştırmak için 'özel güvenlikli' eve girip tabloların çalındığı yerde arama yapalım diyorum ben. Ne dersiniz?"
"Benim de bir teorim var!" Xiumin'e cevap verilmeden Lay araya girdi. "Sabah erken geldim ve biraz araştırma yaptım.Davet günü orada bulunan misafirleri tarıyorduk ve yarım kalmıştı. Gerekli araştırmayı yaptım ve işe yarar bir şeyler buldum. İlgimizi Andrew'den başka bir yöne çekebilecek bir şeyler... Kim Hyun Jun. Bir süre önce ismi tarihi eser kaçakçılığı şebekesiyle anılmış. Adam bu yüzden nezarete atılmış ama tabi ki büyük başlardan olduğu için suç yardımcılarından birisine atılmış. Şirketinin büyük bir taşımacılık şirketi olduğunu ve kendisinden habersiz ve izinsiz bir şekilde yardımcısının pis işlere bulaştığını iddia ediyor. Tabi yaka paça sorguya alınan yardımcı ilk sorguda her şeyi itiraf ediyor. Belki bir şey çıkmaz altından ama araştırmakta fayda var diye düşünüyorum."
"Elimizde ki bizi suçluya götürebilecek her türlü ipucunu araştırmalıyız tabi ki ama aklıma bir şey takıldı.. Xiumin'in dediği gibi eğer orjinal liste orjinal tablolardan oluşuyorsa..bu Andrew neden kendi tablolarını da yanında sürüklüyor?" Suho düşünceli ifadesiyle konuştu.
Hiç konuşmayan Kyungsoo ilk kez ağzını açmıştı.
"Belki de tablolar çalınınca yeni yapmıştır."
"Mümkün değil. Serginin yapılacağı gün tabloların eksikliği fark ediliyor. O kadar kısıtlı bir sürede asla o kadar çok tablo yapamaz. Yani gelirken onları da yanında getirmiş." Ve Kyugsoo ağzını açtığına Kai'den gelen cevapla deli gibi pişman olmuştu.
"O zaman Xiumin, Kai, Baekhyun, Sehun, Suho ve ben Andrew üzerinde çalışıyoruz. Lay, Luhan, Chen, Kyungsoo, Tao ve Chanyeol Kim Hyun Jun üzerinde çalışıyorsunuz. Sorunu olan var mı?" Kris söylendi.
"Hyung benim Kai'nin yanında olmam gerekmez mi? Sonuçta onun stilistiyim." Tao havalı bir şekilde söylendiğinde Chanyeol ona kıkırdadı. Tao kendisine kıkırdayan sevgiline yavaşça uyarır bir biçimde vurdu.
"Tamam o zaman Sehun ve sen yer değiştir. Sen Kai'yle ilgilen ve Sehun'da Ki.."
"Yah yah yaaah! Asla olmaz!" Baekhyun bir an da kendisini tutamadan çığırmıştı. Maalesef o romantik anlarında kendisine bir cevap vermeyip zaman isteyen Sehun'unu kendisinden uzaklaştıramazdı. Aynı ekipde olmaları şarttı. Ama bunu kendisine şaşkınlıkla bakan 11 adama nasıl açıklayacaktı? "Y..yan.ni olmaz derken. Şeyden olmaz...şu şeyi şey yapamazsak onsuz diye şey olmaz. Eğer o olm..."
Sehun Baekhyun'un kıvranıp saçmalamalarını engelleyip mantığını devreye soktu.
"Chen hyung zaten diğer ekipte bende diğer ekibe geçersem Kai kasılabilir. Kendisini tek hissedip hata yapabilir. Bir diğer yandan Baekhyun ve ben birlikte Andrew'i izlemek konusunda plan yaptık kendimizce ve şimdi değişim olursa hata yapma riski yüksek olur."Ortaya mantıklı bir açıklama çıkarması Baekhyun'un dudaklarının yukarıya kıvrılmasına sebep olmuştu. Gözlerinin içi gülüyordu adeta. Sehun onun yanında olmak istiyordu. Bu sevildiği anlamına da gelirdi değil mi?
"Ahh bu kadar karışıklık yeter.Ben Tao'yla yer değiştiririm." Suho karışıklığa kesin çözüm bulmuştu. Kris sevgilisiyle birlikte çalışmak istediği için dudaklarını büzerek ona baktı. Karşılık olarak sevimli bir kaş çatması aldı karşı taraftan.
"Tamam itirazı olan yoksa yeni planımızı oluşturalım." Kris sakince söylendi. Başta kendisinin itiraz etmek istediği gerçeğini saklayarak.
"Lay şu adam hakkında bulabileceğin bir şeyler var mı diye araştırmaya devam et. Luhan ve Kyungsoo siz adamımızı yakın takibe alın. Suho ve Chen adamın hapise giren yardımcısıyla görüşme görevi sizde." Chanyeol lider olarak ekip içi dağılımını yaptı. Mini ekibi hazırlıklar için dağılırken Chanyeol kalıp diğer ekibin planını dinlemeye koyuldu. Tao'yla alakalı değil di tabi ki de dinlemek istem... Tamam tamam. Tek amacı Tao'ya ne görev verileceğini ögrenmekti.
Kris oradan oraya koşturan sevgilisini gözleriyle yerken dalgınca konuştu.
"Kai zaten hedefin numarasını almıştı değil mi? Bence şimdi yapmamız gereken şey onu araması ve bir yerlere davet etmesi. Baek ve Sehun daimi takip ekibi. Xiumin zaten ekibimizin beyni. Ben lider Tao stilist olduğuna göre; Yapılacak işler genel olarak sende Kai."
"Aslına bakarsanız benim aklımda bir plan var."diyen Xiumin'le herkes işini bırakıp ona döndü. Tekerlekli sandelyesini bilgisayarının başından toplantı masasına kadar ayaklarıyla sürüdü. "Kai Andrew'i arayıp buluşma teklif edecek ve buluştuklarında bir şekilde şu meşhur güvenlikli eve gidecekler. Kai her hangi bir soruna karşı Andrew'i oyalarken Baekhyun, Sehun ve Tao tabloların çalındıkları odaya girip araştırma yapacaklar.Her türlü güvenlik sistemini ben buradan çökerteceğim. Orayla ilgili içimi kurcalayan bir şeyler var. Sanki orası bizim icin büyük bir ipucu saklıyor gibi." Xiumin sustuğunda herkes düşünceli bakışlarını ona yöneltti.
"Beyler yapalım şu işi." Kris'in tek cümlesiyle mini operasyon başlamış oldu...

Utanmaz EkipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin