20. Bölüm

2.5K 100 19
                                    

Hastahaneden çıkıp eve gelmişlerdi. Ve herkes hala Tao'ya yabancı madde muamelesi yapıyordu. 

"Şöyle bakmayı kesin. Yoksa kafanızı kopartacağım." Tao sinirli bir şekilde söylendi.

"Bebeğim istediğin bir şey var mı? Aç mıs..."

"Bebeğim mi? Hah hem senin aptallığın yüzünden hamile kalayım hem de sen pandam bir şey istiyor musun yerine bebeğim de... Bebeğiniz bir şey istemiyor Park Chanyeol!!! (Kendi bebeğini kıskanıyor ya... Chanyeol'e bol sabır lazım.)" Tao sinirle kalkıp odasına geçti. 

"Ben yanlış bir şey mi söyledim? Hamile bir Tao'yu anlamak epey zor olacak gibi."

"Chanyeol belki de içinde ki şey bebek değil de gerçekten bir yod..."

"Baekhyun seni uyarıyorum. Doğmamış çocuğuma bir kere daha yoda dersen bu defa seni elimden Sehun bile kurtaramaz. Tao'yu sakinleştirmenin ne kadar zor olduğunun farkındasın değil mi? Tekrar ağlayıp üzülmesini istemiyorum. Lütfen herkes dikkat etsin." Chanyeol söyleyeceğini söyleyip mutfağa geçerek pandası için taze meyve suyu sıktı.

"Beb....Pandam gelebilir miyim?" Son anda düzelterek kendi hayatını kurtardı Chanyeol. Bebekleri doğan kadar Tao'ya bebeğim dememesi ikisi için de iyi olacak gibiydi.

"Gel." Zayıf sesi duyunca bir an bile beklemeden içeriye girdi Chanyeol.

"Hey hey... sevgilim neden ağlıyorsun?" Chanyeol elinde ki bardağı komidine koyarak Tao'suna sarıldı. Bir eli saçlarını okşarken bir eli de sırtında geziniyordu. Saçlarının arasına minik öpücükler kondurdu Chanyeol. Bunun Tao'yu rahatlattığını çok iyi biliyordu.

"Chanyeol içimde bir şey var. Bizden bir parça.. Bu..bu çok tuhaf. Ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Doğunca ona nasıl bakacağım. Ya şimdi.... ya ters bir hareket yaparsam. Hem doktor çalışmayacaksın dedi. Ben yokken herkes sana sarkar. Hem ben yokken ya yaralanırsan. Ya sana bir şey olursa. Ayrıca ben silahımı da seviyorum. Ya ben yokken benim atış rekoruma birileri yetişirse. Hatta beni geçerlerse. Chanyeol ben ne yapacağım? (Hamile psikolojisi işte bebekden girdi Chanyeol'den devam etti silahtan çıktı)"

"Tao bana bak. Sen yapmayacaksın. Bu bebek bizim değil mi? O zaman tüm sorunları birlikte aşacağız. Anne adayları için olan seminerlere katılırız. Sürekli doktora gideriz bebeğimizin sağlığını kontrol ederiz. Doğunca zorlanırsak bir bakıcı tutabilriz. Senin seçeceğin bir tane. Evet çalışmayacaksın. Ve ben işteyken görevdeyken sizi düşüneceğim. Büyük pandamı ve küçük pandamı. Sizin için eve sağlam döneceğim. Kimse bana sarkamaz. Çünkü ben sana aitim. Bunu herkes biliyor. Silahını bebeğimiz doğana kadar ben alacağım. Üzerimden asla ayırmayacağım. Ve kimse... bir kişi bile senin muhteşem yeteneklerinle yarışamaz. Bugüne kadar kimse rekorunu geçemedi ve geçemezde. Hadi ağlama artık."

"Chanyeol seni seviyorum." Tao gözündeki yaşları silen sevgilisine aşkla bakarken söyledi.

"Bende seni seviyorum bebeğim. Ve seni de seviyorum bebeğim." Tao'nun karnına bir öpücük kondurup doğruldu. "Şimdi sen bay panda. Bugün çok ağlayıp kendini hırpaladığın için cezalasın. Bu meyve suyunu gık demeden içeceksin ve sevgilinin kolları arasında mükemmel bir uyku çekeceksin. Anlaşıldı mı?" Chanyeol kaşlarını yalan yere çatıp meyve suyu dolu koca bardağı Tao'nun eline verdi.

"Cezalarına aşık olduğumu daha önce söylemiş miydim?" Tao yüzünde tapılası güzellikte olan gülümsemesiyle Chanyeol'un yanağına minik bir öpücük kondurup meyve suyunu kafasına dikti. Bir an önce ikinci cezaya geçmek istiyordu. Bu yüzden nefes almadan içeceğini bitirip komidine koydu. Chanyeol onun bu haline gülümseyip yatağa yattı. Ve Tao'da yatakdan daha konforlu olan Chanyeol'un göğsüne uzandı.

Utanmaz EkipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin