Ne olduğunu anlamasalarda dışarıya çıktılar. Gelip onlara haber veren kişinin yol göstermesiyle giriş katına indiler.
Diğer ekibin lideri olan Leeteuk, orta yerde sandalyeye oturmuş olan adamın karşısında şaşkın bir yüz ifadesiyle duruyordu. Kris ve Chanyeol'un ekibiyle birlikte geldiğini görünce adamın başında dikilmeyi bırakıp Kris'in yanına gitti.
"Leeteuk neler oluyor?" Kris sordu.
"Bizde anlayamadık ki. Siwon'la otopsi sonuçlarını almaya gidiyorduk. Bir de baktık ki yüzü kapıya dönük bir şekilde adamın teki oturuyor. Kim olduğunu sorduk cevap vermedi. Tam dışarıya attıracaktık adam konuştu. Dediği şey sadece 'Bunu yapmak istediğine emin misin Leeteuk?' oldu. Kimse adımla hitap etmemişti bile bana. Bu adam benim adımı nereden biliyor?" Şaşkınlık ve birazda endişe ile konuştu Leeteuk.
Kris elini onun omzuna koyup sıktı. Bu sorun yok demekti. Ekibini ardında bırakıp kendinden emin tavırlarla adamın karşısına geçti. El işaretiyle bir sandalye istediğini belirtti Kris. Girişde ki görevlilerden birisi hızla sandalyeyi Kris'e götürdü.
"Çıkış kapısını kilitleyin." Kris sakince söyledi. Sanki olağan bir durummuş gibi. İfadeleri sayesinde ters bir durum yokmuş gibi duruyordu. Ama içten içe şaşkınlıktan ölecekti.
"Bay Cho Myung Soo... hoş geldiniz mi demeliyim?" Kris'in dudaklarından çıkan ismi duyan ekibi anında silahlarına sarıldılar. Olası bir durum için tetikte olarak savunma haline geçtiler.
"Leeteuk ekibinle birlikte merkezi araştır. Olası tehdit unsurlarını yok edin." Chanyeol durumu kontrol altına almak için söylendi. Bu adam bıraya elini kolunu sallayarak geliyorsa binaya patlayıcı bir şeyler yerleştirmiş olabilirdi.
"Sonunda beni tanıyan birisi. Bulmak bu kadar zor mu oldu?" Cho Myung Soo rahat tavırlarını bozmadan konuştu.
"Hayır bulmak zor olmadı. Hemde hiç... Biz görevi aldığımızda sen yeni bir cinayet işleyerek bize seni yakalamamız için şans verdin. Zor olmadığını adını bilmemden de anlayabilirsin değil mi?" Kris ulu orta yerde sorguya başlamıştı. Ama yapacak bir şeyi yoktu. Bu adamın neden kendi ayaklarıyla geldiğini öğrenmesi gerekiyordu.
"Evet haklısın. Ama itiraf et Lay olmasa beni bulamazdınız. Değil mi Kris?" Kris adamın ağzından ismini duymasıyla şaşırdı ama sağ olsun soğuk ifadesi sayesinde bunu korumayı başardı.
"Bu gün olmaz yarın olurdu. Ama seni yine de bulurdum." Kris keskin gözlerini karşısındaki katilin gözlerine dikti.
"Evet sonuçta başarılı bir lidersin vr başarılı bir ekibin başındasın. Hey Chanyeol nerede? Yoksa kıskanç sevgilisi Tao onu bırakmıyor mu?" Myung Soo bu sözüyle herkesin içini bir korku sarmıştı. Bu kadar detayı nasıl bilebilirdi?
"Sana yardım eden kişi kim?" Kris bile ifadesini koruyamıyordu artık. Derin bir nefes bırakıp gözlerini adamın arkasında kendisine aşkla ve endişeyle bakan gözlere çevirdi.
Suho'sunun bakışlarından güç almıştı.
"Bana yardım eden kimse yok."
"Sana yardım eden birisi var. Hem de bu binanın içinde. Kim o? Sen söylemesen de inan bana onu bulacağım."
"Evet eminim ki bulursun. Hadi senin tecrübelerini, becerilerini deneyelim. Ben söylemeyeceğim kimden yardım aldığımı sen bulacaksın. Tabii bulabilirsen." Yüzünü sinsi bir gülümseme kapladı.
"Neden insanları öldürüyorsun?" Kris lafı uzatmadan sordu.
"Çünkü onlar kötü insanlar." Myung Soo sakince söylendi. Hiç bir şekilde katil olmadığını söylemiyordu. Aksine yaptığı şeyi savunuyordu.
