22. Bölüm

2K 104 45
                                    

Suho Kris'e haber vermişti. Kris ise anında Chen ve Kai'ye haber vermişti. Şimdi üçü hastahaneye gitmek için yola çıkmıştı.

"Aramamalıydık hyung. Ben şimdi ona nasıl kanserim diyeceğim." Kyungsoo doktorun odasında yere oturup ağlıyordu.

"Kyung saçmalama. Doktor sana kansersin dedi mi? Hayır. Ne bu endişe böyle? Hem bak Tao'yla aynı belirtiler var sende de belki hamilesindir?" Suho yanına çömelmiş sakinleştirmeye çalışıyordu Kyungsoo'yu.

"Hyung benimle dalga mı geçiyorsun? Hamile.Olmam.İmkansız. Bunu bile bile neden söyleyerek canımı yakıyorsun ki?" Kyungsoo sakinleşeceğine daha çok ağlamaya başladı. 

Kris, Kai ve Chen hastahaneden içeriye girdiklerinde Kai ağlamaklıkyı. Zaten sabah uyandığında yanında Kyungsoo yerine saçma bir not bulmuştu. İçi gereksiz bir korkuyla doluydu. Yani.. gereksiz olmasını istediği bir korku.

"Hyung hangi kat?" Kai asansörü daha fazla bekleyemeden sordu.

"3. kat ama bi..." Kris lafını bitiremeden Kai çoktan merdivenlere fırlamıştı.

"Jongin bekle." Chen bağırıp arkasından koşsa bile Kai onu duymazdan gelip merdivenleri hızla çıkıyordu.

Kai 3. kata çıkınca hangi odaya girmesi gerektiğini bilmediğinden her odaya girip sevdiğini aradı. Hastaların olduğu odalata girince özür bile dilemeden geri çıkıyordu. Aklı yerinde değildi. İçinde Kyungsoo'ya bir şey oldu korkusu vardı.

Kris Kai'yi kolundan tutup durdurdu. Nefesi içine kaçmıştı ına yetişmeye çalışırken. Hemen ardından Chen gelip Kai'nin beline kollarına sardı. Onu zapt etmek için değil de daha çok bir yere dayanıp nefeslerini düzene sokmaya çalışıyordu.

"Hyung bırakın. Kyungsoo'yu bulmam lazım." Üzerindeki kollardan kurtulmak için deli gibi zıplıyordu Kai. Zaten yorulmuş olan Kris ve Chen dinlenmek yerine daha da yoruluyordu.

"Dur yerinde. İnsnaları rahatsız ediyorsun. Eğer zıplamayı kesersen sana odanın hangisi olduğu söylerim." Kris' in lafıyla anında durmuştu.

"Hangisi?" Ağlamaklı gözlerini Kris'e çevirdi Kai.

"Arkamızda ki koridor da. Sağdan 3. kapı." Kris'in odayı söylemesiyle Kai bir an da ellerinden kurtulup oraya doğru koşturdu. Odaya girdiğinde Suho'ya sarılarak ağlayan miniğini buldu. Kyungsoo'nun yanına koşup onu kolları arasına aldı. Başına öpücükler kondururken oda sevdiği gibi ağlamaya başladı.

"Suho neler oluyor?" Kris Suho'yu kenara çekip sordu.

"Bilmiyorum. Sabah Kyungsoo aradı beni. Rahatsız olduğunu söyledi. Hastahaneye geldik bizde. Kan testi falan istedi doktor. Sonuçlar çıkınca da bize söylemeden sevgilini de çağır dedi. Kyungsoo'da kesin kanserim öleceğim o yüzden Jongin'in gelmesini istiyor diye saçmalıyor. Elim ayağım birbirine girdi ne yapacağımı şaşırdım. Korkuyorum." Suho sabahtan beri akmaması için savaş verdiği göz yaşlarına izin verip Kris'in göğsüne yaslandı.

Herkes bir kenarda korkuyla ağlarken doktor yanında güzel yabancı sarışın başka bir doktorla odaya girdi.

"Bay Do'nun sevgilisisevgilisisiz olmalısınız? Ben Doktor Choi. Bu da size yardımcı olacak arkadaşım Doktor Space. (evet biliyorum uzay demek. O ne biçim bir soyadı demeyin onca şeyden aklıma dönüp dönüp Kris'in galaxy şeysi geliyordu elleşmeyin bize biz sarışın seksi space hanımla iyiyiz. Girmeyin araya.*yazarsıyırdı*)"

"Ben Kim Jongin. Doktor...lütfen bana Kyungsoo'mun nesi olduğunu söyleyin. Korkudan ölmek üzereyim. Ona bir şey olmayacak değil mi?"

"Ona bir şey olacak Jongin. Kyungsoo çok tatlı bir.... uhh anne mi demeliyim yoksa baba mı demeliyim?" Sarışın doktor gülerek karşısında ağlayan insanlara bakıyordu. Bunun onları mutlu edeceğini düşünürken Kyungsoo daha fazla ağlamaya başlamıştı.

"Yeter artık. Ona bir çocuk veremeyecek olmak zaten beni üzüyor. Neden herkes bana bunu ima ediyor. Yeter artık bıktım tamam mı? Şu testi alın ve yakın. Kanım hangi zavallı insanınkiyle karıştı kim bilir. Kim bilir şimdi hamile olduğu halde kendisini kanser zannediyor bir insan. Gidip hatanızı düzeltin hemen. Çünkü ben çocuk sahibi olamam. Ben asla ona bir bebek veremem.. Yapamam." Kyungsoo ağlayarak yere çöktü. Diğerleri olayın şaşkınlığını yaşarken doktor eğilerek Kyungsoo'nun ellerini tuttu.

"Bak Kyungsoo. Evet genlerinde doğurganlık yok. Yani yokmuş.. Nasıl olduğunu tıp dünyasında kimse açıklayamaz ama sen hamilesin. Kanser falan değil gayet güzel hamilesin. Tam tamına 3 haftalık. Ama sen şimdi üzülüp ağlıyorsun ya hani. O da üzülüyor. Sen bebeğini üzmeye nasıl dayanıyorsun ki? Hadi gel ultrasona gir ve sana bebeğini gösteriyim. Kanıt olarak bir fotoğraf bile verebilirim. Ağlama artık tamam mı? Tüm hayallerini gerçekleştirebilirsin. Sevdiğin adamla gidip bebeğine kıyafet alacaksın daha. Sonra ona evinde bir oda yapacaksınız. Duvarlarını kendin boyayacaksın belki de. Yatak, dolap oyuncaklar alacaksın ona. Hadi bakalım bebeğinin gerçek olduğunu herkese kanıtlamamız gerekli."

Doktorun ikna etmesiyle Kyungsoo ayaklandı. Hala içinde kanserim korkusu vardı. Ama hamile olmak istiyordu. Jongin'e ona benzeyen bir bebek vermek istiyordu. Birlikte uyuyacağı, çizgi film izleyeceği, futbol oynayacağı bir bebek vermek istiyordu.

Başka bir odaya girdiklerinde Jongin Kyungsoo'nun elini tuttu. Kyungsoo ise gözlerini duvardaki bebek resimlerinde gezdiriyordu.

Doktorun yardımıyla makinelerin arasında olan sedyeye uzanmıştı Kyungsoo. Jongin onun gömleğini yukarı doğru sıyırırken sırıtmıştı. Kendi gömleğini giydiğini şimdi fark ediyordu. Doktor sessizce Kyungsoo'nun karnına soğuk jeli döktü. Hemen ardından o garip aleti karnına yerleştirdi. Kyungsoo derin bir nefes aldı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ne hissetmesi gerektiğini de bilmiyordu. 

"Kuungsoo buraya bak. Şu küçük şey senin bebeğin. İçinde oluşmaya devam ediyor. Eğer 3 hafta sonra gelirsen kalp atışlarını da duyabilirsiniz."

"O gerçek. Kanser değilim Jongin o gerçek. Bebeğimiz olacak. Sana benzeyen bir bebeğimiz olacak. Sana bir bebek verebileceğim." Kyungsoo yüzünü ıslatan yaşlara inat gülüyordu.

"Bana değil sana benzemeli. Senin gibi güzel olmalı. Senin gibi muhteşem olmalı." Doktorun verdiği peçeteyle Kyungsoo'nun karnını silip bir öpücük kondurdu Jongin. İki aşık mutlulukla gülümserken aralarına giren siyah beyaz alacalı kağıtla kalakaldılar.

"İşte. Bu bebeğinizin ilk resmi. Mutlu aile tablosu şimdi tamamlandı." Doktor gülümseyerek onlara bakıyordu.

"Teşekkür ederim." Kyungsoo resme bakarken mırıldandı.

"Hani nerede?" Kai sevgilisinin yanına oturup elindeki resme baktı.

"Bak şurada. Henüz küçücük bir şey ama büyüyecek. Kalbi atacak. Eli kolu bacakları gelişecek. Sonra doğacak. Kucağımıza alacağız. Bize güzelce gülümseyecek. Jongin bizden bir parça."

"Evet sizden bir parça. Bölüyorum ama beni dinlemeniz gerekli şimdi. Çalışıyorsan işini bırakmalısın Kyungsoo. Daha önce erkek hamileliğine rastlamadım ben çoğu meslektaşımın aksine. Evet çoğu leyi biliyorum. Ama seninki ekstra bir mucize. Bu yüzden daha dikkatli olalım. Yemek listen burada. Aşermelerinin haricinde bu listenin dışına çıkmamaya bak. Bu da vitaminlerinin reçetesi. Sabah ve akşam almalısın. Ve ımm bir de şey var. Evli çiftlerin genel olarak sorduğu bir konu. Birlikte olmanız bebeğe bir zarar vermez. Yalnız 6. aya geldikten sonra bebek artık tamamen geliştiği için durmanız gerekir. Bu kartta numaram yazıyor. Merak ettiğiniz bir şey olursa hangi saat olursa olsun aramaktan çekinmeyin."

Hastahaneden çıktıklarında hiç kimseden bir ses çıkmıyordu. Kris ve Suho bir arabaya bindiler. Chen ise Kyungsoo ve Kai'yi arabasına aldı. İkili hala şoktaydı. Jongin elindeki resimden gözlerini bir an bile çekmiyordu.

"Xiumin'le sizin bir bebeğiniz olsa nasıl olur du diye konuşuyorduk. Anlaşılan çok beklememize gerek kalmayacak." Chen dikkatle araba sürerken arada dikiz aynasından arkadaki ikiliye bakıyordu.

"Hyung annemlere haber vermeli miyiz? Tanrı aşkına!!! BEN.BABA.OLUYORUM." Kai sevinçle çığlık atıp sıkıca Kyungsoo'ya sarıldı.

"Jongin ani hareketler bebeğine ve Kyungsoo'na zarar verebilir." Chen bilmiş bir edayla söylendiğinde Jongin yavaşça ellerini Kyungsoo'dan çekti.

"Bebeğim iyi misin? İyisin değil mi? Bak istersen yani kendini kötü hissediyorsan geri dönüp hastahaneye geri gidebiliriz."

"Sadece bana sarıl." Kyungsoo gözünden bir damla yaş akarken yüzünü Kai'nin boynuna gömdü. Kokusunu içine çekerken göz yaşlarını yavaş yavaş bırakıyordu.

"Hey.. Soo iyi misin? Hyung geri dön hastah..."

"Hayır hayır iyiyim dönmeyin. Sadece eve gitmek istiyorum. Öleceğimi zannettim. Senden ayrılmak zorunda kalacağımı... Ama şimdi sana bir bebek vereceğim. Bu benim şu dünya da istediğim en büyük şeydi Jongin. Hayallerime kavuşuyorum." Kai Kyungsoo'nun alnına masum bir öoücük kondurup onu iyice sarmaladı. Bir eli saçlarıyla oynarken diğeri belini okşuyordu.

"Seni seviyorum Soo. Ve bebeğimizi de seviyorum."

"Bizde seni seviyoruz babası."

"Bende Xiumin'i seviyorum. Çok çok fazla. Cidden bak. Hatta şu an onu çok özledim..."

Y.N nabersiniz millet. Ben çok iyiyim. Sizde iyi oluun heeeep iyi olun hiç üzülmeyin tamam mı? Ehemm aslında bir önceki bölüm varya hani 21 olan aslında onda Kyungsoo'yu kesin kanser gibi şey etcektim sonra dan değiştirdim. Bir de asla bebeği olmayacak diye anlayacağınız şeyler yapacaktım. Ama vaz geçtim. Neden? Sizden korktum. Yaşamayı seviyorum. Bir 3 5 kişiden ciddili ölüm tehdidi geldi tırsıyorum. Neyse şaka bir yana umarım bölümü sevmişsinizdir. *kalp kalp kalp*

Utanmaz EkipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin