13. Bölüm

3.5K 120 20
                                    

Aşkın başkenti..

Masal şehri..

Roma....

"Anne ben çıkıyorum."

"....."

"Ann...Hyung? Ne işin var burada?"

"Annemleri görmeye gedim. Ki onlarda her zaman ki gibi 'Bebeğim hos geldin. Ocakta yemek var. Bizim şimdi çıkmamız gerek kardeşin odasında.' deyip gittiler. Bana da sen kaldın Kkamjong." Chen merdivenler de karşılaştığı kardeşine açıklama yaptı.

"İyi. Ben çıkıyorum. Ön araştırma yapacağım." Kai Chen'in yanından geçip su almak için mutfağa girdi.

Gördüğü manzarayla sesi içine kaçmıştı.

Mutfağında bir adet pembe önlüklü yemek yapan vanilyalı puding vardı!!!

Kai sağ elini kaldırıp kendine orta hızda bir tokat attı. Kyungsoo hala orada durup kendisine bakıyordu. Gözlerini kapatıp içinden 10'a kadar saydı. Hayır bu da işe yaramamıştı. Yemeğe doyamayacağı vanilyalı pudingi karşısındaydı!!

"Sürpriz. Kimse gelmesin dedin evet ama. Gelmek zorundaydık. Çünkü sana bu belgeleri internet üzerinden ulaştırmamız tehlikeliydi. Bizde gelip sana bunu elden verelim dedik." Xiumin söylediğinde Kai başını ona çevirdi.

"Eee diğerleri nereye saklandı?" Kai Xiumin'in sesini duyunca kendisine gelip aptal aşık modundan çıktı.

"Diğerleri yok Kai. Sadece üçümüz geldik. Xiumin sana belgeleri vermek için geldi. Kyungsoo onu korumak için. Ben sadece annemleri görmeye geldim. Beni ekipden sayma." Chen açıkladığında Kai ona ters ters baktı. Kinaye yaptığını anlamamış mıydı yani?

"Yemek yaptım. Gel sende ye." Kyungsoo konuştuğunda Kai gözlerini kapatıp onun sesini dinlemek istedi. Olanlar aklına gelince kendisini hızla toparladı.

"Annem yemek yapmamış mı hyung?" Kai mutfaktaki yemek masasına oturup Xiumin'den belgeleri alıp incelerken sordu.

"Annemin yaptığı yemekleri bilirsin. Pek tadı tuzu olmaz... Bu yüzden Kyungsoo bizim için yemek yaptı." Chen, Kai'ye fark ettirmeden Kyungsoo'ya göz kırptı.

Kardeşiyle aralarında geçen şeyleri biliyordu. Ve bu iki salağı birleştireceğine yemin etmişti.

"Hııım... Neyse hyung size afiyet olsun. Ben hazırlanıp çıkacağım."

"Hey.. Kai nereye?" Chen arkasından bağırsa da Kai ona cevap vermeden odasına çıktı.

Yağmurlu hava yerini güneşe bırakmıştı. Kai'de buna uygun giyinmeye karar verdi. Daha pişman etmesi gereken bir adet vanilyalı pudingi vardı. Krem kumaş pantolon, beyaz gömlek, mavi bir ceket ve mavi ayakkabılarla hazırdı. (Geçenlerde sokakta böyle giyinmiş esmer bir taş gördüm de aklıma ilk gelen Jongin oldu. Ehem neyse devam) Kuzgun karası saçlarını yana ayırıp parfümünü sıktı bolca. Gitmeden önce aynada kendisine baktı. Gömleğinin bir kaç düğmesini iliğinden çıkararak muhteşem göğsünün bir kısmını sergiye açtı.

Odasından çıkıp mutfağa girmeden önce kokusu tüm evi sarmıştı. Kyungsoo gözlerini kapatarak kokuyu içine çekti.

Muhteşemdi.

"Kai nereye gidiyorsun?" Chen'in konuşmasıyla Kyungsoo gözlerini açıp karşısındaki taşı süzdü.

Bu mükemmeliği elinin tersiyle itmişti değil mi? Kesinlikle akıldan yoksun falan olmalıydı.

"Hyung Lucca'nın abisini hatırlıyor musun? Brando. İtalya'nın en iyi ajan birimlerinden birisinin müdürü olmuş. Lucca'yla buluşup onun yanına gideceğiz." Kai umursamaz tavırlarla konuştuğunda Kyungsoo sinirle kızarıyordu.

Utanmaz EkipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin