7. Bölüm

2.7K 124 2
                                    

Şık kunduralar, güzel kalçaları saran dar kumaş pantolon, esmer ten de mükemmel uyum sağlayan kar beyazı gömlek, şık bir saat, dağınıklıkla taranmışlık arasında olan harikulade bir saç modeli. Esmer adam kesinlikle model olmak için doğmuştu......

"Eserim bu kadar klasiklik içinde bile mükemmel. Ah ne kadar becerikliyim." Ekip Tao'nun isteği üzerine henüz görev yerlerine dağılmamıştı. Kai'nin değişim halini görmelisiniz diye tutturmuştu. Kai'nin üzerinde olan takım elbise çıkmış yerine pahalı olduğunu bas bas bağıran kıyafetler giydirilmişti. Diğerlerine göre Kai sadece dar pantolon ve gömlek giymişti. Tao'ya göre kendisi dünyanın en mükemmel stilistiydi ve ajan olarak hayatının hatasını yapmıştı. Kyungsoo... Kyungsoo'ya göre Kai Azrail'in kendisiydi.

"Abartma Tao... Mal (Kai'm ehehe) güzel. Yiyorsa bu muhteşem stilistliğini çirkin birinin üzerinde göster." Daimi muhalefet Baekhyun laf söylemek için geç bile kalmıştı.

"Yeteneklerimle seni bile mükemmel bir modele çevirebilirim Baekhyun." Tao'nun Baekhyun'a laf sokması herkesi kahkaha tufanına sokmuştu. Gülmeyen tek kişi ise Sehun'du.

"Bu kadar şamata yeter. Artık işlerimize koyulalım." Kris'in sözü herkesi dağıtmıştı.

Kai zengin bir iş adamına yakışacak son model BMW'siyle yola çıkmıştı. Ne yapacaktı da Andrew'i şu an kaldığı güvenli eve gitmeye ikna edecekti bilmiyordu. En lazım zamanlarda aklı hep donardı zaten.

Kai'nin hemen arkasındaydı Baekhyun, Sehun ve Tao... Kris herşeyi yönetmek için merkezde kalmıştı. Xiumin ise tabi ki bilgisayarının başındaydı.

Kai Andrew'le konuştukları gibi sergi salonunun önüne gelmişti. Arabasından çıktığı an da salondan çıkan Andrew'i gördü.

"Adamımız geliyor. Hazır olun." Kai belli etmeden kulaklıkla kendisini dinleyen ekibe haber verdi.

"Üzgünüm. Fazla bekletmedim değil mi?" Andrew çekici bir gülümseme sundu Kai'ye.

"Hayır bende şimdi geldim. Öğle yemeği yemediğini umuyorum. Seni buradaki en iyi restaurantlardan birisine götüreceğim."

"Yemiş olsaydım bile tekrar yerdim. Ama henüz hiçbirşey yemedim."

"Atla o zaman." Dedi Kai ve gülümseyerek arabaya bindi. Hemen ardından da Andew avını kaçırmamak için hızlıca arabaya bindi.

Arada ufak muhabbetle ve tabi ki olmazsa olmaz klasik müzikle 15 dakikalık yol tamamlanmıştı. Kai ve Andrew restauranta girip rezerve edilmiş masalarına oturdular. Şık restaurantın çatı katında ki masalarından henüz gündüz olmasına rağmen görünen manzara mükemmeldi. Kai gelen garsona ikisi içinde sipariş verdi. Andrew şehir manzarasını bırakmış önündeki esmerin sergilediği eşsiz manzarayı izliyordu. Kai farkında olduğu bu durumu bozmamak için uğraşıyordu.

"George söylesene kimsin sen? Kaç yaşındasın? Neler yapıyorsun? Seni tanımak istiyorum." Kai ilk gelen soruya korksa da sonrasında kendine gelmişti. Bir an kalbini korkudan deli gibi attırmıştı o soru. Gerçek kimliğinin anlaşıldığından korkmuştu.

"24 yaşındayım. Annem İngiliz babam Koreli. Ihmm uzun zamandır babamla birlikte çalısıyorum. Ticarette Kore'nin en iyileri arasındayız. Onun haricinde seninde anladığın gibi tablolara ilgim var. Evimin her yerini donatan güzel tablolar var ve açıkçası sana ait olanlardan bir kaç tanesini evimde görmek istiyorum." Kai Kris'le birlikte yazdıkları senaryoya bağlı hareket ediyordu.

"Hımm aslında evimdeki tablolarımı görsen sergidekilere dönüp bakmazsın." Andrew tek kaşını kaldırarak sırıttı. Kai bir cevap verecekken garson araya girip siparişlerini yerleştirmeye başladı.

Utanmaz EkipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin