19. Bölüm

2.2K 116 22
                                    

Zilin çalma sesine uyandı Kyungsoo. Kai gibi o da uyuya kalmıştı. Sevgilisinin başını omuzundan alıp yastığa koyarak koltuğa uzanmasını sağladı.

“Bunca gürültüye uyanmıyor san seninle çok işimiz var demektir Jonginnie. Geldim geldim çek elini zilden.” sürekli çalan zille sinirlerine hakim olamayıp bağırındı Kyungsoo. Hızla gidip kapıyı açtığında karşısında pupy surat Baek ve kahkahalarla gülen Sehun’u buldu.

“Sadece kibarca dokundum Soo yemin ederim. Ama bu boklu şey takıldı kaldı. Susturamıyorum. Ve şu salak ta yardım etmek yerine kahkahalara boğuldu.” Baek korkuyla dudaklarını büzdü. Kesinlikle Kyungsoo ona çemkirecek ti.

“Susması için sertçe vurmalısın Baek.” Kyungsoo bıkmış gözlerle zil butonuna dediği gibi sertçe vurdu.

“Kızmayacak mısın?”

“Dua et Jongin uyanmadı. Yoksa çok kızabilirdim. Ama dur biraz... Siz iki şapşalın bizi hava alanından alması gerekmiyor muydu huh? Neredesiniz siz koca kafalılar??” Kyungsoo ellerini beline koyarak çirkef moda geçiş yaptı. 

“Tüm ekibi delirtiyorsun da iş Kyungsoo’ya gelince sesin mi kesiliyor bebeğim?” Sehun sonunda kahkahalarını susturup ikilinin yanına geldi. Baekhyun’u kollamak istercesine elini omzuna attı. “Çekil de içeriye girelim müstakb.... Soo sen benim yengem sayılırsın değil mi?

“Uhhh sesinizi kesin ve içeriye girin. Yoksa ikinizi de öldüreceğim.” Soo her ne kadar sinirlenmiş gibi yapsa da şu yenge meselesi hoşuna gitmişti. Tabi yenge den başka bir hitap daha iyi olabilirdi. Damat diyebilir mesela değil mi?

“Soo neredesin?” Jongin uykulu bir şekilde oturup gözlerini ovalarken sessizce söylendi. Bir yandan da esneyerek etrafa bakınıyordu.

Kyungsoo salona girer girmez onun bu halini görünce gidip yanaklarını ısırmak istedi. Ama Baekhyun ve Sehun varken yapmamalıydı. Değil mi?

“Baekhyun ve Sehun geldi.”

“Bırak onları kapının dışında kalsınlar. Yanıma gel uyuyal... Yaa Oh Sehun in tepemden.” Kai bir anda nereden geldiğini anlayamadığı üzerine çıkan Sehun’la kavga etmeye başladı. Kavga mı? Aslında bu daha çok iki yavru köpeğin oyun oynaması gibiydi.

“Sehun neden geldiğimizi unutmaaa.” Hayır. Hayır hayır hayır Byun Baekhyun asla kıskanç bir adam değildi(!!!!???!?!??!!!)

“Neden geldiniz ki? Gecikmenizi açıklayıp özür dilemek için mi?” Kai Sehun’u üzerinden fırlatıp Kyungsoo’yu yanına çekti. Kyungsoo ise hemen onun dağılan saçlarını düzeltmeye başlamıştı.

Görenin yemek isteyeceği bir çift...

“Hem evet hem hayır.” Baekhyun kollarını bağlayıp tekli koltuğa oturdu. Şapşal Oh Sehun istediği her yere oturabilirdi değil mi? Belki de Kai’sinin yanına otururdu...

Baekhyun’un aklında en mükemmel işkence yöntemleri canlanmaya başlamıştı bile.

“Hepimiz merkezdeydik. Chen hyung ve Xiumin hyung sayesinde aramızda ki haini bulduk. Ama gecikme sebebimiz bu değil.” Sehun Baekhyun’u kaldırarak tekli koltuğa oturdu. Baekhyun şaşkınca ona bakarken kucağına çekerek ensesine bir öpücük kondurdu.

“Hain kimmiş?” Kyungsoo koca gözlerini iyice açarak ona baktı.

“Heechul... Ama konumuz bu değil. Tam her şey bitti diye dağılıyorduk. Herkes Kris hyungun evinde toplanacaktı bizde sizi almaya gelecektik. Ama bizim panda bir an da yere yığıldı.” Baekhyun hüzünle söylendi.

“Nasıl yere yığıldı? Dalga mı geçiyorsunuz be adam akıllı anlatın şunu.” Kyungsoo telaşla ayaklandı.

“Ya tam ayrılacaktık işte... Sonra bir döndük arkamıza Tao bayıldı. Zaten bir kaç gündür belli etmemeye çalışsa da başı dönüp duruyordu. Chanyeol’den gizlice doktora gidecektik ama... Tao bayılınca.”

“Siz akılsız mısınız? Chan ne kadar kızmıştır. Aferin sana Baekhyun.” Kyungsoo kızgın bir şekilde bağırdı.

“Neyse ne olan oldu. Biz size haber vermeye gelmiştik şimdi hastahaneye gitmemiz gerekli.” Sehun ve onun sayesinde kucağında ki Baekhyun ayaklandılar.

“Bizde geliyoruz...” 

*****

“Ne demek bir kaç gündür bu belirtileri görüyorum? Sen benimle dalga mı geçiyorsun Zi Tao? Sence hastaysan bunu bilmem gerekmez mi yani?” Chanyeol hastahanede olmalarını umursamadan sinirli bir halde hasta yatağındaki Tao’ya bağırıyordu. Ve eğer Chanyeol, sevgilim, bebeğim, pandam gibi şeyler yerine Zi Tao diyorsa durum çok ciddi demektir.

“Özür dilerim Chaniee ben sadece üzülüp endişelenmeni istemedim.” Tao yattığı yerden parmaklarıyla oynayarak cevap verdi. Chanyeol’un bu kadar kızacağı aklının ucundan dahi geçmezdi ve geçmemişti. Zaten bilseydi bu hatayı yapmazdı.

“Üzülüp endişelenmemi istemedin öyle mi? Peki şimdi ne? Ya da kucağıma yığıldığında? Aklım çıktı Tao. Sana bir şey olacak diye hala daha korkuyorum ve sen tutmuş bana ne diyorsun.. Ya kötü bir şeyin olsaydı? O zaman bana söylemeyip ‘Ay Chanyeol üzülmesin’ diyerek beni terk mi edecektin? Huang Zi Tao!!! Sana hastalanmayı yasaklıyorum. Sana üzülmeyi de yasaklıyorum. Kötü olan her şey sana yasak. Anladın mı beni?” Chanyeol’un siniri geçmişti. Hemde bir anda. Üzgün neredeyse ağlamak üzere olan pandasını görür görmez uçmuştu tüm siniri. Sadece ona bir şey olacak korkusu vardı içinde, gözlerinde...

“Özür dilerim. Ama ben ölümcül hastalığa yakalansam bile seni terk edemeyecek kadar bencilim. Şu an hayatımın son anlarıysa bile seninle olmak isterim.” Chanyeol Tao’nun dediklerine dayanamayıp hızla dudaklarına yapıştı. Korkuyla öptü onu. Kalbindeki tüm sevgiyle öptü.

“Bencil ol bebeğim. Bu konuda dünyanın en bencil insanı ol. Çünkü sen beni bırakırsan.... Yaşayamam ben.”

“Tao Taoooo.. Biz geldik hasta ve nazlı bay panda.” Baekhyun’dan önce sesi hastahane koridorlarında yankılandı. Ardından ise tüm ekip onlarla birlikte odaya girdi.

“Tao iyi misin?” Kyungsoo her zaman ki anne şefkatiyle Tao’ya koştu.

“İyiyim Soo meraklanma. Beni bırak da sen Kai’yi ayartabildin mi ondan haber ver. Gerçi tuvalet olayından sonra kesin sevgilisinizdir diye düşünüyorum ama.” Tao’nun herkesi güldürürken Kyungsoo deli gibi kızarmıştı.

“Bak bak.... Hasta falan dinlemeyip döveceğim şimdi. Pis panda.” Kyungsoo kollarını göğsünün hizasında bağlayıp suratını başka tarafa çevirdi. Açık açık trip atıyordu.

Jongin sevgilisinin yanına gidip dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.

Tabi ki herkes acayip sesler çıkartmıştı...

“Eee bölmüyorum ya.” Odaya giren doktor bu kalabalık ve şenlik arasında şaşkınca kalakalmıştı. 

“Ahh doktor bey.. Sonuçlar çıktı mı? Pand...yani Tao’mun nesi varmış?” Chanyeol telaşla ayaklanıp doktorun yanına gitti.

“Bay Chanyeol merak etmeyin size kötü bir haber vermeyeceğim. Aksine haberler çok iyi. Bay Tao binde bir olan bir durum bu. Bu yüzden artık hareketlerinize daha dikkat etmeniz gerekli. Mesela çalışıyorsanız işinizi kesinlikle bırakmalısınız. Günlük küçük yürüyüşler yapmalısınız. Tabi en önemlisi yemenize ekstra dikkat etmeniz gerekli.”

“İyi de neden?” Chnayeol dayanamayıp doktora patladı.

“Bay Chanyeol eşinize dikkat edin. Bunda tam sekiz ay sonra bir bebeğiniz olacak.”

Ve doktorun dediği şey odaya bomba gibi düşmüştü.

Bebek....Tao.....

Chanyeol aklını kaçıracak gibi oldu o anda. Baba olacaktı.

“Durun biraz durun. Bu bebek doğamaz. Tanrı korusun bizi... Tao’nun ten rengi yeşil ve Chanyeol’un kulakları kepçe... Yüce Tanrım Tao gerçek bir yoda doğuracak!!!!!”

Tanrı Byun Baekhyun’u Park Chanyeol’un ellerinde can vermekten kurtarsın...

Utanmaz EkipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin