-8-

30 3 0
                                    

Evet mutsuz olduğunda kitap yazan bir adet yazar. Bakalım bu bölüm nasıl olucak.

Kaybetme korkusu en kötü duygulardan biri özellikle canından çok sevdiğin kişiler için. Ellerinde büyüttüğün kendinden çok sevdiğin kardeşin hiç bilmediğin bir yerde bilmediğin kişilerin elinde. Senin elinden ise hiç bir şey gelmiyor. Sesim korku ile kısıldı.
-Ne? Ne diyorsun sen baba?
-Senin kızım olduğunu ben söylemedim  Mira yanımdaydı işteki ilk gününde sana çiçek getirip süpriz yapmak istedi. Ama buraya gelirken saldırıya uğradım Mira'yı kaçırdılar.
Hangi birine şaşıracağıma karar veremiyorum. Öncelikle babamın iyi olduğuna içimden sevinip Mira olayına odaklandım.
-Ne diyorsun baba sen? Sen bir iş adamsın amaçları para ise verelim gitsin öncelikle polise haber verelim hemen
Babam tedirgin bir şekilde bana bakıp gözlerini kaçırdı.
-İşte konu bu sana anlatmam gerekenler var. Hakkımda söylemediğim yıllardır yanıma sizi  alamama sebep olan sırrım.

Benim gözlerim dolmaya başlamıştı Babam elleriyle oynuyordu tedirgindi onu bırakıp gitmemeden korkuyordu. Ama ben babamı ne olursa olsun bırakmam ki. Ve sonunda o sözler ağzından döküldü.
-Kızım ben dünyaca ünlü, yer altı dünyasının en büyük mafyasıyım. Özür dilerim sizi tehlikeye atmak istemezdim.

Şaşırdım hemde çok içimde korku vardı ama babam yüzünden değil. Babama ve Miraya yapabilecekleri şeyler yüzünden korktum. Babam ağlamaya başladı bu koskoca mafya ağlıyordu ona kızmadım değil ama neden bu işe girmesinin bir nedeni olmalı ve ben bunu bilmiyorum o yüzden birşey diyemedim.
-Peki Mira'yı nasıl bulucaz.
-Yer altında en güçlü habercilere sahip Güney Miray'ı o bulucak.
Bunca zaman aklımdan çıkan adama doğru döndüm soğuk siyah gözleri ile bana bakıyordu.
-Odamı mafya.
Babam koltuğundan kalkıp Güneyin omuzunu sıktı. Ve başını dik tutarak bana baktı.
-Evet ve ikiniz benim yerimi alacaksınız.
-Nee!! Nasıl yani??
-Yanisi ikiniz benim yerimi alacaksınız sen Doğumun ile bu hakkı kazandın Güney ise bana sadaketi ile. İtiraz istemiyorum şimdi Güney sen gidip Dolunay'la bir şeyler öğrenmeye çalış ,bu işleri öğrenmesi lazım ve onu hafife alma bir çok dövüş sanatı biliyor bide psikopatır benim gibi.

Babamın ilk cümleleri çok sertti  otoriter sesine itiraz edemedim. O sırada Güney beni baştan aşağı süzüyordu bi an derimi sökücek sandım.
-Baba benim hakkımda bu kadar çok şey nerden biliyorsun.
-Sence? Evet yıllarca senin yanında olamadım ama annene her para transferinde sorardım o anlatırdı bazen isteyerek bazen zorla. Yasa dışı şekilde dövüşüp para kazandığını, yasa dışı insanları tedavi edip para kazandığını biliyorum. Hep izledim ama yaklaşamadım sana Miraya annen hep tehdit etti hepsini anlatacağım ama önce Mirayı kurtaralım.

Hem mutluydum hemde buruk. Annemin bunca zamandır babamı saklaması çok zoruma gidiyordu. Babamın ise uzaktan bile olsa ilgilenmesi çok hoşuma gitmişti.
-Anladım ama bu gün stajerlğimin ilk günü.
-Herkez benim kızım olduğunu biliyor sorun yok zaten bu gün yaptığın ilk yardımdan sonra izin alıp gittiğini söyleriz bir sorun çıkmaz.
Babama kafa sallamakla yetindim. O sırada Güney söze girdi.
-Efendim biz gidelim yoksa o şerefsiz Miraya birşey yapabilir.
-Tamam hemen gidin Dolunay'a dikkat et sana emanet.
-Peki efendim gidelim.
Güney önden çıkmıştı tam bende çıkacakken Babam kolumdan tuttu.
-Dolunay sende bir anahtar var değil mi? Onu sakın kaybetme çok zor durumda kaldığında çıkmaza girdiğinde kullan onu anladın mı başka şekilde kullanma.
O anda elim boynumdaki anahtara kaydı. Bu bebeklimden beri bende babama kafa sallayıp koşarak odasından çıktım. Ve yere düştüm (hahahaha nasılda düştü) Önüme gelen saçlarımı itip çarptığım şeye baktım daha doğrusu insana Güney'di
-Hadi gidelim geç kalıcaz.
(Ovvv bu metor cool bebeğim)
Cidden bazen iç sesimin kız mı yoksa erkek mi olduğunu bilmiyorum.
-Nereye geç kalıyoruz.

Yerden kalkıp elimi çırptım.
-Gidince görürsün.
Sesi o kadar soğuk çıkmıştı ki konuyu uzatmadım. Aklıma gelen soruyla dudaklarımı araladım.
-Hem sen denizin kızına bakmıyor muydun?
-Evet baktım ve gerekeni yaptım bu seni ilgilendirmez yürü.
Dedikten sonra hızlı hızlı yürümeye başladı bende peşinden. Acil bir durum olmasa ben yapacağımı bilirdim ama sakin kalmam gerek. Şirketten çıkıp lüks bir arabaya bindik. Siyahtı Güneyin kıyafetleri gibi gözleri gibi.
-Beni süzmeye bırak.
Bu araba kullanırken nasıl farketti ona baktığımı önüme dönüp.
-Ben seni süzmüyorum niye süzcem seni ben bi kere.
-Neyse ne, bu kıyafetlerle çok dikkat çekersin arkada kıyafet var üstünü değiştir.
Kemerimi çıkarıp arkadaki poşeti kucağıma aldım içini açtığımda yine siyah kıyafet vardı.
Daha fazla dayanamayıp. Güneye dönüp.
-Siyahı çok seviyorsun galiba?
-Evet niye bir sorun mu var?
Size bu oğlan odun diyorum şurda insan gibi soru sordum hayvan gibi cevap alıyorum arkadaş.
-Herşeyin siyah o yüzden dedim.

Bir insan bu soruya kaldık bi cevap verir "siyahı seviyorum o yüzden" ama bu seferlik olmadı Güney'in verdiği cevap benim siyahı niye kamuflaj olarak kullandığımı anlatıyordu....

Evet bir bölümün daha sonuna geldik. Lütfen vote ve yorum yapmayı unutmayın. Sizleri çok seviyorum iyiki varsınız... kitabıma Oy veren ve yorum atan canım okuyucularım sizleri çok seviyorum eğer sizlerde isterseniz Size bir ad bulalım Size öyle hitap edeyim.... Lütfen yorumlarda fikirleriniz belirtin...😘😘😘😘

Hayat'ın Kalp AtışlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin