"Şu aptal yüzünden yüzünü asmaya devam edersen onu bir güzel benzetmek zorunda kalacağım."
Kafamı kaldırıp Sehun'a baktım.
"Beni engelledi. Ne yapmamı bekliyordun?""Sence de biraz haklı değil mi? Sonuçta sevdiği başka birisi var ve hiç tanımadığı birine aşık olacak değil. Hadi ama neşelen biraz." İşaret parmaklarını dudaklarımın iki yanına koyarak yukarı çekti. O böyle yapınca dayanamayıp gülüyordum. Şimdi de durum farklı olmamıştı.
"Hah şöyle. O güzel gülümsemeni saklama." diyerek göz kırptı.
Her ne kadar bazen beni çok sinir etse de her zaman yanımda olmuştu. O olmasa hoşlandığım erkekler beni reddettikten sonra kime ağlardım bilemiyorum.
"Mi Hi"
Düşüncelerimden sıyrılıp ona tekrar baktım.
"Sence de artık kim olduğunu söyleme zamanın gelmedi mi?"
"Hayır, Sehun. Bunu yapamam. Beni biliyorsun. Bir platonik her zaman platonik kalmalıdır. Hem ben ona söylesem ne olacak? Koşa koşa bana gelmesini beklemiyorum. Ayrıca Jennie benden çok daha güzel. Ben Taehyung olsam ben de Jennie'yi severdim." İç çektim. Söylediklerimde samimiydim. Jennie gibi bir rakip ile daha cepheye çıkamadan kaybetmiş sayılırdım.
"Saçmalama. İkiniz zaten çok benziyorsunuz ve sen hayatımda gördüğüm en güzel kızsın. Ayrıca Taehyung ile tek diyaloğunuz kütüphanedeki değil miydi? Eminim seni tanısa direkt sana aşık olurdu. Ama bir gün daha seni onun yüzünden üzgün görürsem seni tanımaya fırsatı olmayacak."
Buruk bir gülümsemeyle ona bakarken 'Belki de haklıdır Mi.' Diye düşündüm.
***
"Bana anlatabilirsin Taehyung. Lütfen."
Laboratuvara gitmek için merdivenlerden çıkıyordum ki kızlar tuvaletinin önünde Jennie'nin sesini duyarak bekledim. Gizlice dinlemenin iyi bir şey olmadığını biliyordum fakat Taehyung demişti. Kendime hakim olamıyordum.
"Jennie, anlatmak istiyorum ama bir şey bana engel oluyor. Üzgünüm." Taehyung'un oldukça sıkıntılı çıkan sesini duyduktan sonra konu beni daha da kendine bağlamıştı.
"Sen böyle yapmaya devam ettikçe biz hiçbir zaman birlikte olamayacağız Taehyung." dedi ve önce topuklu ayakkabıların sesini ardından da Taehyung'un "Jennie!" diye haykırmasını duymuştum. Şu an dünyada en çok istediğimse bu konunun aslını öğrenmekti.
Aradan 10 dakika geçtikten sonra saçımı ve üstümü düzelttim ve tüm cesaretimi toplayarak onun yanına gittim.
Beklediğim asla duvarın dibinde oturmuş ve sarsılarak ağlayan bir Tae değildi.
"Taehyung?" dedim. Kendinden emin yürüyüşümden sonra kısık çıkan sesim hiç de etkili olmamıştı, biliyordum.
Kafasını kaldırdı ve gözünde parlayan yaşları gördüm. Beklemeden yanına oturduğumda şaşırmıştı. Kafasını omzuma yaslayarak:
"Ağlamaya devam et, sormayacağım."dedim. Şu an tek istediğim Taehyung'un kendini iyi hissetmesiydi.
Ben öyle söylesem de kendini toparladı ve gözlerindeki yaşları sildi.
"Lütf-""Kimse bilmeyecek merak etme." Gülümsedim. Sonra da yanından kalkıp laboratuvarın yolunu tuttum. Nedense arkamdan uzun süre baktığına emindim.
💜
Önceki bölüm texting olduğu için iki bölüm yayımlıyorum. Yarın görüşürüz 😄😄
-rosie.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cloudless night~{KTH}
FanfictionBu zamana kadar aşık olmanın benim için dünyanın en kolay şeyi olduğunu düşünürdüm. Ta ki bir şeyi fark edene kadar. Ben daha önce hiç aşık olmamıştım.