~ Taehyung'un Anlatımından ~
Yatağa uzanalı üç saatten fazla olmuş olmalıydı. Kolumdaki saate bakarak düşüncemi doğruladım ve umutsuz uyuma çabalarıma geri döndüm. Ah, olmuyordu! Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi görünen güzel yüzü aklımdan çıkmıyordu! Yıllarca kulaklarıma dünyanın en güzel şarkısından bile daha olağanüstü gelen sesi nasıl duymak istemediğimi söyleyebilmiştim. Yalan söylemekte iyi değildim fakat o an sesimin ciddi çıkmış olmasını diliyordum. Şimdi kim bilir ne haldeydi? Onu üzdüğüm, ağlattığım düşünceleri beynime hücum ettikçe ciğerlerime hava gitmiyor gibi hissediyordum. Ancak Jungkook'la ikisini kütüphanede o halde görünce başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki.
Keşke herkes istediği kişiye aşık olabilseydi. Böylece kimse zavallı aşkı suçlamaz ve kalplerindeki yaraların kapanacağını sanarak geçici sorunlara kalıcı çözümler aramazdı. Acıtıyordu... Yani onu sevmek. Fakat her zerresine aşık olduğum bu kızın çektirdiği acıyı bile seviyordum.
"Seni sevmeye devam edeceğim menekşe. Her ne kadar sen beni sevmesen de."
Daha fazla amaçsızca dönüp durmanın anlamsız olduğunu düşünüp yatağımdan kalkacağım sırada karşı apartmandaki tüm dairelerin ışığının yanık olduğunu ve insanların pencerelere çıkmaya başladığını gördüm. Ne olduğuna bakma bahanesiyle balkona çıkıp biraz temiz hava alacaktım.
Bir ısırık almak istediğim kırmızı bir elma gibi
(Seni seviyorum gibi)
Dudaklarında kalan tatlı krema gibi
(Seni seviyorum gibi)
Bir yudum almak istediğim ekşi meyve suyu gibi
(Seni seviyorum gibi)
Tıpkı fıstık ezmeli reçel gibiyim sana göre benNe, ne oluyordu? Balkondan aşağı bakmamla bal rengi gözler gözlerimle buluştu. Bir yandan şarkıyı söylüyor bir yandan bana bakıyordu. Şu an içinde bulunduğumuz saçma durumu düşünmeyecektim. Sadece parlarken yüzünü aydınlatan ve SENİ SEVİYORUM TAE yazdığı alevlerin yanında sonsuza kadar duymak istediğim sesiyle şarkıyı bitirmesini bekleyecektim.
"Agashi, napıyorsun bakayım sen orada? Uyumaya çalışıyoruz görmüyor musun?"
"Ahjumma, özür dilerim ama gönlünü almam gereken biri var."
Güya ona tepkili olacaktım ama bu tatlılığı karşısında dudaklarımın yana kıvrılmasına engel olamamıştım.
"Taehyung oğlum, sen tanıyor musun bu kızı?"
"Evet Chae teyze tanıyorum."
"Aşağı in de sustur şu deli kızı. Hem biz uykumuzdan olmayalım hem de kızcağız daha fazla dışarıda durmasın."
Işık hızıyla anahtarı alıp dış kapıdan çıktığımda yüzümdeki aptal sırıtış bir türlü silinmiyordu. Gecenin bir yarısı evimin önüne gelmiş şarkı söylüyordu. Benim için... Bir deliye aşıktım. Merdivenlerin sonuna geldiğimde yüz ifademi ciddi tutmaya çalıştım. Onu affedecektim, biliyordum. Fakat bu o kadar kolay olmayacaktı.
"Mi Hi, ne yapıyorsun sen bu saatte burada? Delirdin mi?" Beni görünce gözleri parlamıştı. Sanki geleceğimi beklemiyor gibi şaşırmıştı. Bunu düşünmesi saçmaydı çünkü onu burada bırakmaktansa ölmeyi tercih ederdim.
"Taehyung, geldin!" dedi heyecanla. Ah, hadi ama sen böyle yaparsan ben seni nasıl affetmeyebilirim? Şu an onu kendime çekip sarılmamak için zor duruyordum. Aynı küçük bir çocuğa benziyordu. Oyuncakçının parlak ışıkları altında raflarda kaybolan bir çocuğa.
"Tabi ki gelecektim. Senin yüzünden evden kovulamam." Gülen yüzü bir anda solduğunda kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki onun dudaklarının aşağı baktığı her saniye sanki kalbimi bir portakal gibi sıkıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cloudless night~{KTH}
FanfictionBu zamana kadar aşık olmanın benim için dünyanın en kolay şeyi olduğunu düşünürdüm. Ta ki bir şeyi fark edene kadar. Ben daha önce hiç aşık olmamıştım.