violetsareblue: Dayak yemişsin.
Sana kıyamadığım için baskı altında olmanı istemiyorum.
Fotoğrafı paylaşmayacağım. Hadi yine iyisin😉😉
taetae: =_=
***
"Çatlatma insanı Taehyung! Delirmek üzereyim!"
Öğlen yemeğinde daha fazla dayanamayarak Taehyung'un yanına gitmiştim fakat söyleyeceği şeyi bir türlü söyleyemiyordu. Derin bir nefes aldı ve konuştu:
"Pekala ne olacaksa olsun artık. Sana mesaj atan kişi Baekhyun'muş."
Kısa süreli bir şok dalgası vücudumu sararken öylece Taehyung'un devam etmesini bekliyordum.
"Sana mesaj attığı ilk gün ondan şüpheleniyordum zaten. Bütün bir zaman boyunca seni izliyordu. Seni eve bıraktıktan sonra Baekhyun'un yanına gittim. Her şeyi bildiğimi, seni rahat bırakması gerektiğini söyledim. Yüzümdeki morluklar o yüzden. Tabi beni şaşırtmadı. Senden hoşlandığını ve seni asıl rahat bırakması gerekenin ben olduğumu söyledi." Ara ara sinirlerine hakim olmaya çalıştığı konuşmasını bitirdiğinde sadece yüzüne bakıyordum. Yüzümden ne hissettiğimin anlaşılmadığına emindim. İşin tuhafı ben de ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum.
Arkamı dönerek uzaklaşmaya başladığımda Tae'nin arkamdan adımı seslendiğini duymamış gibi yapmak benim için zor olmuştu. Ona kayıtsız kalmak istemiyordum ama biraz yalnız kalmaya ve kendimi dinlemeye ihtiyacım vardı.
***Baekhyun'un benden hoşlanması asla beklediğim bir şey değildi. Onu her zaman çocukluğumdan bir parça olarak görmüştüm. Ne de olsa benim hala çocukluk arkadaşımdı. Fakat düşünmeden edemiyordum. Bunca zaman benimle uğraşırken demek altında yatan sebep bambaşkaydı. Yine de ona kızamazdım. Sonuçta insan kimden hoşlanacağını seçemiyordu. Bunun en güzel örneği bendim.
Onu unutamadığını biliyordum.
Aklıma gelen şeyle yüzümü buruştururken düşüncelerimin yönünün Baekhyun'dan nasıl ona geldiğini merak ediyordum.
Düşünmeyi keserek bir saati aşkın süredir uzandığım halıdan kalktım. Her yerimin uyuşması yetmiyormuş gibi bir de halının izi çıkmıştı yüzüme.
Telefonumu elime aldığımda onlarca cevapsız arama ve mesaj beni karşıladı. Taehyung böyle yapmamalıydı. Beni önemsediğini düşünecektim. Umutlanacaktım. Peki ya bu, gecelerce ona 'onu sevmeyi bırakman gerek' diye tekrarladığım ve bana kulak asmayan kalbim için fazla değil miydi?
Tekrar aradığında bu kez dayanamayarak telefonu açtım.
"Efendim?"
"Mi Hi! Kaç saattir seni arıyorum haberin var mı? Neden telefonlarımı açmadın? Senin için endişelendim, başına bir şey geldi sandım. Böyle olacağını bilsem sana as-"
"Taehyung, sakin ol. Biraz yalnız kalmalıydım sadece. Seni endişelendirdiğim için üzgünüm. Şimdi iyiyim."
"İkna olmadım, oraya geliyorum." dedi ve telefonu suratıma kapattı.
Neden böyle yapıyorsun Taehyung? Neden bu seneye kadar dünyadaki varlığından bile haberin olmayan bir kızı umursuyorsun?
***
"İyiyim diyorum, hadi eve dönelim."
"Gülümsediğini görmeden şuradan şuraya adım atmıyorum."
Dudaklarımı ifadesizce yukarı kıvrılmasını sağlayarak ona baktım. Sanki burada çok eğlenecekmişim gibi bir de beni lunaparka getirmişti. Ne güzel ben rahat rahat yatıyordum evimde.
"Oldu mu?"
"Hadi ama Mi Hi senin için bir şeyler yapmaya çalışıyorum."
NEDEN?!
"Pekala. Bana dondurma al."
Şaşkın bakışların yüzüme çevrilmesini izledim. Şaşırınca o kadar tatlı oluyordu ki lunaparkta Taehyung'u izlemek için bir stand olsa gönül rahatlığıyla bütün paramı verirdim.
"Ne? Beni buraya getiren sensin. Bir dondurma ısmarla da mutlu olayım." deyip şirirnce gülümsemeye çalıştım. Bunu duyunca hemen yanımdan ayrılmıştı. Her ne kadar Tae'nin duygularını suistimal ediyormuş gibi hissetsem de limonlu dondurma söz konusuydu.
***
Buraya gelirken fazlasıyla isteksiz olsam da sadece Taehyung'un hız trenindeki tepkilerini izlemek bile mutlu olmama sebep olmuştu. Günün sonunda ise ağzım kulaklarıma varıyordu.
Yürürken birden uzun süredir beni izleyen Taehyung'a döndüm.
"Teşekkür ederim." Ona sıkıca sarıldığımda sanki bunu bekliyormuş dibi beklemeden kollarını belime sardı.
Sarılırken kulağıma fısıldadığı şey ise gecelerce uykularımı kaçırmaya yeterdi.
"Seni seviyorum."
💜
-rosie.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cloudless night~{KTH}
FanfictionBu zamana kadar aşık olmanın benim için dünyanın en kolay şeyi olduğunu düşünürdüm. Ta ki bir şeyi fark edene kadar. Ben daha önce hiç aşık olmamıştım.