violetsareblue: Seni bir daha rahatsız etmeyeceğim demiştim ya hani?
Fikrimi değiştirdim.
Eğer benimle konuşmazsan bunu kimtae_fc hesabında paylaşırım.
12 bin takipçisine yazık olur sonra
taetae: NE?!
Bunu nerden buldun?
violetsareblue: Boşver şimdi sen onu
Düşünmek için 24 saatin var.
Okula geç kalıyorum gitmeliyim.
İyi düşün 😏😉
***
Tanrım, resmen mesajlaşırken bambaşka biri oluyordum. Madem Tae ondan hoşlandığımın farkındaydı, bir intikam da mı almayacaktım yani?
Fakat yüzüne nasıl bakacağımı hesaba katmamıştım.
Sabah okula vardığımda beni kapıda bekleyen bir Taehyung görmeyi hayal etmemiştim. Bir sorun olduğunu yüzünden anlamam uzun sürmemişti.
Biraz daha yakınlaşınca yüzünde bir kaç sıyrık ve ufak morluklar olduğunu farketmiştim. Panik olmamı engelleyemeyerek sordum:
"Bu yüzünün hali de ne? Ne oldu böyle? Yoksa ergenler gibi kavga mı ettin? Neden kavga ediyorsun ki? Ne gerek var? Bari-"
"Mi Hi, nefes al." Gülmeye çalışınca yüzünü buruşturarak bundan vazgeçti. Dudağı patladığı için canı yanıyor olmalıydı. Onu böyle görmeye dayanamıyordum.
Elim istemsizce yüzüne doğru yol alırken sadece beni izlediğini hissediyordum. Dudaklarını hafifçe okşadığımda bu sefer gülümseyen ben olmuştum.
Birden transtan çıkmış gibi gözlerini gözlerimden ayırınca geri çekildi.
"Mi Hi ben sana bir şey söyleme-"
"Taehyung-ssi, okul çıkışı cafeye gidiyoruz öyle değil mi? Çantamı tek başıma taşıyamam erken gelmeye çalış."
Jennie hızlı hızlı konuşurken varlığımı fark ederek beni süzdükten sonra en son Tae'ye baktı. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme kendini belli ederken konuştu:
"Meşgulsünüz sanırım? Her neyse ben daha sonra gelirim."
Yanımızdan ayrılacakken Taehyung arkasından bağırıyordu:
"Ben cafeye gelemeyeceğim, işlerim var."
Jennie sanki duymamış gibi yoluna devam ederken ben de meraklı bakışlarımı Tae'ye çevirmiştim. Bana söyleyeceği şeyi gerçekten çok merak ediyordum ve pek sabırlı bir insan olduğum söylenemezdi. En sonunda bakışlarımı farkederek konuşmaya başladı:
"Şey hakkında-"
"Mi Hi, sen Mina'yı tanıyordun değil mi? Kankitan için onunla konuşur musuuuun?" Sehun'un bana şirin gülümsemesiyle baktığını farkedince içimden küfür etmeye başlamıştım.
"Hay s-"
Sehun hızlı davranarak eliyle ağzıma vurdu.
"Tch tch tch... Hiç yakışıyor mu Taehyung'un yanında? İyice ağzın bozuldu senin. Eve gidelim de babana anlatırsın bunları."
Sabır dilenerek sinirli bakışlarımı Sehun'a çevirdim. Onunla bazen konuşarak anlaşıyorduk ve içinde bulunduğumuz durumun da o zamanlardan biri olmasını diledim.
Sehun -Tanrı'ya şükür- ona olan bakışlarımı farkederek "Pekala, ben gidiyorum. Daha tavlamam gereken bir Mina var." diyerek yanımızdan ayrılmıştı. Onu gerçekten anlamıyordum. Lisa'dan sonra bir de başımıza Mina çıkmıştı ve Min Hee'yi saymıyordum bile.
Tekrar Taehyung'a döndüğümde bu sefer konuşmamızı bölen bir şeyin olmamasını diliyordum fakat tüm şansımı Sehun'un gitmesi için kullanmış olmalıydım çünkü zil sesi okulda yankılanıyordu. Ah, gerçekten.
Harika.
Şansımı...
***
apologiesforme: Lütfen benimle konuş.
(17.16)mihissmile: Gizemli bad boy tavırlarına ne oldu?
(20.03)apologiesforme: Umrumda bile değil.
Sadece seninle konuşmak istiyorum.
mihissmile: Seni anlıyorum, benden hoşlanıyorsun inanıyorum da ama duygularına karşılık veremem.
Tanrı aşkına seni tanımıyorum bile!
apologiesforme: Peki sana kim olduğumu söylersem hala benimle konuşacağının garantisini verebilir misin?
mihissmile: Bu sana umut vermek olur.
Üzgünüm bunu yapamam.😔😔
Görüldü✔️✔️(21.39)
💜
-rosie.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cloudless night~{KTH}
FanfictionBu zamana kadar aşık olmanın benim için dünyanın en kolay şeyi olduğunu düşünürdüm. Ta ki bir şeyi fark edene kadar. Ben daha önce hiç aşık olmamıştım.