Kadının gözleri dolmuş önünde koşuşturan biraz büyük çocuklarına takılmıştı. Kızı da bu yaşlardayken böyle koşturup türlü yaramazlıklar peşindeydi bir zamanlar. Özlediği endişelendiği kızını görmek için sabırsızlanıyordu artık.
Akşam kendilerine hiç beklemedikleri bir zamanda beklemedikleri bir şekilde haber gelmişti."Anne ablamdan haber yok mu?" Gözlerini kızına çevirip başını olumsuz anlamda salladı. Ablasını özleyen on üç yaşlarında ki kız güzel bir haber alma umuduyla kardeşi ile oynadığı oyuna ara vermişti. Ama beklediği haberi alamamanın verdiği üzüntüyle annesinin dizinin dibine oturdu.
"Sence iyi midir şimdi?" sorduğu sorunun cevabını bilmeyi deli gibi istiyordu. Annesinin dizlerinin üzerine başını koyarak bir cevap bekledi.
"İnşallah iyidir kızım, haber veren kişiler iyi olduğunu söyledi" kızını rahatlatmak için söylüyordu ama kendisi de çok endişeliydi.
Çok geçmeden Zehra'nın babası Yusuf bey kapıdan göründü. Kocasını gören Meryem hanım ayağa kalktı. Bir haber olup olmadığını kocasının yüzünden anlamaya çalışıyordu. Yusuf bey karısının yüzüne bakıp bir haber yok anlamında başını salladı. Elif ablasından bahsettiklerini az çok anlayabilmişti. Başını yere indirip o da odayı sessizce terk etti.
Elif'in gittiğini gören Meryem hanım hemen kocasının yanına ulaşıp sorularını sıraladı.
"Nasıl bir haber olmaz Yusuf? Dün aradılar ama bir şey söylemediler ne zaman döneceği de belirsiz değil mi?"
"Bilmiyorum Meryem, sözde arayan kişiler polisler ama onları aradım bir bilgi almak için hiçbir şeyden haberleri yok" dedi derin bir nefes alıp dışarıya verdi sıkıntılı bir şekilde.
"Nasıl güvenirsin arayan kişilere? Kim olduklarını bile bilmiyoruz ama sen bütün bilgilerini verdin. Ya onlar sebep olduysa kızımın kaybolmasına"
Yusuf bey hayretler içerisinde karısına bakıyordu. Bunca yıllık birlikteliklerinde hiçbir zaman kendisinin işine karışmamış müdahale etmemişti. Şimdiyse hesap soruyordu. Bu gibi yerlerde kadına fazla söz hakkı tanınmaz, susup beyine hizmet edilmesi beklenirdi. Bazen bu İslam için uygun bir yol olsa da kadınların da hakları vardı kocaları, çocukları üzerinde. Ama bu gibi küçük köy yerlerinde İslamı yaşamak değil erkeği en güçlü şekilde göstermek önemliydi. Bu yüzden kadınlar hiçbir zaman erkeklerin işine karışamazdı.
Meryem hanım kızının acısından bu kuralların hiçbiriyle ilgilenmemişti. Tek derdi kızının sağ salim dönmesi. Bir anne başka ne isteyebilirdi ki?
"Şimdi bizi arayanlara güvenebilir miyiz? Kızımız güvende mi emin olabilir miyiz?" Ses tonunu düşürmüştü ama hala merak içindeydi ve sesi hesap sorar gibi çıkıyordu.
Normalde olsa Yusuf bey hemen tepkisini belli eder ileri gittiğini ona söylerdi. Ama şimdi karısı kızının acısından böyle şeyleri düşünemeyecek durumdaydı bu yüzden sadece cevap vermeyi düşündü çünkü karısına her şeyi anlatmamıştı. Elbette körü körüne arayan birisine hemen inanacak biri değildi. Arayan kişiler kızının nasıl kaçırıldığını detaylı anlatmasa da şimdi kızlarının güvende olduğunu özellikle belirtmişti. Sadece kızlarının kendisinin olduğundan iyice emin olmak için tekrar iletişime geçeceklerdi.
"Bakanlıktan aradılar kimlik bilgilerimizin hepsini kendileri söylediler. Sadece biz polise kayıp ihbarında bulunduğumuzdan benzerlik bulunduğu için, teyit etmek için aramışlar. İsmini söylediler kızınız mı diye bende evet dedim, kaçırılan kişiden de bilgileri alıp öyle ulaşacaklar bize tekrardan"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİRSİZ KURTULUŞ
EspiritualHayat; benim için günler önce tüm sıradanlığı ve olağanlığıyla devam ediyordu, olması gerektiği gibi... Ufak bir duygunun hayatın rotasını değiştirecek bir güce sahip olacağını tahmin edemezdim, küçücük bir 'merak' duygusunun ilerlediğim çizginin dı...