⚓33. Bölüm⚓

972 76 72
                                    


"Hey Kirpicik, öğlen oldu kalk hadi dersin yok mu senin?" Allah'ım birazcık huzur ve sessizlik istiyorum. "Bir projemiz vardı unuttun mu? Hem bir görüşme de ayarlamak zorundasın." Sanırım bu işi kabul etmekle sadece kendi başımı yaktım. Bunun farkına yeni varmış olmam da kesinlikle benim hatam. Bir kere Mert'in sürekli bitmek bilmeyen sesine ve sorularına maruz kalacaktım ve birde şu röportaj meselesi vardı.

Sahi ben Fırat hocayla nasıl röportaj yapabilirdim ki? Kendisiyle ders konusunda bile ne kadar az konuşabilirim sorusunun cevabını ararken böyle bir şeyin gereksizliği başıma ağrılar saplıyordu. "Mehmet lütfen biraz sessiz olur musun? Farkındaysan bütün gece zaten bunun hakkında konuştuk." Zar zor çıkan sesimi ona duyurmaya çalışırken yerimden doğruldum. Sağolsun uyku kaçırmakta kimse eline su dökemezdi.

"Tamam hadi aşağıda bekliyorum seni." Yavaş yavaş sesi uzaklaşırken bende rahat bir nefes verdim, şu röportaj işini gerçekten gözden geçirmem gerekiyor. Aslında aklımda tam olarak bir şey vardı ama Pınar kabul eder miydi orasından emin değilim. Açıkçası Fırat hocaya işin teknik kısmı konusunda sorabileceğimiz soruları kafamda az da olsa tasarlamıştım ve bunları Mert'e vermem yeterli olurdu. Birebir onunla konuşmam gerekmiyordu.

Yerimden tamamen kalkıp astığım feracemi ve başörtümü aldım, onları yatağa bırakırken rutin işlerimi halletmeye koyuldum. İşim tamamen bittiğinde uykusuz hissetsem de gözlerimi ve bilincimi tamamen açmaya odaklandım. Aşağı indiğimde kahvaltı masasının hazır olduğunu ve Turan amcanın da çoktan çıktığını görmüş oldum. "Hayırlı sabahlar." Rukiye teyze çayı ocağa bırakıp ısıtırken sesimle bana bakıp gülümsedi. "Hayırlı sabahlar yavrum, bu hayta mı uyandırdı seni?" Mert'e atıf yaparak onu gösterdiğinde başımı aşağı yukarı salladım.

"Anne sen erken uyanmada hayır vardır dememiş miydin?" Bütün gece beni uyumaktan alıkoyan kendisi değilmiş gibi birde kendini haklı bir pay çıkarma girişimine girmiyor mu? Delirtiyor beni. Ağzına ekmeğin üzerine sürdüğü tereyağlı reçeli atarken gayet keyifli görünüyordu, demek uykusuzluk onu çok olumsuz etkilememişti. "Bak bak, bunu çoğu zaman geç kalkan oğlum mu söylüyor?" Hay ağzına sağlık Rukiye teyze, valla sende olmasan bu ısırgan otunun hakkından kimse gelemez.

"Duydun mu Mehmet, sana söylüyor." Mert'ten ses gelmeyince müdahale etme ihtiyacı hissettim. Gözlerini kısıp yüzünü sevimli bir hale getirmeye çalışıp az önce söylenenleri duymazlıktan gelmeyi tercih etti. Bu tarz hareketler Mert'e göre olmadığı için sadece Rukiye teyze ile birbirimize bakmakla yetindik. "Bu oğlan da var bir haller ama hadi hayırlısı." deyip tezgahta ki birkaç bulaşığı toplamaya devam etti. Ne olduğunu bilmeseydim bende şaşırmaya devam edecektim ama neyse ki her şeyden haberdardım.

"Mehmet bizim şu röportaj işi varya" dedim  ekmeğime vişne reçelini sürerken. Bir anda başını sofradan kaldırıp gözlerini bana dikti. "Ne olmuş ona? İptal etmeyi falan düşünmüyorsun değil mi?" Telaşla söylenirken Rukiye teyze 'ne oluyor bu oğlana' der gibi kafasını sağa sola sallıyordu. Haklı şimdi kadın, Mert ki en büyük olayı bile ciddiye almayıp üstün körü tepki verirdi. Şimdi böyle bir telaşa kapılınca hayrete düştü kadıncağız.

"Sakin ol, iptal ettiğim yok ama biraz değişikliğe gitmeyi düşünüyorum."

"Nasıl yani, anlamadım." Bu çocuk gerçekten biraz aklını bir yerlerde bırakmış gibi. Normal bir şeye bile olur olmadık tepkiler veriyor.

Bu olayı öğrendiğimden beri aklıma takılan asıl soru tabi ki bambaşkaydı. Koskoca ülkenin koskoca şehrinde gönlünü kaptıracak başka kız mı bulamamıştı bu çocuk? Düşüncelerimin gittiği yönü fark ettiğimde içimden estağfurullah çektim, bazen farkında olmadan isyana giden bir yolda ilerleyebiliyorduk. Allah'ın izniyle gerçekleşen bir şeydi isyan etmek haddime değildi. Hem Pınar çok temiz bir insana benziyordu ama benim köşe bucak kaçtığım insanın kardeşi çıkması beni hayrete düşürüyor bu yüzden geride durmama neden oluyordu.

BELİRSİZ KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin