"Naber fıstık?"
Ben hala girdiğim şaşkınlık halinden çıkmakta zorlanırken onun sesiyle kendime gelip anında kaşlarımı çattım. Bu şahsa karşı sinirlenmemek elde değildi. Onu aylarca görmemiş olmam bile şu an yaptığı hareket ile hissetiğim özlemi tuz buz etmiş yerini hafif bir öfkeye bırakmıştı. Herkesin içinde yaptığı hareketler yetmiyormuş gibi bir de kalkıp beni biraz daha öfkelendirmek için hoşlanmadığım sözler sarfetmişti.
"Sen ne arıyorsun burada?" Sessiz ama çok da sakin olmayan bir sesle ona söylendiğimde kaşlarını hüzünle indirdi.
"Beni hiç özlemedin mi? Çok ayıp?" Tabi ki her zaman ki gibi benimle dalga geçiyordu. Evet onu özlemiştim ama şimdilik onun egosunu tatmin etmemek için bunu itiraf etmeye niyetim yoktu. "Sensiz geçirdiğim günlerin güzelliğini anlatamam." Onun oynuna karşılık vermek yerine bende onu kızdırma yoluna gittim. Ama sözlerim de son derece ciddi olduğum kesindi.
"İnsan hiç abisiyle böyle konuşur mu Kirpicik?" Ayıplarcasına bana bakıp diliyle 'cık cık'ladı. Evet onun yüzünden Hakan abimde bana bu şekilde sesleniyordu.
"Sen benim abim değilsin Isırgan otu." O bana lakap takar da ben durur muydum hiç? Özellikle sürekli atıştığımız için bu benzetmeyi ona çok uygun görmüştüm. Tabi o da bana hatrı sayılır bir gönderme yapıyordu kabul etmeliyim.
"Bu gençlerde hiç utanma da kalmamış, yazık." Dediklerine sadece alaylı bir şekilde burun kıvırmakla yetindim. "Tabi efendim sizin gibi amcalarımıza hürmet etmemiz gerekiyor." O da dediğime benim yaptığım gibi umursamazca burun kıvırıp gözlerini üstünkörü etrafta gezdirdi. Sanki söyleyecek bir şeyi var da nasıl söyleyeceğini bilemiyor gibi bir hali vardı. İkimizde bir şey demeden yerimizde dururken sıradaki atak için hazırlıkta beklediğimizi de biliyordum. Bir an da beni çekip sarmaladığında beklemediğim bir hareket olduğu için ellerim iki yanda hareketsiz bir şekilde kalmıştı. Kollarım benden bağımsız onun belini sardığında beni biraz daha sıktı. Bir an için bulunduğumuz ortamı unuturken aklıma gelenlerle üzerimdeki şaşkınlığı çabuk atıp hızlıca ondan ayrıldım. Kaşlarımı sahte bir biçimde çatarken bir elimi de hafif bel hizama kaldırdım.
"Herkesin içinde yaptığın iş mi?" Çevreme bakınıp kimsenin bize bakıp bakmadığını görmek amacıyla gözlerimi etrafta gezdirdim. Bu hareketime ilk başta şaşırsa da neyi kastettiğimi anladığı için yukarı kaldırdığı kaşlarını yine indirmişti. Elbette sarılmasında bir sakınca yoktu ama kimse bizim kardeş olduğumuzu bilemezdi, o yüzden sokak ortasında bu tarz hareketler örtülü bir hanım için uygun düşmez yanlış şeyler düşünmelerine sevk edebilirlerdi. Benim tek gayem İslam'a uygun davranışlar içinde olmak ve bu konuda bir an için bile olsa fire vermemekti.
"Ne var ya? İnsanın kardeşine sarılması da mı hata?" Normal bir zamanda olsa bu hareketine ve sözlerine tepki gösterebilirdim ama gözlerinde gördüğüm o şefkat hissi buna engel olmuştu. İşin alayına vurmayıp ciddi olduğumuz nadir anlardan biri olduğu için samimiyetle ona tebessüm ettim ama emin olduğum şey, o anlardan hemen sonra araya bir şey sıkıştırarak beni kızdıracağıydı. Ama yine de özlediğimi itiraf etmeliyim.
"Hem ben bütün gün seni mi bekleyeceğim? Acele et gitmemiz gerekiyor." Ben demiştim değil mi? Bu hayatta beni bugüne kadar gerçek anlamda sinir eden iki adam tanıyordum. Biri bu karşımda ki varlık, diğeri de kendime bile itiraf etmekte zorlandığım O kişiydi.
"Neden bekliyorsun ki? Nereye gideceğiz?" Evet onunla bir yere gitme fikri bile beni korkutmuyor desem yalan olur.
"Kirpicik sen görmeyeli daha bir ahmak olmuşsun. Sana mesaj attım ya birazdan gelip seni alacağımı ve eve geçeceğimizi." Dediklerini kafamda tartarken neyden bahsettiği hakkında bir fikrim yoktu. Ayrıca ettiği hakareti de ona boş bir bakış atarak kınadığımı belli etmek istedim. Gerçi anlayabildi mi orasını bilmiyorum. Telefonumu çantamdan çıkarıp gelen bildirimlere baktığımda dediği gibi bana yarım saat önce mesaj atmış ve geleceğini haber vermişti. O anlarda telefonuma bakmak gibi bir süre bulamadığım için mesajı da görememiştim. Onun sabırsızca yerinde beklediğini gördüğümde pek istemesemde onu onaylayıp gitmek için hazırlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİRSİZ KURTULUŞ
EspiritualHayat; benim için günler önce tüm sıradanlığı ve olağanlığıyla devam ediyordu, olması gerektiği gibi... Ufak bir duygunun hayatın rotasını değiştirecek bir güce sahip olacağını tahmin edemezdim, küçücük bir 'merak' duygusunun ilerlediğim çizginin dı...