Yine zorlandığım ya da nasıl bir açıklama yapmam gerektiğini bilmediğim anlardan birindeydim. Aslında Kaptan normal bir mevzuyu biraz farklı bir şekilde aksettirmişti.
Çok da yanlış anlaşılacak bir durum yok.
Bana merakla bakan gözleri gördüğümde düşündüklerimi rafa kaldırdım. Önce az önce ki Salih ustanın sorduğu soruyu cevaplamalıydım.
Sesimi bulmak için kısık sesle öksürdüm ve başımı kaldırıp benden cevap bekleyen kişilere yönelttim bakışlarımı."O mevzu bir teklif değil" bence bu olmadı. Olaya direk dalmıştım daha doğrusu yanlış yerden konuya girmiştim.
"Şöyle ki dışarıda biraz uzun bir gün geçirdik ve haliyle acıktık, kaptan bunu bildiği için önce bir şeyler yememi önerdi" sustum bir süre ardından kızlara dönüp, "ben sizinle yemek istediğim için bu işi sonraya bıraktım. Yani olay tamamen bundan ibaret" diye bitirdim sözlerimi. Kızlar ve ustanın tepkilerine bakıp hepsinin ne düşündüğünü kestirmeye çalıştım ama hiçbirinde bir mimik oynamıyordu.
"Anladım kızım, Fırat öyle deyince..."
Salih ustanın söylediklerine başımı aşağı yukarı sallayıp onayladım. Haklıydı sonuçta, tuhaf bir giriş yapmıştı Kaptan.
"Çok önemli değilmiş" dedi Esra da. Evet önemli değildi gerçekten. Hatta bu konuda açıklama yapma gereği bile duymazdım ama Salih usta sorunca cevaplamak zorunda kalmıştım.
"Çok garip bir ortam var şu an. Bu ortamı dağıtmak için soruyorum sana şef, bugün ki menüde ne var?" Bu sorunun sahibi tabi ki Kübra'dan başkası değildi. Böyle zamanlarda ortamı egale etmeyi iyi biliyordu.
Zeki kız.
Kübra'nın sorusu Salih ustayı hafif gülümsetmişti. Sanırım o da Kübra'nın bu hallerine alışmıştı. Hepimiz masanın etrafında oturmuş Salih ustanın hazırladığı yemek menüsünü! bekliyorduk. Aslında yemek pişen yerde koku olmasını beklerdim ama burada karşılaştığım ilginç şeylerden biri de mutfakta pişen yemeğin kokusunun çok çabuk kaybolmasıydı. Nasıl bir teknoloji kullandıklarını henüz anlamasam da son derece muntazam bir dizaynının olduğunu inkar edemezdim.
Aslında bu şartlar altında olmasaydım bu tür gemiler de kullanılan yazılım hakkında bir şeyler öğrenmek için can atardım. Hatta bu benim için bulunmaz bir fırsattı. Çünkü kullanılan algoritma büyük olasılıkla çok kapsamlı ve güç bir yazılımla işlenmiş yüksek teknoloji içeren bir yerdeydim. Özellikle bunu gemide ki mühendislere sorsam eminim ki bilmediğim birçok şey hakkında bilgi sahibi olacaktım. Sahi Ahmet abi mühendisti değil mi? Gerçi mühendisliğin dalı da önemliydi ama muhakkak yazılım biliyor olmalıydı. Makine mühendisi olmadığı sürece...
Önüme konulan tabak ile kendime gelip ayağa kalktım ve masayı kurmak için hemen Salih ustaya yardıma gittim.
Kaç yaşında adam bize sofra kuruyordu. Utanmalıydık bence. O bu işi yapmak için burda olabilirdi ama bu bize hizmet etmesi gerektiğini göstermiyordu.
"Otur kızım hallederim ben." Salih ustanın dediklerine sadece gülümseyip geçiştirdim. Beni ikna edemeyeceğini bildiğinden olsa gerek uzatmadı. Büyük kazanların birinde bulunan tahıllı çorba iştahımı açmıştı bile. Diğer tencerenin kapağını açtığımda ise sebze yemeği görmemle şaşırdım. Sebze nasıl gelmişti ki. Yaz ayında olabilirdik ama şimdiye kadar taze sebze ile yemek yaptığını görmemiştim ki bu olağan bir şeydi. Sebze meyve gibi çabuk bozulan yiyecekler gemide bulundurulmuyordu büyük ihtimalle...
"Usta bu yemek taze sebzelerle mi yapılmış bana mı öyle geliyor?" Gördüklerimi tasdiklemek için birde Salih ustaya sormuştum.
"Evet kızım ne oldu?" Sanırım sorumu yanlış anladı çünkü endişeli bir yüzü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİRSİZ KURTULUŞ
EspiritualHayat; benim için günler önce tüm sıradanlığı ve olağanlığıyla devam ediyordu, olması gerektiği gibi... Ufak bir duygunun hayatın rotasını değiştirecek bir güce sahip olacağını tahmin edemezdim, küçücük bir 'merak' duygusunun ilerlediğim çizginin dı...