Hikayemiz 1K oldu. Destek olan herkese yürekten teşekkür ediyorum.
Bu bölüm canım kadar sevdiğim; Pinaril3 adlı kişiye ithaf edilmiştir.
*****
Hayatta öğrendiğim en önemli şey;
Asla asla deme!
Çıkmayacaktım evet. Kabul etmeyi aklımın ucundan bile geçirmiyordum. Peki ben üzerinden sadece iki gün geçmişken neden şimdi dışarıda güneşin altındaydım. Kendimi bu aralar anlamakta güçlük çekiyorum.
'Mecburdum' deyip ayakta dikildim. Kendimi teselli edebileceğim tek kelime buydu. Üstelik ben gelmek istemediğimi defalarca belirtmiştim ama çok sevgili geminin kaptanı ancak iki kız olursa gemide kalabileceğimi söylemişti.
Tövbe estağfurullah ne diyorum ben? Sevgili kaptan da ne demek?
İçimden geçirdiğim düşüncelerden kendimi geri çekip önümde ilerleyen Ahmet abiyi takip ettim. Sanırım tek yapabileceğim olaylara ayak uydurmak. Aslında bir umut Kübra'ya sormuştum benimle kalması için ama üzüldüğünü ve yüzünün düştüğünü gördüğümde kendimi geri çekmiştim. Onun dışarı çıkmak için çok hevesli olduğunu biliyordum. Günlerce kapalı alanda kalmış biri olarak hak da veriyordum. Derin bir nefes alıp bugünü sağ salim atlatmak için dua ettim aksi takdirde bir kaçma-saklanma vakası daha kaldıramazdım. Sahi onların tekrar karşımıza çıkma ihtimali neydi? İnşallah bunu hesap etmişlerdir.
15 dakika önce...
"Hızlı çıktınız." diyen kaptanın sesini duyduğumda refleks olarak başımı ona çevirdim. Arkamızdan hızlı adımlarla geldiğini hızlı nefes alıp vermelerinden anlamıştım.
"Sen bize sonradan katılmayacak mıydın?" Ahmet abi biraz ilerleyip kaptanın yanında durmuştu. Sorusunu da hafif şaşkınlık ile iletmişti.
"İşlerim erken bitti, sizi bekletmek istemedim." Kaptan cevabını verirken yüzünü yüzüme çevirince hızla kafamı eğdim. İyice kendimi saldığımın farkındaydım. Eskiden böyle şeylere çok dikkat ederdim ama gittikçe günaha kapılmam beni korkutuyordu.
Allah korusun!
"Tamam devam edelim o zaman" diyen Ahmet abiyi kaptan onaylamış olacak ki harekete geçti. Ben önüme geçmesi için bir müddet bekledim ama yanımda durup hafifçe elini kaldırıp yolu gösterdi, sanırım devam etmem gerektiğini işaret ediyordu. Bu sefer onun dediklerini kolay kolay yapmayacak öylece köşeme çekilmeyecektim. Bir nevi beni zorla dışarı çıkartıyordu. Bunu benim iyiliğim için yaptığını düşündüğüne emindim. Ben istemiyorum dedikçe sanki adam biraz daha inada biniyordu.
"Devam edin siz ben takip ederim"
Dediğim gibi onun dediklerini yapmaya niyetim yoktu. Göz ucuyla ona baktığımda tek kaşını yukarı kaldırmış üstten üstten bana bakıyordu. Biraz da olsa bakışlarında yakaladığım alay kırıntıları yüzünde emanet gibi dursa da sonradan hafifçe kıvrılan dudakları alaylı tavrını yüzüne yakıştırmıştı. Düşüncelerimin gittiği yönü farkettiğimde hemen kendime gelip biraz geriledim.
" Öyle olsun bakalım" dedi hafif eğlenir bir sesle. Yavaş adımlarla önümden geçip Ahmet abiye yetiştiğinde bende onları yakalamak için harekete geçtim. Kaptanın bu hareketlerinin sebebini anlamış değilim ama düşünmeye de niyetim yoktu. Bu daha çok kafamın karışmasına sebep olurdu sadece.
Yine o bilindik merdivenin başına geldiğimizde en son yaşanan olayı hatırladım. Sahi kaptan olmasaydı şu an vücudum bu şekilde sağlıklı olur muydu bilemiyorum. Son anda yaptığı manevra beni büyük bir kazadan kurtarmıştı. Gerçi ona doğru düzgün teşekkür edememiştim ama bunu kafaya takacak değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİRSİZ KURTULUŞ
EspiritualHayat; benim için günler önce tüm sıradanlığı ve olağanlığıyla devam ediyordu, olması gerektiği gibi... Ufak bir duygunun hayatın rotasını değiştirecek bir güce sahip olacağını tahmin edemezdim, küçücük bir 'merak' duygusunun ilerlediğim çizginin dı...