Elindeki ekmekten bir parça peynir fışkırdığında sıktığı ekmeği elinde gevşetti. Nimetle ne alıp veremediği vardı orasını kendisi de bilmiyordu. Bilinçsizce sıkmıştı sadece...
Kübra'nın hala konuşmaya devam ettiğini gördüğünde susturmak için ağzını açtı. Amacı konuyu değiştirmekti.
"Kübra bu peynirler biraz fazla olmamış mı ekmeğin içinde" diye bir saçma giriş yaptığında Kübra'nın kendisine uyum sağlamasını umut ediyordu.
"Ya hani güzel olmuştu, seni memnun etmek çok zor valla."
Haklı olmasına haklıydı Kübra ama başka bir çözüm yolu bulamamıştı. Daha fazla duymak istemiyordu onların ne yaptığını ya da Esra'nın ne yapmak istediğini.
Bu yüzden aklına ilk gelen şeyi diline dökmüştü. Sonuç bir adet hoşnutsuz Kübra.
Kübra'nın surat asmasını gördüğünde söylediklerinin yanlış olduğunu düşündü. Gönlünü almak için başka şeyler söylemeliydi en azından yaptıklarının karşılığı bu sözler olmamalıydı.
"Yok yanlış anladın canım, sonuçta burda bir gemideyiz büyük olasılıkla her şey kısıtlıdır biraz daha tasarruflu davranmak adına öyle söyledim. Yoksa yaptığın için çok teşekkür ederim gerçekten"
Zehra gözlerini Kübra'nın yüzüne dikmiş onu affettiğini gösteren bir ifade takınması için yüzünü takip ediyordu.
Bu kısa sürede Kübra çok şey anlamış ve bugüne kadar ki insanlara karşı olan önsezi ve önyargıları konusunda asla erken davranmamak gerektiğini aklına kazımıştı. Çünkü Zehra'nın giyim tarzından dolayı kendilerini hor görüp, muhatap olmayacağı insanlardan zannetmişti. Hatta Zehra gibilere bu yüzden yaklaşıp tek kelime etmezdi. Zehra'yı tanıyıp konuştukça ne kadar çok yanıldığını zamanla anlamıştı. Belki de sadece Zehra böyleydi ama yine de önyargılı davranmayacaktı. Esra'nın ilk söylediklerinin etkisinde kalıp ilk başta Zehra'ya mesafeli davranmıştı. İlk kaçırıldıkları günde ve diğer günlerde Zehra'nın direnişini gördüğünde haksızlık ettiğini düşünüp Esra'ya ona yardım etmeleri gerektiğini vurgulamıştı. Ama Esra kendilerine bile yardım edemediklerini hatta Zehra'nın yüzünden bu durumdan olduklarını söylemişti. Bencil davranışı Kübra'yı bir adım geriye götürmüş, eski arkadaşını tanıyamaz hale gelmişti. Çünkü Zehra direnmekten başka bir şey yapmamıştı.
Esra ise onu bu kararından vazgeçirmek için üst rütbede ki patrondan çevirmen vasıtasıyla direktifler alıyordu. Bu yüzden Kübra yardım edemese de en azından yanında olup az da olsa gıda gibi temel ihtiyaçlarını gizliden karşılayabileceğini düşünmüştü. Nitekim yapmıştı da ama kurtarması imkansızdı çünkü kendileri de burda esirlerdi. Canı ile tehdit ettiklerinden başına ne geleceğini bilmeden koşulsuz kabul etmişlerdi. Bu kararından şimdilerde pişman olsa da Kübra kurtulduğu için Esra'nın aksine şükrediyordu.
O da Zehra'ya bakıp en güzel gülümsemelerinden bahşetti. Çünkü Zehra'nın söylediklerinin art niyetli olmadığını iyi biliyordu.
Aradan yarım saat geçmeden Esra da odaya geldi. Yüzünde ne memnun ne de memnuniyetsiz bir ifade vardı. Odaya ilk geldiklerinde gözleri ilk Zehra'yla kesişti. Gözlerini gözlerini dikerken ilk çekilen Zehra olmuştu.
"Sonunda gelebildin mi? Yolunu bulamazsın sanıyordum" dedi Kübra alayla Esra'ya.
"Sohbet uzun sürdü ben ne yapayım?" Bunu söylerken gözleri bir anlık Zehra'ya kaydı. Zehra bu göz temaslarını anlamasa da üzerinde durmadı. İyice yatağına çekildi ve ayaklarını uzattı. Akşamı beklemek gerçekten zordu ama yapacak bir şeyi olmadığından bu yüzden ezberinde ki birkaç sureyi okudu. Daha sonra zikir çekti. Ara sıra kızların konuşması dikkatini dağıtacak gibi olsa da tekrar yoğunlaşıyordu. Kızlar öğleye yakın yedikleri için sadece akşama yakın yemek yeyip günü iki öğünle bitirmeyi planlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİRSİZ KURTULUŞ
SpiritualHayat; benim için günler önce tüm sıradanlığı ve olağanlığıyla devam ediyordu, olması gerektiği gibi... Ufak bir duygunun hayatın rotasını değiştirecek bir güce sahip olacağını tahmin edemezdim, küçücük bir 'merak' duygusunun ilerlediğim çizginin dı...