Cloves • Jikook ✔

★27★ Fuck fake friends

Aslında 3000 küsürlük bir bölümdü.
Wattpad kasmaya başlayınca bölmeye karar verdim.

İthaf: namcununbeyni✋💜

Keyifli okumalar :)

★★★

"Bu kolideki ürünler etiketlendi. Sana zahmet raflara dizer misin?"

Jungkook başını salladı.

"Tamamdır. Sorun değil, hemen hallederim."

Orta yaşlarında gibi görünen noona elindeki ürün listesiyle birlikte diğer reyona gittiğinde Jungkook oflayarak elini koliye daldırdı ve oyuncakları tek tek, önceden temizlenmiş raflara
yerleştirmeye koyuldu.

Haftalardır Park Jimin yüzünden işe gitmediği için bütün ürünlerin yeri değiştirilmişti ve bugün Jungkook müşterilerin istediklerini bulmakta
baya bir zorlanmıştı.

"Hey Jk!"

Bu ses...

Yugyeom, dövmeli kollarını açıkta bırakan sıfır kollu tişörtüyle köşeyi döndüğünde Jungkook elindeki oyuncak araba kutusunu rafa bırakıp
ona döndü.

"Haftalardır neredeydin sersem?! Seni çok merak ettim."

Yugyeom iki adımda Jungkook’un dibinde bitti ve çıplak kollarıyla onu çekip kendi bedenine yasladı.

"Bir daha haber vermeden ortadan kaybolma sakın. Bir ara polise gitmeyi bile düşündüm. Neredeydin? Kiminleydin? Hepsini anlatıyorsun
hemen Jeon Jungkook."

Jungkook sertçe yutkundu.

Yugyeom en yakın arkadaşıydı, belki ona başına gelenleri anlatabilirdi.

"Molaya çıktığımız zaman konuşsak nasıl olur? Şu an işim var da..."

Yugyeom sabırla kafa salladı.

"Tamamdır. Molaya çıkarken çaldır, ben giyim reyonunda olacağım.

Sonra hafifçe Jungkook’un omzuna vurdu ve yanından geçip gitti.

"Ah... Harika."

★★★

TAEHYUNG

"Hyung, ne düşünüyorsun öyle kara kara?"

Parmaklarımı çıtlatmayı bırakıp cam
kenarına yaslanmış dalgın dalgın karanfilli sigarasını tüttüren hyunguma baktım.

"Her şey istediğimiz gibi gidiyor, değilmi? Yoksa bir sorun mu var?"

Jimin hyung bana cevap vermek yerine bitmek üzere olan sigarasını pencerenin pervazında söndürüp izmariti camdan aşağı attı.

Sonra sessizce topuklarının üstünde dönüp kocaman, ahşap masasına oturdu.

Telefonundan bir yerleri arıyordu.

Kimi arıyor?

Her ne kadar belli etmesem de sanki süttenmişim gibi her zaman konunun dışında bırakılmaktan nefret ediyordum.

"Alo?"

"Benim, Park Jimin. N’aptın? Halledebildin mi dediğim şeyi?"

"Hallettim bay Park. Bu gece Ilsan’da olmamız gerek. Konumu size atacağım. Adamlarınız burada hazır olacak. Siz geldiğinizde hareket edeceğiz."

"Aferin Jackson."

"Sağ olun Bay Park. Görüşmek üzere."

Sonra telefonunu kapatıp düşünceli bakışlarını bana çevirdi.