VI

410 40 1
                                    

Kalbim ağır bir şekilde atmıştı.

Onun adı, ona o kadar yakışıyordu ki...

''Adınız kadar güzelsiniz...'' Demek istedim, kelimeler boğazıma dizilmişti.

Bana merakla bakan kadına karşılık gözlerimi kaçırdım. ''Uhm, siz benden daha ıslaksınız, bence ilk siz duş almalısınız.'' Diyerek yüzünü yere çevirdi.

Gözlerimi kırpıştırarak, başımı salladım.

Onu ardımda bırakıp merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım, her adımda sanki kalbim bir o kadar hızlı atıyordu. Banyoya girerek kapıyı kapattım.

Destek alarak ayakta kalmaya çalıştım, bu kadar hızlı bir atan kalp, başıma bela olacaktı.

Üzerimde bulunan kıyafetleri çıkartıp sepetin içe koydum, aynada bulunan yansımama gözlerim kaydı.

Vücudumdan gözlerimi alarak yanda bulunan kabine girdim, suyu açtım.

Okyanus...

Kafamı salladım, zihnime girip durmasından hoşlanmıyordum, orayı resmen işgal ediyordu.

''Seni kafamdan atmak için neler yapmazdım.'' Diye söylendim, aklıma fırça darbeleri gibi burnuna dağılmış çilleri geldi.

Saçlarının ipeksiliği... Sesi... Adı.

Mermer duvarda çöktüm, belim soğuğa karşı gerilmeme sebep olmuştu yine de bir süre sonra alışmış, elimi alnıma koyarak üzerime dökülen sulara karşı kendi sessizliğimi bozmamıştım.

Bir insanı bu kadar düşünmek neye bedeldi?

Kapı açıldı, içeri biri girmişti. ''Ah, özür dilerim!''

''Özür dilemenize gerek yok.'' Diyerek gözlerimi devirdim, buğulu camın arkasından.

''Şey, annen bunları yani, temiz havluları koymamı söylemişti, ben... Ben lavabonun yanına koyuyorum.''

Birkaç sesten sonra kapının kapanma sesi gelmiş, bende suyu kapatarak kabinden çıkmıştım.

Islak vücudumu getirmiş olduğu havluya sardım, saç havlusunu da alarak saçlarımı kuruttum. Yeni kıyafetler almak için kapıyı açarak odama girdim.

Üzerimi değiştirdiğim sırada kapı çaldı.

''Gir?'' Diye mırıldandım, gelen annemdi.

''Kızım, şey... O duş alıyor.'' Ona baktıktan sonra dudaklarımı aralayarak başımı onaylarcasına salladım, "Onu daha önce yanında hiç görmemiştim, kimdir?''

Elimi enseme götürdüm, ''Kütüphanede tanıştık, adı Okyanus(muş).''

Gülümsedi, ''İyi bir kıza benziyor, sevdim sanırım, akşam bizde kalabileceğini söyle, tamam mı? Yağmur şiddetli yağıyor, yarın gider evine.'' Şaşırarak ona baktım, ''Anne, onu gerekirse ben bırakırım, kalmasına gerek yok.''

''Gökyüzü, bu gece burada kalabilir. Hava gerçekten kötü...''

''Ah...'' Kalbim nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü hızlı atmaya başlamıştı, tekrardan.

Annem beni odada yalnız bırakarak dışarı çıktı.

Kalbimin neden bu kadar hızlı attığını gerçekten bilmek istiyordum.

Annemin nazik sesini duydum,

''Güzel kızım, Gökyüzü'nün odasında sana temiz kıyafetler çıkardım, onları giyebilirsin tamam mı?''

Şu an gülümsediğine yemin edebilirdim.

''Teşekkürler...''

Kapı bir an açıldığında onunla göz göze geldik, havluyu tek eliyle tutuyor, bir yandan da uzun geldiği için takılmamaya çalışıyor gibi görünüyordu.

Beni gördüğünde ise duraksamıştı.

Kafamı hemen sola çevirerek yere bakmaya başladım, ''Saat geç oldu...'' Derin bir nefes aldım, sakinleşmem gerekiyordu, ''Yağmur da çok şiddetli... Yani, bu akşam burada kalsanız bir sorun olmaz, değil mi?''

Ne yaptığını göremiyor olmam yüzünün ifadesini de göremememe sebep oluyordu.

Ayrıca artık saygı ifademe takılmadığını da anlamıştım, bu konu hakkında bir şey demiyordu.

''Ah, ben kalamam...''

Renkli GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin