XVII

444 34 28
                                    

Elleriyle oynadığını gördüğüm Nefes, kızarmış gözleriyle dışarıyı izliyordu.

Derin bir iç çektim ve yerimde biraz durdum. Nefes ile o gün, Gökyüzü'nün evine gittiğimde bizzat tanışmıştık.

Bana önemli bir şey anlatması gerektiğini; anlatmazsa kötü hissedeceğini söylemişti.

Beni, Gökyüzü sayesinde tanıdığını da belirtmişti.

Oturduğu masaya ilerledim ve yanında durdum, "Merhaba." Dedim.

Bakışlarını bana çevirirken bu kadar üzgün oluşu beni etkilemişti, sonuçta yıllardır sürdürdüğü arkadaşlığı geri dönülemez ayrıca trajik bir şekilde bitmişti.

"Merhaba, otur lütfen." Dedi koltuğu göstererek.

Yaklaşık 2 hafta olmuştu, bu kadar güzel insanı arkasında bırakalı... Burada ise tek kaybeden Nefes değildi.

Ona çok fazla öfkeliydim, bakışları kafamdan silinmiyordu. Üzgün ve karamsar gözleri ile yaralı dizleri... Aklımdan çıkmıyordu.

Hiç kimseyi suçlamadığını belirtmişti ama ben yine de suçlu hissediyordum, belki onu tutabilirdim.

Fakat bunu yapamamıştım.

"Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm, Okyanus." Dedi, Nefes.

Sesi fazla acıklıydı, "Hele bu konu hakkında."

Başımı olumsuz anlamda salladım, "Sorun değil, konuşmamız gerekiyor ise konuşmalıyız." Dedim

Buruk bir şekilde gülümsedi.

"Bahsetmek istediğim konuya direkt girmek istiyor ve asla lafı dolandırıp uzatıp vaktini daha fazla çalmak istemiyorum." Dedi.

"Bu konu da onun sana olan sevgisiydi ve benim ona olan sevgim." Titreyen dudaklarının arasından bu kelimeler döküldü.

Hiçbir şey demeden onu dinlemeye devam ettim. Nefesini düzenlemeye çalışıyordu.

"Belki de bilmen gereken ilk şey benim ona olan koşulsuz sevgimdir..." Dedi.

Gözlerini ellerine çevirdi, yanda duran şeker paketini aldı ve oynamaya başladı.

"Geçmiş zamana dayanan arkadaşlığımıza rağmen asla onun tutunmasını sağlayamadım hatta ona kalbimi sunsam bile, kalmasına yetmeyeceğini düşünüyordum."

Garson yanımıza yaklaştığında iki kahve bıraktı, hem benim hem de onun önüne.

Benim yerime istemişti demek ki.

Gerçekten yıkılmış duruyordu, anımsıyordum onu; aşırı canlıydı, parlıyordu.

Ama şu an o halinden eser kalmaması beni üzmüştü...

"Ben ona aşıktım," dedi ve durdu.

"Asla sevgimin karşılık bulmayacağını bilerek hayatına devam eden bir kalptim."

Gözlerimi hızlı bir şekilde açıp kapattım. Onun ise gözleri dolu doluydu.

"Ama kalbimin canı başka bir kalpte atıyordu. Bu yüzden kaçtım, çünkü sana tutunabileceğine güvenmiştim."

Renkli GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin