Jealous

1K 90 79
                                    

Chanyeol ile Jongin'i evimize davet edeli birkaç saat olmuştu. Sabahtan haber vermiştim onlara. Akşama doğru geleceklerdi. Korkudan titrediğim ve gerginlikten kusacağım anlara giriş yapmıştık. Baekhyun sabahtan beri tek kelime etmeden temizlik yapıyordu. İçindeki tüm stresi bu şekilde atışını anlıyordum lakin artık kirleri zımparalayacak hale gelmişti. Tertemiz yeri onlarca kez siliyordu.

En sonunda uğraştığı ve derinleştiği bezi elinden aldım masayı yedinci kez silerken. Başına onunla vurduğumda hemen saçlarını temizleyip elini beline koymuş, çatık kaşlarıyla bana bakmıştı.

"Yeter. Çok fazla odaklanıyorsun. Anlıyorum sıkıntılısın ama biraz dinlen."

Aralıksız üç saattir evin her yerini didik didik etmişti. Tozu bırakın, yatağımın üstü çamaşır suyu kokmaya başlamıştı. Her yere sinen bu kokudan çocuklar eve bile giremeyecekti. Salonun camı ile kapısını açtım cereyan yapsın diye. Temiz hava biraz da olsun burnuma ulaştığında kendimi koltuğa atıp boğazımdan anlamsız bir ses çıkarmıştım.

Yanıma gelip başını koydu omzuma. Chanyeol'ü yeniden görüp konuşabileceği için gergindi. Halbuki basit bir eski sevgiliydi işte. Beni mesajlarıyla rahatsız etmekte olan Jun'dan hiçbir farkı yoktu. Olgunlaşamamış bir meyve gibiydi, yemek isteseniz de acı, ekşi ve olmamıştı. Ya sabredip bekleyecektiniz olmasını ya da olanlara gidecektiniz. Benim ne yaptığım belliydi ancak Baek'inkine henüz karar verememiştim.

"Evin temiz gözükmesi için yapmıyorum, yanlış anlama. Bu da benim rahatlama yöntemim sadece."

"Şınav çek o zaman. En azından onun gerçekten dikkatini vereceği şey daha güzel gözükür."

Anladığını belirtircesine başını sallayıp açık olan müzik kanalındaki klibi izledi. Temizlik yaparken dikkatimizi en çok dağıtmayan şey oydu. Ayrıca kesinlikle motive ediciydi. Bazen şarkı söylerken kendimizi kaptırıyor fakat çoğu zaman yaptığımız işi daha hızlı hallediyorduk.

"Beni özlemiş midir?"

"Yani mesaja atlamasını düşünürsek, öyle gibi."

Başını öne eğdi gülümsemesini görmemem için. Arkadaşımı iyi tanıyordum, benden bir şey saklayabileceğini sanıyorsa büyük bir yanılgı içerisindeydi. Ben de onun gibi başımı öne eğip kızaran yanaklarına baktım.

"Biraz duygusuz ol oğlum ya. Acıma."

Başını kaldırmadan dirseğiyle karnıma vurdu. Acıdan tısladım. Küfrü basacaktım ki kapının çaldığını duydum. Henüz giyinmemiştik bile. Baekhyun pantolonunu odasına giderken çıkarırken ben tişörtümle uğraşıyordum. On saniye geçmeden ve kapı ikinci kez dahi çalmadan hazırlanıp karşılamıştık onları. Bir kilo çilek alan Jongin'in suratına yumruk geçirmemek için kendimi zor tutarken Baek onları elinden alıp mutfağa geçmişti.

Böylece ikiliyi içeri yönlendirmek de bana kalmıştı.

Koltuklara oturduklarında Baekhyun'un giydiği kıyafete bakma şansı yakalamıştım, içeriden adeta tüm dünyayı ona aşık olmadığı için pişman edecek şekilde çıkmıştı. Siyah bir baskılı tişörtün altına deri, kül rengine yakın bir siyah pantolon giymişti, üstüne yakaları beyaz olan bir ceket atmış, kemerini de gümüş renginden seçmişti. Gözlerine eğer doğru görüyorsam eyeliner da çekmişti. Akşama barda sahne alacak gibi duruyordu.

Ben ise yanında beyaz bir kot pantolon ve gri baskılı bir tişörtle duruyordum. Her zamanki tarzımdan ödün vermemiştim ancak onun yanında fazlasıyla normal durduğumdan hangimizin eğreti olduğuna karar veremiyordum. Chanyeol onu süzerken Jongin ikimize de bir göz atıp kıkırdamıştı. Elbette iki aşığın gözleri birbirine kenetliyken onun güldüğünü gören bir tek ben vardım.

Do Kyungsoo'dan Nasıl Ayrılırım? // dksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin