Yellow Card

1K 85 209
                                    

Elimdeki cocopops dolu tabağı tezgaha bırakıp üstüne eklemek için buzdolabından süt aldım. Biraz ısıtsam mı diye düşünmüştüm ancak bu sıcakta gereksiz olacağı aklıma geldi. Sonrasında sabahları bademciklerim acısa da sıcağa katlanmak başka bir seviyeydi. Sütü doldururken cebimde titreyen şey az kalsın elimdeki karton kutuyu düşürmeme sebep olacaktı.

İşim bittiği gibi aldığım yere geri koydum sütü. Telefonumu çıkarıp gelen mesaja baktım. Reklam olacağını sanmıştım fakat hayranım olduğunu söyleyen biri, birkaç aşk sözcüğü sıralamıştı. Endişeyle kaşlarımı çattım. Aklıma hemen okuldaki öğrencim gelmişti. Ondan başkası olamazdı. Jun arada yazsa bile bilmediğim bir numaradan bana ulaşmaya çalışacak kadar sapık değildi.

Ne cevap veremeyeceğimi bilerek baktım ekrana bir müddet. Ardından mesajı silip hiçbir şey olmamış gibi davranmaya karar verdim. Tabağımı alıp salona geçtim ve Netflix'ten kaldığım diziyi açtım. Baekhyun ile Sehun henüz uyanmadığından bir müddet sessizliğin tadını çıkaracaktım.

Fakat telefonum tekrar titremişti. Korkuyla baktığımda yeniden aynı kişi olduğunu gördüm. Yardıma ihtiyacım vardı, birinden fikir istemeliydim çünkü mesajlar duracakmış gibi gözükmüyordu. Kimden istemem gerektiğinin de farkındaydım. Yapmak istemiyordum ama. Eğer ona gidersem konu sarhoşken dudaklarına yapışmamdan açılacaktı. Böylece o gece hiç olmamış gibi ondan uzak duruşum, veremliymiş gibi davranmam boşa çıkacaktı.

Beş gün geçmişti.

Tek bir mesaj, arama ya da iletişim olmamıştı.

Ondan "suyumu" aldıktan sonra salona kadar varamadan sızmıştım. Uyandığımda kendi yatağımdaydım ve kimsenin bu olaydan haberi yoktu. Ben de eşelememeye karar vermiştim. Sonuçta daha Jongin'i görmeme çok vardı değil mi? Henüz eğitimler başlamamıştı.

Halbuki hayat yaptığım her plana kıçıyla gülüyordu. Beni yine onun eline düşürmüştü. Baekhyun'a da anlatabilirdim her şeyi tabi. Bu belki Jongin'i görmekten daha kolay olurdu. En başta. Sonrasında binbir zorluk çıkarır, paranoyağa bağlar ve hayatımı bana zindan ederdi. Asla bu işi unutmaz, on yıl sonra bile hala bu kızın bana mesaj atıp atmadığını kontrol ederdi.

Hayır, Baek'in haberinin olmasına hiç gerek yoktu.

Jongin'e mesaj atmak için numarasını tuşladığımda, bana yeniden gelen bildirimi yukarıdan sildim. Sıklıkla gelen bu taciz mesajları canımı sıkıyor, beni tedirgin ediyordu. Ne yazdığımı bilmeden gönderdim bu yüzden. Kahvaltımı bitirip makinaya yerleştirdikten sonra cevap gelmişti. Benimle buluşup konuşmak istediğini söylüyordu bu konuyu.

Evet, Do Kyungsoo. Mükemmel bir iş başardın. Kendi başına bir bela daha getirdin ellerinle. Daha iyisi olamazdı.

***

Tarif ettiği kafeye geldiğimde sokak ortasındaki herhangi bir yer olduğunu görmüştüm. Hiçbir özelliği yokken neden buraya gelmek istediğini sorgulamayacaktım. Evine de yakın değildi halbuki. Beni ilgilendirmezdi. Acaba özel bir anısı mı vardı?

Cam kenarında oturan bedeni gördüğümde ilerledim tereddüt etmeden. Smoothie'sine gömülmüştü, renginden anladığım kadarıyla pembeydi. Kahverengi saçları gözünün önüne düşerken, pipeti kavrayan dudakları gerilmişti. Hem çekici hem de sevimli bir görüntü oluşturuyordu. Gülümseden edememiştim. O dudaklara daha birkaç gün önce sahip olduğum aklıma geldiğinde ise gülümsemem solmuştu.

Sakin kalmalıydım. Ya da sakin olmaya başlamalıydım.

Onun karşısına başımla ufak bir selam verip oturdum. Ben geldiğimde duruşunu dikleştirip kendinden emin bir ifade takınmaya çalışması gözümden kaçmamıştı. Sanırım o da geçen seferki olaydan dolayı gergindi. İkimiz de ağzımızı açmaya karar vermişken gelen garsonla sustuk. Siparişimi sütlü kahveden yana kullandığımda Jongin yüzünü buruşturmuştu.

Do Kyungsoo'dan Nasıl Ayrılırım? // dksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin