Ağzıma birkaç mısır tanesi atıp televizyonda açtığımız filmi izlerken Baekhyun'un telefonundan gelen sesler sinirimi bozuyordu. Ona kaç kere sessize almasını söylediysem söyleyeyim bir türlü beni dinlememiş, hem film boyunca mesajlaşmaya hem de beni rahatsz etmeye devam etmişti. Tabağımdaki pişmemiş taneleri elime alıp onun suratına fırlattım.
Elindeki telefonu düşürürken bana kızgın gözlerle bakıyordu. Fakat benim bakışlarımı fark etmesiyle susup telefonu olduğu yerde bıraktı ve filme odaklandı. Hayatta en sevmediğim şeylerden biriydi saygısızlık. Kesinlikle katlanamıyordum, özellikle Baekhyun efendinin yeni bir flört edinmesi söz konusuysa hiç katlanamayacaktım.
Filmin jeneriğinin akmasıyla tabağı kucağımdan masaya koyup esnedim. Ardından boynumu sağa sola yatırıp çıkan korkutucu sesleri dinledim. Tam su almak için kalkarken bileğimden tutulmuştum. Olduğum yere geri oturup şaşkın gözlerle arkadaşıma baktım. Biraz endişeli, biraz sıkıntılı gözüküyordu. Anlatacağı şey ciddi olmalıydı, normalde asla kendini bir konu üzerinde sıkmazdı hele ki benimle konuşuyorsa.
Gözlerimin içine bakıp derin bir nefes aldı. "Ben Chanyeol'e tekrar bir şans vereceğim."
Omuz silkip göz devirdim. "Bu muydu yani? Kaç saattir bu yüzden mi oturduğun yerde kızarıp bozarıyorsun? Telefondaki de o muydu?"
Başını sallayıp onayladı tüm dediklerimi. Ardından tırnaklarıyla oynamaya başladı. İkimizin de gergin olduğumuzda edindiğimiz korkunç bir huydu bu.
"Yarın belki randevuya çıkabiliriz. Senden Jongin ve Sehun'a göz kulak olmanı isteyecektim."
"Neden? Onlar sizin evlatlığınız, bende amcaları mıyım? Bana ne. Kazık kadar adamlar, ne halt yerse yesinler." Tabağımı da alıp mutfağın yolunu tuttum ancak Baekhyun'un peşimden gelip bana yalvardığını duymam uzun sürmedi.
"Yardımcı ol. İkisini de tek bırakamam. İçme konusunda berbatlar. Son bir haftada neler oldu bilmiyorsun hem."
Kaşlarımı çatıp arkama döndüm tabağı tezgaha bırakmamla. Evet, son bir haftada neler olduğunu bilmiyordum. Chanyeol ile Baek'in nasıl bu kadar yakınlaşıp aralıksız sürekli mesajlaştığını, Jongin'in her gün neden barlarda durum attığını, Sehun'un benimle göz teması kurmaktan niçin kaçındığını bilmiyordum. Bir hafta yoktum ve dünya tersine dönmüştü.
"Anlat o vakit."
Mutfaktaki sandalyelerden birini çekip oturdu, beni de karşısına oturtturdu. Ciddi gözlerle beni inceliyordu. Konuşup konuşmamak konusunda tereddüt ettiğini görsem de bana her şeyden bahsetmesi gerektiğinin farkındaydı.
"Sen yokken ikisi de çok korktu. Elleri ayaklarına dolandı, her yerde seni aradılar, günlerce hiçbirimiz düzgün yemek bile yiyemedik. Yanlış anlama, sana kızmıyorum. Sonuna kadar hak veriyorum hatta. Ben olsam ben de aynısını yapardım. Ancak çok kötü etkilendiler. Muhtemelen kendilerinin buna sebebiyet verdiğini bildiklerinden. Şimdi senden uzak durmaya çalışıyorlar, bunu yapmak için de her yolu deniyorlar. Onları tek bırakmanı istemiyorum yoksa kahrolacaklar. Senin kadar güçlü değiller Soo."
***
Karmaşık.
Hissettiğim duyguları tanımlayan yegane kelime. Ne yapacağımı bilemez halde, kalbimi ve aklımı karıştıran bu iki kişiyle birkaç saat sonra baş başa kalacaktım ve almam gereken tavırdan emin olamıyordum. Kimin iyi yüzümü hak ettiğini, kimin dürüstlüğümü hak ettiğini, kimin kalbimi hak ettiğini bilemiyordum. Kendimi dinleyemeyecek kadar gürültülü iç seslerim vardı.
Karışık.
İçinde bulunduğum durumu tanımlayan yegane kelime. Bir yanda bana güven vermeyen ancak bana olan duygularından emin olduğum biri varken, diğer tarafta zor anımda beni anlayıp yanımda olan ancak bana olan duygularından emin olmadığım biri vardı. İkisi de eşit derecede çekici ve iticiydi. En azından beynimle karar verdiğimde. Ancak yüreğimin tek birini seçeceğini, ona yaslanacağını biliyordum. Son çıkmaza geldiğimin ve bir kararın eşiğinde olduğumun farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do Kyungsoo'dan Nasıl Ayrılırım? // dks
FanfictionDo Kyungsoo ile tanışın. Kendisi ilk görüşte aşık olan ve yeni birisini bulması zor olmayan biri. Tek sorun ondan ayrılmak. -Azra