Hi There

2.7K 133 212
                                    

Sınıftan çıktığımda elimde tuttuğum kaynak kitapla birlikte ilerledim. Peşimden gelen birinin olduğunu duyar gibiydim fakat aldırmamayı seçmiştim. Derste sürekli ayakta oluşum ve boğazımı bir şeyler anlatmaya çalışırken şekilden şekle sokuşum benim için yeterliydi, bir de başkalarıyla tüketemezdim nefesimi boş yere. Hele ki para getirmiyorsa.

Lakin koluma sarılan bir diğer kol yerimde sıçramama sebep olmuş, tüm planlarımı bozguna uğratmıştı.

"Hocam bir saattir size sesleniyorum. Ayıp ediyorsunuz ama."

Göz devirip baştan aşağı süzdüm onu. Dersimizin aynı zamanda bittiği günlerden biriydi bugün de.

"Baekhyun cidden hiç enerjim yok."

"Hadi ama Kyungie! Beni özlediğini biliyorum. Yalnızca güzel bedenim seni cezbetmesin diye böyle yapıyorsun."

"Okul içindeyiz asalak." Kolumu kendime çekip kaş çattım ve hızlı adımlarla ilerledim. Bu Byun Baekhyun, kendisi İtalyanca okutmanı. Okulumuzun en güzel aksanlı hocası, ağzından çıkan her şey her an yatağa davetmiş gibi durabiliyor. Gerçi kendisi en yakın arkadaşım olur. Ben ise Fransızca okutmanıyım yıllarca İspanyolca hayali ile yaşamış.

"Herkes aramızdaki aşkı biliyor. Öğrenciler adımızı başka üniversitelere dahi yaymış." Kıkırdadığında elimi kaldırıp ağzına vurmak için hazırlanmıştım ancak bir kediyi andıran koluma sığınışı ve gözlerini yumuşu öyle tatlı gelmişti ki geri indirmiştim istemsizce.

"Sınıfımdaki erkekler çoğalmış."

"Benim de. Sanırım gerçekten biseksüel olduğumuzu öğrenmişler. Bir tanesi dün çıkışta sevgilim olup olmadığını sordu."

"Siksen sana bakmam deseydin."

"Zaten sikse durum farklı olurdu."

Başımla dediğinin haklılığına katılıp odamıza götürdüm onu. Kol kola oluşumuz ve bir diğer İtalyanca okutmanı ile aynı odayı paylaşmamız bizi yakınlaştıran şeylerden olmuştu. Diğer kadın beni fazlasıyla soğuk onu ise fazlasıyla sıcak bulmasından ötürü pek konuşmalarımıza girmezdi. Halbuki onu her görüşümde tatlı bir gülümseme vermeye çalışırdım. Gıcık kadın, ne anlardı samimiyetten?

Baekhyun ile aynı üniversiteye atanmadan önce burada öğrencilik yapmıştık. Arada kantinlerde onu görürdüm, parlak ve konuşkan bir kişiliği vardı. Herkesi toplardı etrafına. Ben ise çok daha içime kapanıktım. Hala da öyleydim. Fazlasıyla tanıdığım olmasına rağmen sırlarımı bilen bir tek Baekhyun vardı.

Odaya geldiğimizde elimdeki kitapları masamın üstüne bıraktım ve bilgisayarımdan bugünün notlarını aktardım ikinci sınıfların dersliğine. Bu bölümü çocukluğumdan beri birçok dil bölümüyle beraber istemiştim lakin puanım Fransızca'ya yetip tercihlerim de bu üniversiteye gönderdiğinde mesleğimi bulmuştum. Lise tarzı yerlerde barınamayacağımı bildiğimden en güzeli yerimden hiç kıpırdamamak diye düşünmüştüm en başlarda.

Yurtdışında yaşama hayallerim vardı, kendileri hala devam etmekte. Otuzuma geldiğim vakit, biraz da param olsun, atlayıp uçağa gideceğim Fransa'ya. Senede en az iki kere gittiğimden, artık orada oluşan bir arkadaş takımım vardı zaten. Kendimi güvenceye almıştım. Ayrıca mesajlaştığım hoş bir çocuk da vardı. Sevgisine pek güvenmiyor, ilgisinin pek tadına varamıyor olsam da bir flörtüm olduğunu hissetmek bana derin bir haz veriyordu.

Ne büyük meziyet ama.

Kendisinin Fransız olduğunu söylemek ve böbürlenmek çok isterdim ancak orada yaşayan bir Koreli'ydi ve yakın zamanda buraya iş için birkaç aylığına dönmeyi planlıyordu. Belki o arada bizim işlerimiz ciddileşir; bir yıldır sürdürdüğümüz bu anlamsız flört, birkaç buluşma, öpüşme, koklaşma kazanır diye dua ediyordum ben de.

Do Kyungsoo'dan Nasıl Ayrılırım? // dksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin