Baekhyun tek kelime etmeden arabaya yürümüştü hızlı adımlarla. Onu takip etmekten başka seçeneğim yoktu, neler olduğunu bilmiyor ve anlamıyordum lakin eğer en yakın arkadaşım gidiyorsa benim de bu ahmaklarla kalacak halim yoktu. Peşinden koştum ve o arabaya ulaşmadan gidip kapısını açtım. Yüzüme bakmadan girmişti içeri, belki yaşadığı gerginliktendi yine de kalbimden minik bir çıt sesi gelmişti.
En yakın arkadaşının kendisinden uzaklaşmasına kim dayanabilirdi?
Diğer tarafa geçip sürdüm arabayı. Yemekleri ve içecekleri onlara bırakmıştım, yedikleri her lokma haram zıkkım olurdu umarım. Parktan uzaklaştık, yol boyunca hiç konuşmadan. Kırmızı ışığın tekine kıl payı takıldığımda yan tarafıma bakma ihtiyacı hissetmiştim. Gördüğüm manzara ise yüreğimi dağlamaya yetmişti.
Baekhyun sessiz sessiz ağlıyordu. Neler oluyor anlamasam da gönlüm el vermiyordu onu böyle görmeye. Yeşil ışığın yanmasını beklemeden arabayı kenara çektim. O ise bunu fark edemeyecek kadar gömülmüştü ağlamaya. Uzanıp gözyaşlarını sildim ve çenesinden tutup bana bakmasını sağladım.
"Sormalıydım, bilmeliydim, anlamalıydım. Nasıl yaptım böyle bir hatayı?"
"Ne hatasından bahsediyorsun Baek?"
"Chanyeol'ün sana bahsettiği sevgilisi benim. Ondan ayrılan, onda iz bırakan kişi benim. Benim anksiyetemin sebebi de o."
Oturduğum yerde doğrulup şaşkınlıkla baktım ona. Bu itirafı beklemiyordum, kırk yıl düşünsem aklımın ucundan geçmezdi bu. Arkadaşımın hayatından bihaber oluşum bir yana, onu ateşin ortasına ellerimle itmiştim.
"B-ben özür dilerim Baek. Bilmiyordum, cidden bilsem-"
"Elbette bilmiyordum. Ben bahsetmedim, o adamın adını da hiç anmadık. Nereden bilebilirdik?" Derin bir nefes aldı sakinleşmek için. Ardından burnunu çekip gözyaşlarını sildi. Yüzüne tatlı bir kızarıklık yayılmıştı, çocuk gibi duruyordu, eğer ağlıyor olmasa onu sevebilirdim bile.
"Yıllar önce, üniversitede birkaç yıl birlikte olduk ama onun hiçbir hedefi yoktu. Hiçbir isteği, hiçbir hayali. Tüm hayatını bana bağlamıştı, ben de bunu kaldıramadım. Yapamazdım böyle biriyle, küçüktüm. Ayrıldım ondan. İstemezdim böyle olmasını, sadece... Kendime bir yaşam kurmaya çalışıyordum."
"Anlıyorum Hyun-ah."
"Sonrasında çok kavga ettik, beni onunla tanıştığıma pişman etti. Gittiğim her yeri benden iyi bilir, her insanı daha iyi tanırdı. Uzun süre tek kaldım, kimsesizdim. Herkes onun tarafını tuttu. Fakat seninle tanıştığımda tüm dünyam değişmişti. Sen ondan bağımsız olarak tanıdığım ilk kişiydin. Sonrasını biliyorsun."
Gülümsemeye çalıştı halbuki öyle komik duruyordu ki gözlerimden yaşlar akmaya başladı izinsiz. Ona sarıldım kocaman. Akılsız Chanyeol'ün onun başına açtığım tüm belaları ödetecek, pişman edecektim onu da yanındaki çocuğu da. Henüz Do Kyungsoo ile tanışmamışlardı.
***
Ertesi gün arabayı fakülteye bıraktığımda Baekhyun'un bana endişeyle baktığını fark ettim. Üstümde kara bulutlar dolanıyormuş gibi davranıyordu. Ona gülümsemeye çalıştım fakat kaşlarını çatmasına sebep olmuştum. Omuzlarımı düşürüp nutuk çekmesini bekledim bu nedenle. Kaçışım yoktu.
"Chanyeol yüzünden canın sıkılmasın, sana yazarsa cevap verme. Yanındaki aptal için de aynı şey geçerli. Uzak dur onlardan. Ayrıca sen bir okutmansın, profesyonel ol ve şu aptal somurtuk ifadenden kurtul."
İstemsizce kıkırdadığımda o da benimle gülüvermişti. İhtiyacım olan tek şey onu mutlu görmekti aslında. Benimle ilgilenmeye kalktığında kendi derdini unutuyor, ikimizi de rahatlatıyordu. O direk sınıfına geçerken ben de bir saat sonraki dersim için önden bir kahve içmeye karar verdim. Dün tüm gece onun moralini yerine getirmek için film izleyip dedikodu yapmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do Kyungsoo'dan Nasıl Ayrılırım? // dks
FanfictionDo Kyungsoo ile tanışın. Kendisi ilk görüşte aşık olan ve yeni birisini bulması zor olmayan biri. Tek sorun ondan ayrılmak. -Azra