*DKNA Kyung'umuza veda etmeden önce onun bize veda edişini dinleyelim~*
Vize başvurularımı yapalı henüz birkaç gün olmuştu. Çalışmak için izin istemem gerekiyormuş, ayrı bir vize çıkarılacaktı. Her ne kadar hallolmamasına dair endişelerim olsa da içten içe işlerin yolunda gitmemesini istiyordum. Önüme benim elimde olmayan engellerin çıkması kalbimi rahatlatacak ve kalmam için bir sebep verecekti. Aptal olduğumu düşünsem de buna engel olamıyordum, sevgilimi ya da ailemi bırakıp gitme fikri bir türlü kafama yatmıyordu yine de benim için en iyi seçeneğin Fransa olduğunun farkındaydım.
Bu sırada bir işaret engel olsa fena da olmazdı ama.
Her şeyin yolunda gitme ihtimaline karşın uzun zamandır konuşmadığım ve konuşmaktan epey kaçındığım Jun'a yazmaya karar vermiştim. Eski itici hali yerine çok daha yeni ve farklı biri karşılamıştı beni. Açıkçası onun davranışlarının ya da aramın düzelebileceğine ihtimal vermemiştim lakin kaderin nereden size güleceğini bilemiyordunuz.
Bana birçok konuda yardımcı oldu ve takip etmem gereken adımları söyledi. Eğer gerçekten gelebilirsem ona uğramamı bile istemişti arkadaş olarak. O döneli birkaç hafta olmuştu ve nedense ülkesinin ona iyi geldiğini savunuyordu. Benden birkaç kez özür dilemiş ve yanımdaki sarışın çocukla gerçekten birlikte olup olmadığımı sormuştu. Ona arkadaşımın yalnızca beni korumak için yalan söylediğini ve şu an bir başkasıyla olduğumu anlatmıştım.
Üzülmüş ya da hayal kırıklığına uğramış bir hali yoktu. Tam tersine benim adıma gayet de mutlu olmuş gibiydi ki bu içten içe epey rahatlamamı sağlamıştı.
Beklenmedik birinden gelen yardımın ardından asıl yanımda istediğim kişiyle eski konuşmalarımıza tekrar göz attım. Okulların açılmasına birkaç gün kalmıştı ve hala ortalıkta gözükmüyordu. Danışmanlığını yaptığı öğrencilerle mail yoluyla haberleşmesine rağmen bana tek kelime yazmıyordu. Ümidim yavaş yavaş tükenmek üzereydi. Onu çok özlesem de belki de kabullenmeliydim bana dönmek istememesini.
Yatağımın başlığına kafamı dayayıp dizimi göz ucuyla izledim. Böyle zamanlarda beni rahatlatan nadir şeylerdendi, kafamı dağıtmam gerekiyordu. Kendime gelemesem bile sürekli stres altında da yaşayamazdım. Geceleri doğru düzgün uyuyamıyor, kabuslar görüp duruyordum. Endişelerim beni bir katil gibi kovalayıp kıstırmayı hatta öldürmeyi hedefliyordu adeta.
Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı dindirmeye çalıştım. Çalan kapıyla kucağımdaki kıymetlimi bırakıp bakmak için içeri geçtim. Muhtemelen Chanyeol gelmişti. Baek ile okullar açılmadan birkaç gün daha geçirmek istiyordu, ardından gelecek yoğunluktan sonra birbirleriyle ilgilenemeyecek kadar yorgun olacaklardı. Jongin'in de beni görmeye gelmesini diledim o an.
Ve belki de doğru anda doğru şeyi dilemiştim ki kapıyı açtığımda karşımda onu gördüm. Esmer yüzü bembeyaz hale gelmişti, çökmüş, kendinden emin havası gitmişti.
"Merhaba." Diye fısıldadı. Daha fazlasına ihtiyacım yoktu. Boynuna atladım. Kokusunu içime çektim ve vücudunu hissettim. Kalbinin kalbimin üstünde atışını dinledim. Onun kollarının da bana sarılışını hissetmemle gözyaşlarım günlerdir onları tutmama ve irade göstermeme aldırmadan dökülmeye başladı.
"Seni çok özledim." Hıçkırıklarım arasında söyledim. Daha da sıkı sarmıştı beni. Hafif hafif sallamaya başladı bedenlerimizi.
"Ben daha çok."
Sarılmamıza ağlamamız azıcık da olsa durulduğunda ara vermiştik. Onu içeri aldım, Baek'in çoktan çıktığını yeni fark ediyordum. Odam fazlasıyla dağınık olduğundan salona geçtik. Çiçekleri artık sehpamın üstündeydi, her zaman görebileceğim bir yerde. Oturduğumuzda gördüğü görüntüyle gülümsemişti o da. Kolunu omzuma atıp beni çekti yanına. Başı göğsünün üstüne düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do Kyungsoo'dan Nasıl Ayrılırım? // dks
FanfictionDo Kyungsoo ile tanışın. Kendisi ilk görüşte aşık olan ve yeni birisini bulması zor olmayan biri. Tek sorun ondan ayrılmak. -Azra