Beep

949 92 105
                                    

*Medyayı açmayı unutmayın!*

Sabah uyandığımda gözlerimi alıkoyan güneşe lanet ederek kalktım yataktan. Perdeyi güzelce kapatmayı unutmuştum. Yaz olduğundan diz üstü bir şort ve askılı giyiyordum. Havalar fazlasıyla sıcaktı. Saat henüz erken olduğu için belki biraz daha dinlenebilirdim ancak canım istemiyordu. Fazla uyuduğumda başım ağrımaya başlıyordu bir müddet sonra.

Banyoya gidip yüzümü yıkadım ve açlıktan kokan nefesimi diş macunuyla temizledim. Ardından telefonumu kontrol etmek için baş ucuma gittim. Her zamanki bildirimlere baktıktan sonra konuşmalara girdiğimde öğrencimden uzun bir mesajın geldiğini görmüştüm. Korkuyla baştan sona hızlıca okudum. Elim ayağım titremeye başlamıştı söyledikleriyle. İntihar edeceğini, bu hayatta kimsenin onu sevmediğini ve sevemeyeceğini yazmıştı.

Ne yapacağımı bilemez halde Jongin'i aradım. Ona durumu özetledim, bir yardım dilenmiştim. Öyle zordu ki bir öğrencinin, öğrencimin, benim yüzümden tehlikede olması.

"Kyungsoo, ağlama. Sakin ol."

O demeseydi belki gözümden akan yaşları bile fark etmeyecektim. Hızlıca sildim yanaklarımı. Burnumu çekip başımı eğdim aşağı. Sanki beni görebiliyormuş gibi yüzümü saklamaya çalışıyordum. Kendimden, olduğum kişiden utanmıştım.

"Biz mi yaptık Jongin? Onu intihara biz mi sürükledik? Ben mi sürükledim?"

"Hayır!" Aniden kızgın bir şekilde bağırması yerimden sıçramama sebep olmuştu. "Senin hiçbir suçun yok. O kız zaten hayattan kopmuştu, senin iki dediğinle intihar edecek hali yok ya. Hadi giyin ve onun evinin önünde buluşalım. Geç olmadan engel olalım."

O an nasıl giyindim, nasıl çıktım evden bilmiyordum. Tek düşündüğüm gitmem gereken yol, durdurmam gereken öğrencimdi. Arabayı deliler gibi sürdüm, sonradan baktığımda o ana nasıl kaza yapmadığıma şaşırıyordum, evin önünde geldiğimde Jongin de oradaydı. Bacaklarım tutmaz bir biçimde kendimi attım onun kollarına.

Saçımı okşadı birkaç saniyeliğine, sırtımı sıvazladı. Ardından bileğimden tuttu ve beni soktu eve. Kızın ailesi ani girişimiz hakkında tek kelime edememişti. Bizi beklemedikleri kesindi. Kim olduğumuzu bile bilmiyorlardı zaten. Odasını sorduğumuzda, babası bir an kızacak gibi oldu fakat Jongin kızının hayatının tehlikede olduğunu söylediğinde sessizce göstermişti.

İçeri girdiğimizde kalın bir ipi asmaya çalışan genç öğrencimi gördüm. Gerçekten yapacaktı. Benim yüzümden intihar edecekti. Onu görüşüm ne kadar sarstıysa beni, onun beni görüşü de o kadar sarsıcı olmuştu. Elindeki hala düştü, gözleri doldu, ağzı açık bana baktı bir müddet.

O an gördüm gözlerinde çaresizliği. Kimsesizliği.

Tek kelime dahi edemeden yere düştü, dizlerinin üstüne. Ağlamaya başladı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yanına gittim farkına varmadan. Tuttum ellerinden öğrencimin, baktım gözlerinin içine. Kıpkırmızı, dolu, hüzünlü gözlerdi bunlar. Ben kondurmuştum onlara hüznü. Benim düzeltmem gerekirdi.

"Neden yapacaktın bunu?"

"Kimse... Kimse sevmiyor beni." Fısıldadı. "Kimse istemiyor. Yalnızca sınıfın arkasında oturan kızım ben. Siz bile adımı bilmiyorsunuz muhtemelen. Ailem benim farkımda değil. Batıyorum."

"Şşş." Hararetlenmeye başlayan konuşmasını kestim. Titremeye başlamıştı ve sayıklıyor gibiydi. Ona sarılmak istedim o an, yanında olmak ve başından beri onu fark ettiğimi söylemek. Fakat Jongin'in dediklerini hatırladım. Eğer ona yakın davranırsam bana daha çok bağlanabilirdi.

Do Kyungsoo'dan Nasıl Ayrılırım? // dksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin