KADINLAR

126 16 19
                                    


   Kadınlar, kadınlarımız... Bu konuda çok doluyum, ne yazsam eksik kalacak, ne söylesem az söylemiş olacağım.Bir kadın olmanın yanı sıra büyük bir kadın topluluğunun içinde büyüdüm, annem, ablam, teyzem, ablam gibi olan 3 kuzen, kayınvalide ve gelin ikilisini erken yaşta öğrenmeme vesile olan, aile gibi olduğumuz komşularımız, benim 'annecilik' diye uydurduğum ve istisnasız hep benim anne olduğum,sadece kızları -çocuklarımı- içeren kocaman bir ailede...

  Dinlediğim bir televizyon programında adını şu an hatırlamadığım bir psikiyatr şöyle bir cümle kurmuştu, ''Dünya'daki tüm erkekleri anlamak için bir erkek tanımanız yeter ama bir kadını anlamak için Dünya'daki tüm kadınları tanımanız bile işe yaramaz.'' Adam boşuna okumamış demiştim o zaman.Ama ben tanıdıklarım hakkında yazmak istedim yinede. 

  Buradaki çoğu yazar kadın, çoğu okurda kadın ancak anlatılan 'kadın' o kadar yabancı ki dünyaya. Bir kurgu olsa bile, sanki toplumun kadını aşağılayan ve her daim erkekliği övünç sayan kısmına ithaf edilmiş bir başarı destanı.Sevgi ve aşkın her türlü şiddet ve istismarın açtığı yaraya yama yapılacağı yanılgısı nasıl oluştu bilmiyorum, kadınlık onuru, insan olmanın getirdiği saygınlık hangi ara ayaklar altına alındı hiçbir fikrim yok. Ancak şunu çok iyi biliyorum ki, eser yazarından bir parça taşır. Yazılan basit ve alelade bir kurgu dahi olsa her fikir duyulmuş ya da hissedilmiştir zannımca ve ne yazık ki burada okuduklarımı düşünen, onaylayan kadınlar olması korku filmi etkisi yaratıyor bende.

    Bir adamı sizi aldatırsa, döverse, hakaret ederse onu affedip affetmemeniz sizi ilgilendirir. Bu konuda hiçbir şey söyleyemem ancak benim rahatsız olduğum kadınların bu kurgularda ikiye ayrılması, adeta tipleştirilmesi. İki model üzerinde durulan gayet saldırgan bir ayrım içeriyor bu karakterler. 1. model esas kızımız:Tabi ki bakire hatta daha evvelden evlenmiş olsa bile bakire, bu bakirelik ona sonsuz bir masumiyet(!) veriyor, onun her türlü alavere dalavere yapması, insanların arkasından iş çevirmesi önemli değil. Çünkü 'bakire'.Diğer modele geçmeden iyice anlatmak istiyorum bu modeli zira neredeyse okuduğum kurguların %90'ında belki daha çoğunda var bu arkadaşlar. İlk önce bu tip kadınlarımız, pardon kızlarımızın en önemli özelliği bakire olmaları değil elbette, asi olmaları. Mesela bir kişi hafifçe çarpsa annesine kadar uzanan küfürler etmesi, tanımadığı, belki de acilen bir yere yetişmesi gereken veya engelli birine çok rahat çeşitli hayvan isimleri söylemesi. Neden mi? Çünkü kızımız çok asi.(!) Hep siyah giydiklerini veya muhafazakar ailelere sahip olmalarına rağmen mini etekler ve şortlar giyebilmeleri, geceleri istedikleri yerde kalabilmeleri falan da işte bu asi olmalarının getirisi. Gerçi ben de aşağı yukarı o yaşlardayım ama işte hiç öyle annemi arayıp ''Bu gece Tuğçe'de kalacağım'' deyip telefonu kapatamadım belki ben yeterince asi ve esas kız değildim belki onların anne ve babası yazar tarafından yazılmadı, o konuda hala tereddütlerim var. Diğer bir özellik de çevrelerindeki herkesi 'masumiyet' dediğimiz şeyle etkilemeleri. Kurguda 1. derece akraba olmayacak her erkek tarafından iltifat yağmuruna tutulmaları. Zengin,fakir fark etmez her zaman çok güzel giyinebilmeleri ve her zaman çevrelerine karşı ilgisiz olmaları, bu da 'sabahtan beri beni farkedin diye süslendim ama çaktırmıyorum, doğalım demeyi tercih ediyorum,ilgisiz görünüyorum  çünkü hem doğal hem masumum hemde esas oğlanı fark etmemiş gibi yapıp ilgisini çekiyorum' deme biçimleri. Başka alameti farikaları da var tabi mesela, çok şanslı oluşları. Kendileri dışında kimseyi düşünmedikleri gibi en yakın kız arkadaşlarının her daim hazır asker kıvamında yancılık yapabilmesi ki normal şartlarda 'destek' diye 7/24 birinin hayatını gasp etseniz bir yerde çatlar. Ama bu kızlar öyle değil, esas kızın aşkı için uğraşır sonrada artık onun abisi veya müstakbel eniştenin arkadaşı, abisi, kuzeni tadında biriyle baş göz edilir.Bu kızlarımız her zaman, deli doludur ki bence haklı bende bu kafayla yaşasam bende böyle olurum. İlgilendiği tek hayat kendi hayatı ben bunu hayal bile edemiyorum. Bu şans değil de nedir?

  Gelelim 2. tipe: 1. kızımızın 'masum' tanrıçalık halinin aksine bu kızlarımız daha ziyade 'şeytani' veya 'yılansı' bir güzelliğe sahiptir. Her daim 'kalçalarını bile zor kapatan etek, göğüslerini ortaya çıkaran bir bluz ve olmazsa olmaz 'ben önüme gelen her erkeği baştan çıkarmaya çalışıyorum' rujuyla boyadıkları dudaklarıyla tanınırlar halk arasında. Eski sevgili,eş veya oğlumuzun arkadaş çevresindendirler. Her zaman oğlumuzda gözü vardır, işsiz güçsüz, baba parası yiyip yuva yıkmaya endeksi bir hayat tarzı benimserler. Her zaman cahildir, asla kafaları çalışmaz, diplomaları dahil her şey onların itibarlarını hiçe saydıkları, yeri geldiğinde parayla kızlarına 'eş' satın almaktan bile gocunmayacak fedakar babalarının eseridir. Tabi ki bakire değildirler, pek çoğu esas oğlumuzla zaten cinsi bir münasebet yaşamıştır ancak hiçbir zaman, 'onlarla sadece ihtiyaçlarımı giderdim, sen benim meleğimsin/böceğimsin'' tarzı iltifatlara(!) erişemediklerinden esas kız olmaktan uzakta, sevilmemenin verdiği sinirle  esas kızı tahtından etmek yeminiyle yaşarlar.Başka da bir numaraları yok zaten.

   Şimdi bir de erkekler var onları daha sonra yazarım, zaten hikaye de çok da bir işlevleri yok. Çoğu kurgu bu iki modelin taht kavgasına girişmesiyle meydana geliyor zaten. Filler tepişir çimler ezilir gerçeği ile erkek ortada kalıyor, asla bir karakter ortaya koyamıyor, aşkı için savaşmakmış, güvenmekmiş onlar şöyle dursun kendisine alenen ilanı aşk eden kadına net bir şekilde hayır bile diyemiyor. Kadınların kıskanç, basiretsiz ve duyguları arkasına saklanmış korkularını okuyoruz yazarlardan. Belki onlarda böyle, belki hayallerini yazıyorlar, belki asla yapamayacakları şeyleri. Ama her insan bunlardan daha iyisini hak ediyor, hayatımız boyunca tek bir erkeğe bağlı kalmak istemeniz tecavüzcünüze aşık olmanızı gerektirmez, sonsuz bir aşk yaşamak istiyorsanız sizi bir kadın için terk etmiş sonra ondan çocuk yapmış sonra size dönüp 'affet beni' bile demeden 'o eteğin boyu ne lan!' diyen  bir adama methiye düzmeseniz de olur. Bir erkeğin sizi sevmesi, size sahip çıkması size evcil hayvan muamelesi yapması demek değildir. Herkesin kötü özelliği vardır ama sinirlendiğinde kafanızı duvara vurması, evinize kadın getirip sizin gözünüzün önünde sevişmesi 'kötü özellik' kapsamından ötedir. Ben bunlara mecbur kalan kadınlar tanıdım, kurgu değildi hiçbiri. Ama onlardan biri bile bu muameleye aşık olduğu için katlanmamıştı, zor durumdaydılar, çocukları küçüktü, çalışamaz, onlara bakamazdılar, kocaları tarafından ölümle tehdit edilmiştiler, aileleri tarafındansa reddilmiştiler. Hiçbiri kendilerini döven, aldatan, tecavüz eden adamlara aşık değildiler. Sadece mecburdular.

Herkes sınanmadığı günahın masumudur derler, ben bu konuda yorum yapmayı bile yanlış buluyorum ama canımı sıkan her üç kadından birinin en az bir kere şiddete uğradığı, neredeyse tüm kadınların bir kez bile olsa farkında olarak ya da olmayarak tacize uğradığı, tecavüze uğrayanın tecavüz edenden daha fazla sorgulandığı  bir memlekette bir kadının yazdığı bir hikayede sanki bütün bunlar gayet basitmiş gibi anlatılması.Ama işte o işler öyle olmuyor. O insanlar bunları kolay kolay unutamıyor.

Hayat bir uçan balona benziyor, bazen yükselebilmek için bazı şeyleri gözden çıkarmak lazım. Ama bu bizi biz yapan şeyse, bu bizim onurumuz, gururumuzsa ne olacak? O balon yükselebilecek mi? Aşkta gurur olmaz demekle, bir kadına yapılan tüm haksızlıklar çoğunluk başka kadınların ön ayak olmasıyla sineye mi çekilecek? Tepki veren okuyucuya, ''ama aşık'' demekle o karakterin gururu bizim gözümüzde kurtulacak mı? Kadın olmak hep fedakarlık gerektirmiş olsa da bu yerlerde insan ne için ne feda ettiğine dikkat etmeli...

NOT:Haksızlık etmeyeyim, iyi kadın karakterler de var burada. Ama bir şeye açıklık getirmek lazım: Karakter çok yönlüdür mesela bizim gibi, yalan söyler, iyilik yapar, güler, ağlar. Tipse tek yönlüdür ya merhametsizdir ya da çocuğunu öldüren kadına elleriyle çorba içirirecek kadar merhametlidir. Yani aslında benim eleştirdiğim kadınları 'tipleştirmeleri'. Bir feminist olarak asla kadın veya erkek herhangi bir insanın bir kalıba sokulmasını desteklemiyorum. Aynı muamele erkeklere de yapılsa aynı kelimelerle aynı şeyleri yazardım.Saygılar...

Ağlama DuvarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin