LİSELİ VE ÖFKELİ -3-

36 4 10
                                    

*Bu bölümü bir su torbasının hain saldırısıyla yaralanmış arkadaşım Merve'ye ithaf ediyorum, seviliyorsun kardeşim:)*

''Bırak sevgilimi.''

Sesin böldüğü ikili karşılarındaki sarhoş adama bakar, adam ıssız bir sokak olmasına rağmen adım başı konulmuş sokak lambalarının ışığıyla gördüğü yabancılardan hoşnut olmadığını yüzüne yansıtır. Falan ise karşılarında duran ve az önce sevgilisini(!) bırakmasını isteyen adama öfkeyle bakar, sonra Hebele'ye döner:

''Bu adam kim?'' Hebele ise az önce onu öpen adamın gözlerinde gördüğü öfkeye anlam veremese de, hipotermiye ramak kala, ''Bilmiyorum.'' demeyi başarır.O kadar çok üşür ki, konuşurken çenesi titrer. Ancak Falan'ın gözü onu görmez, sarhoş adamın arkasını dönüp gittiğini görünce iyice çileden çıkar. Adama seslenir, Hebele'yi kolundan tutup adamın önüne kadar sürükler ve ardından adamın önüne atar:

''Al sevgilini, hem seni hem Fıdıdı'yı aynı anda idare eden bir sür*ükle işim yok benim. Sadece küçük bir oyun oynayıp tadına bakacaktım ama benim bile midem bu kadarını kaldırmaz.'' deyip gidecekken, kadının birinin onların yanına koştuğunu görür. Kadın hışımla adamın kolunu tutar, ''Neredesin sen Allah'ın cezası?'' der öfkeli ama yine de endişelendiğini belli eden bir sesle. Adamın yüzü güler, kayan ağzı, açık tutamadığı gözleriyle kadına bakar, ''Seni arıyordum aşkım. Karanlıkta şu kızı sen zannettim. Ama sen olmadığını hemen anladım hiç kimse senin kadar güzel olamaz.'' der. Kadın adamın bu hallerine alışkın olduğunu belli bir tavırla adama aldırmaz, kolundan tutar ve bara doğru sürükler ve söylenmeyi ihmal etmez.

 Karın üzerinde yazlık denebilecek kıyafetlerle yatan Hebele ise yerinden kalkamaz, Falan'ın kendisi için söylediği sözler canını yakar, kendisini bir paçavra gibi atan tavrı, onun midesini bulandırdığını söylemesi genç kızın bir aşkı yeni yeni yeşerttiği körpe yüreğini paramparça eder. Şimdi  kendisine pişman olmuş gözlerle bakan,nereden başlayacağını bilmiyormuş gibi duran adamı gözü bile görmez. Ayağa kalkmak istese de kalkamaz, ayağa kalkıp Falan'ın yüzüne sağlam bir tokat atıp hemen otele dönmek olsa da niyeti tek yapabildiği gözlerini kapatıp, kara karışan gözyaşlarını umursamadan hala annesinin dizinde yatıp, babasının onunla ilgili hayallerini dinleyen küçük kız olduğunu hayal etmek olur.

 Falan ise pişmandır, o balo gecesi bile hissetmediği bir pişmanlık duyar. Ancak hala bir yanı adamın söylediklerinin ardından sakin kalmasının mümkün olmadığını, kızın o adamla bir ilgisi olmasa da Fıdıdı ile yan yana olduğunu hatırlatır. Ancak bu hatırlatma karşısında soğuktan morarmaya başlayan, küçük nefesler alan, arada hıçkırığa hatta iç çekmeye benzeyen sesler çıkaran, cenin pozisyonunda yatan kıza karşı hissettiği pişmanlık ve merhameti değitiremez. Kıza doğru eğilir, niyeti onunla konuşup en azından bir, 'kusura bakma' demektir ancak kıza dokunduğu an dediği tek şey, ''Ha si*tir.'' olur.

 Hemen kızı kucaklar ve hastaneye götürür.( Evet, hastane dağın başına yakındır ve evet helikopterle gelmiş olsalar da elbette arabasını da getirtmiştir Falan.) Acile girer girmez sedyeye yatırdığı kız müşahede odasına alınır, Falan doktorun yakasından tutar ve ''Ona bir şey olmayacak anladın mı ona bir şey olmayacak?'' diye bağırır. Doktor ise, ''Anladım.'' der ve hemen hastasının yanına gider. Kendisi günde en az 10 hasta yakınından gerek fiziksel gerek psikolojik şiddet gördüğü için bu gibi durumlara alışkındır.

 Falan ise dışarıda duvara dayanmış, küçük kız için perişan olmuştur. Bir ara elini yüzünü yıkamak için tuvalete gider, yüzünü yıkayıp aynadaki aksine bakar. ''Hayır, bu ben değilim, ben bir kız için bu hallere düşmem.'' der ama siniri geçmez, aynaya yumruk atar.''Hayır, hayır ben değilim bu, ben onu sevemem, ben kimseyi sevemem, yapmam bu hataya düşmem, hayır o da diğerleri gibi.'' diye bağırır sanki onu dinleyen varmış gibi, elinden akan kana aldırmaz, nasıl olsa o temizlemeyecektir, koridoru kendisine şaşkınca bakan insanlara aldırmadan geçer. Dışarı çıkar, nefes almak ister ama alamaz, çareyi bir sigara yakmakta ve sigaraya methiyeler dizmekte bulur. Tam sigarasını yakmışken koşarak bir hemşire gelir, evet hemşire özellikle gelip onu bahçede bulmuştur. ''Arkadaşınızın durumu iyi uyuyor beyefendi.'' der şuh bir sesle. Falan ise hemşirenin bu tavrına oralı bile olmaz, tüm kadınlar böyledir ona göre. Hepsinin tek derdi yatağına girmek ve zenginliğinden yararlanmaktır. Hemşire Falan'ı baştan aşağı incelerken sıra eline gelir:

Ağlama DuvarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin