Evlilik aşkı öldürür mü?
Benim araştırmalarım ve çevremde gördüğüm çiftler sonucu ortaya çıkan yargım şu: Aşk sürekli hissedilebilen bir duygu değil, evlilik gibi monoton ve kendi içinde kuralları , toplumsal ve hukuksal sorumluluk ve görevleri olan bir yapıda da haliyle sonsuza kadar sürmüyor ama şekil değiştiriyor. Yerini sevgi, saygı, bağlılık, alışkanlık alıyor.
Çevremizde gördüğümüz çiftler genelde bir şekilde tanışırlar, aşık olurlar, birbirlerini severler en kötü karşılarındaki kişinin kendilerine uygun olduğunu düşünüp evlenmeye karar verirler. Bunun yanında zorla evlenen insanlar da vardır, üzülerek söylüyorum benim ailemde bu çok yaygın, mesela annemler 10 kardeş, 7 kardeşi sevmedikleri insanlarla zorla evlendirilmiş. Ailenin baskın olduğu kültürler de bu durum zaten çokça görülür, erkek- kız çocuk ayrılmadan, ailelerin uygun gördüğü kişilerle evlendirilirler. Ama maalesef hayat Wattpad'deki gibi olmadığından kimse günün sonunda aynı yatağa girmeye mecbur bırakıldığı adamı ya da kadını sevemez kolay kolay. Ben 35 yıldır evli, 4 çocuk annesi teyzemin kocasından hala nefret ettiğini ve hala bunun için gözyaşı döktüğünü bilip, görürken üzerine ekstra sim eklenip, pembeye boyanmış bu hikayeleri gülerek okuyorum.
Bence yazarlar içinde en kolay oluşturulabilen kurgular, zoraki evlilik kurguları. Bir kere doğal olarak aynı evde hatta aynı yatakta olacaklarından, saçma sapan mazeretlerle bir araya gelmiyorlar. İkinci olarak zaten aile zoruyla evlendikleri için ekstra kayınvalide sorunu- babam seni bana layık görmedi sorunu çıkmıyor. Stabil giden, başta dram diye yola çıkılsa da romantik komediye uğrayan, içinde bol bol yanlış anlaşılma, aşkını itiraf edememe, kıskançlık içeren bu kurgular çocuk-düğün-balayı ekseninde final veriyor.
Gelelim benim kurguma: Kahramanımız, erkek denildiğinde akla gelen, sert yüz hatları ve insanın içini ürperten bakışlarıyla sadece genç kızların değil, beşikteki bebekten yaşlı nineler kadar her kadının rüyasını süsleyen Falan Feşmekan'dır. Kendisi, geçen bölüm ağalıkta göstermiş olduğu üstün başarıdan ötürü İstanbul'da karun kadar zengin bir amcanın oğlu olarak atanır. Hatta bununla da yetinilmez kendilerine, onun kadar yakışıklı olmasa da dönüp bir daha bakılacak, onun kadar zengin olmasa da yılda bir arabasını değiştirebilecek kanka verilir: Fıdıdı Fıdıdı.
Bitirim ikilinin dostlukları lise yıllarında başlar, okulun basketbol takımının kaptanı olan Falan, lisede bile havalı, yakışıklı, kaslı olarak okuldaki sivilceli, çelimsiz erkekleri depresyona sokar, kızları aşkından yataklara düşürür.. Fıdıdı ise daha küçük bir kitleye hitap etse de albenisi olan bir arkadaşımızdır.Aynı takımda oynayan Falan ve Fıdıdı, o günlerin ardından asla ayrılmazlar. İkisi de Amerika'da işletme-yönetim-ekonomi gibi sıkıcı konularda eğitim alıp vatanlarına dönerler. Hem zengin hem başarılı bu da yetmez gibi yakışıklı olmanın zorluklarını iliklerine kadar yaşarlar garibanlar.
Falan'ın babası Karun amca, her gece zorla götürüldüğü klasik müzik eşliğinde dedikodu yapılıp, kanepe yenilen, şampanyanın su gibi aktığı günahkar davetlerden sıkılmış olacak ki bir anda oğlunu evlendirmeye karar verir.Baba yüreğinin ona verdiği yetkiye dayanarak oğlunun yuva kurmasını, çocuk sahibi olmasını istiyor da olabileceği gibi kendisi, yıllardır asık suratlı, sosyeteye kendini beğendirmek için şekilden şekle giren, geçimsiz ve kokoş karısıyla akşamları davetlere bir penguen gibi giyinerek giderken oğlunun yaşadığı hayata karşı bir kıskançlık duyuyor da olabilir. Neyse orası aile meselesi..
Falan ise gündüz ekonomi dergilerinin kapağını süsleyecek kadar başarılı işlere imza atarken, gece Fıdıdı ile alemlere akar, evlenmeyi bir çeşit intihar sayar. Bir kadını sevmenin ve ona bağlanmanın vücudunda çeşitli alerjik reaksiyonlara sebep olacağını düşünür. Falan hayatından oldukça memnundur esasen.Ailesi onun için gelin ararken o,bu işten nasıl kurtulacağını düşünür, evlenmek fikri ona o kadar uzaktır ki, aralarındaki mesafe ancak ışık yılıyla ifade edilebilir. Her çiçekten bal alma ideolojisinin bildirisinde imzası olan bir 'çapkınlık neferi' olarak evlenmek onun için davasına ihanettir. Aslında, her gece bambaşka kadınlarla takılıp, ergen libidosuna sahip bedeninin ihtiyaçlarını gidermek varken, evlenip bir kadına bağlı kalmaktan ölümüne korkar.Evlenmek istemediğini söyler.Ancak babası bu durumu bir türlü kabul etmez, 30 yaşına yaklaşmış oğlunu bir an evvel evlendirip torun sahip olmak ister.Oğlunu güzellikle ikna edemeyeceğini anlayınca yaşına başına bakmadan oğluna şantaj yapar. Eğer evlenmezse Falan'ın sünnetinde çekilmiş tüm fotoğrafları basına servis edeceğini söyler. Bu durum karşısında ne yapacağını bilemeyen Falan, son çare olarak barlarda içerken barmenlere falan sorar. Barmenler ise 'sahte içkiden' şüphelenseler de ses çıkarmayıp, kendilerine addedilen bilge karakterin gereği olarak kulağa güzel gelen anlamlı fakat konuyla zerre alakası olmayan laflar ederler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlama Duvarı
HumorFalan Feşmekan ve Hebele Hübele'nin içinde hiçbir şey bulamayacağınız aşk hikayesi... Burası amatör, bu konuda eğitim almamış ama yazma isteği duyan insanlarla okuyucuları buluşturan bir yer, farkındayım ama neden daha iyisi olmasın? Neden daha iyi...