LİSELİ VE ÖFKELİ -1-

24 5 6
                                    


  Daha evvel ağalıktan CEO'luğa, badboyluktan mafyalığa kadar her işi yapmış Falan Feşmekan karakteri ve 'saf, masum,temiz' sıfatlarıyla her türlü kurguda aynı kişi olarak boy gösteren Hebele Hübele yeni, heyecanlı ve insanın aklına 'bunlar beyinsiz yaşıyor, bende yaşarım hatta belki daha mutlu yaşarım' deyip kafanızı duvara vurma fikrini getiren bir 'lise hikayesi' ile karşınızda.

NOT: Gelecekle ilgili umutlarınız tükenebilir.

 Hikayemiz 'özel' bir lise de geçer. Anne ve babası olmayan, fettan yengesi ve karısının sözünden çıkmayıp tek yeğenine eziyet eden dayısıyla, buram buram acı ve imkansızlıklar içinde yaşamaya mahkum olan Hebele, bu gidişe bir dur demek maksadıyla hikaye boyunca yaptığı en mantıklı hareketi yapıp ders çalışır ve 'özel' bir lise kazanır. Gerçi lisenin son yılındadır ama geleceği için, içinde sadece 'züppe, tiki,zengin, aptal ve kötü' insanların bulunduğu o eğitim yuvası görünümlü şer fabrikasına 1 yıl katlanmak zorunda olmasını umursamaz.

  17 yıllık hayatını bir bavula sığdırıp tek başına kayıt olmak için lisesine geldiğinde hayatının değişeceğinden bihaberdir Hebele. Kapıdan girdiği an bir duvara çarpar ya da o öyle zanneder. Çarptığı 'şey' sert kaslarla bezeli bir göğüstür. Kafasını biraz kaldırıp görüş açısını genişlettiğinde, çarptığı 'şeyin' yakışıklı olarak tanımlanamayacak kadar kusursuz yüz hatlarına sahip, delici bakışlarıyla yürekleri yerinden oynatan, ukala gülüşüyle hafıza kaybına, kahkahasıyla kısa süreli bayılmaya sebep olacak düzeyde bir adam olduğunu görür. 17 yaşında olmasına rağmen, yaşıtlarının kat be kat üstünde bir fiziğe sahip olan bu milenyum çocuğu, okulun sahibinin oğlu Falan Feşmekan'dan başkası değildir.

 Zavallı, ezik, saf ve masum kızımız Hebele bunu bilmediği için karşısındaki adama en olmayacak şeyi söyler:''Af edersiniz, ben sizi görmemiştim.'' Bu lafı duymasıyla kızgın bir boğa gibi burun kanatları genişleyen, karizmasının üzerine kat çıkaran,gözleri öfkeyle açılan Falan, ''Sen kimsin de beni görmeyeceksin?'' diye kükrer. Tüm okul nefeslerini tutmuş, okulun en popüler, yakışıklı ve zengin çocuğuyla, okulun kapısından içeri olaysız geçmeyi becerememiş zavallı ve çirkin kıza bakarlar.

 Falan çok sinirlidir, ona çarpmış bir de onu görmediğini söyleyen çirkin kıza haddini bildirmeye karar verir.

''Bana bak ucube, bir daha karşıma çıkma, benim karşıma bir daha çıkarsan...''

''Ne olur çıkarsam?''

''Hiç iyi şeyler olmaz aptal küçük kız.'' diyerek, kızları pencerelere çıkaran o yan gülümsemeyle, alaycı bakışlarıyla süzer Hebele'yi. Sonra da gider. Az evvel yaşanan olayları, üzeri açık kaldığı için gördüğünü bir rüya olmasını umup kendisini çimdikleyen Hebele, olayın gerçek olduğunu anlayınca içten içe korksa da bu okulun son şansı olduğunun bilincindedir.

 Sora sora Bağdat bulunur diye bir atasözü olan milletin evladı olsa da okul müdürünün odasını bile bulamaz. Sağa sola İstanbul'a yeni gelmiş köylü gibi bakarken bir kez daha 'duvar' hissiyatı yaşatan Falan'a çarpar. ''Ulan bende şans olsa...'' diye içinden geçirir Hebele. Falan ise gördüğü andan itibaren aklından çıkmayan (10 dakikadır) kızı bir kez daha görmenin ergenlik asabiyetine de eklenmesiyle adeta bir sinir küpü, asabiyet karnavalı, öfke cümbüşü yaşar. Bir insan evladı nasıl olur da ona çarpar, hem de ikinci kez? Bir cezayı hak etmiştir bu kız, ancak şimdi sessiz kalmaya ve kızı ürkütmemeye, ona güvendiği ilk anda onu ağlatarak bu okuldan göndermeye yemin eder. Karşısında korkudan sararan kızın ince ve narin boynuna eğilip koklar, hanımeli kokan kızın boynuna küçük bir öpücük kondurur.( Tam şu anda gülüyorum, 4 yıl lise okudum bir tane böyle hadise ne yaşadım ne de yaşandığına şahit oldum, bir kıza bunu yapsalar kız sırayı sırtlayıp çocuğu döverdi herhalde bizim okulda)

Ağlama DuvarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin