İyi bayramlar...
Boşboğaz abiden ''Anlamadım dayı sizin gelin kim?'' sorusu gelene kadar ortamda ölüm sessizliği hakim olur, abiden gelen bu akıl dolu soru sonrası çarşı karışır, yaşını başını almış damat adayı Falan'ın arsız bakışlarını Hebele'nin üzerinde görünce mevzuya karşı büyük bir aydınlanma yaşar. Kocaman göbeğinini el verdiği ölçüde akranı sayılan Karun amcanın önüne geçen damat namzeti ''Sen ne diyorsun be adam ne gelini, bu evdeki tek gelin benim gelinim!'' der bariton sesiyle. Aynı bariton sese sahip, ses tonuyla bile ortaya seksapalitesini koyan Falan babasının önüne dikilmiş ona adeta hesap soran, evrimin ilk basamağından ileri gidememiş damat namzetinin bu tavrına iyice sinir olur. Karun amca parasının verdiği yetkiye dayanarak, ''Bu sene de buralar hep fakir dolmuş'' bakışlarıyla, ''Bir kızı bin kişi ister bir kişi alır'' diye tarihi bir cevap verir. Bir kızı bin kişi ister ama biride sen ne istiyorsun diye sormaz, bir kızı bir kişi alır o kişi de sen beni istiyor musun diye sormaz. İstenen ve ulaşılan bir hedeften daha fazlası değildir Hebele, tercih hakkı yoktur, kendi için çabalamaz. Beyaz atlı prensini beklememektedir hep ve an itibariyle beyaz atlı prensi o nişanlanacağı an onu kurtarmaya gelir.
Abi ise tipleri 'biz zenginiz' diye bağıran aileyi görünce bir gözünde dolar bir gözünde euro işareti görülür. Kaz gelecek yerden kardeşini esirgemez, ''Tabi canım dayı haklı geçin buyurun oturun şöyle, Hebele kız kahve yap misafirlere!'' der. Hebele ise parmağına abisinin taktığı yüzüğün yine abisi tarafından hışımla alınması karşısında şaşırır. Bir mal gibi açık artırmaya gireceğini farkettiyse de sesini çıkaramaz. Çünkü sesini çıkarmaya çıkarmaya bir sesi olduğunu bile unutmuştur.
Oturma odasında bulunan 90'ların başında alınmış ama senede 2 kez sadece bayramlarda ve uzak akrabaların gelişinde kullanıldığı için yepyeni duran koltuklara yayılan ahali kimin kim olduğunu çözmeye çalışır ancak bu bakışmalardan elde edilen tek sonuç 20 kişinin 190 farklı şekilde bakışabileceğidir.
Hebele kahveleri yapıp dağıtır, tuzlu kahve adetini uygulamak istese de iki farklı damat adayı olduğundan vazgeçer. (Bu adet her yerde yok mesela ben sadece televizyonda gördüm böyle bir adet olduğunu) Kahveleri içen ahaliden önce devrik damat namzeti sözü alır, abiye hitaben ''Oğlum, biliyorsun benim durumum iyi kardeşine de sahip çıkacak kadar olgun ve tecrübeli bir adamım. Kardeşine gözüm gibi bakar, bir dediğini iki etmem.'' der. Bunu söylerken de Hebele'yi soyar gibi süzer. Bundan rahatsız olan Hebele adamın anlamasını umarak rahatsızca kıpırdar ama adam tabi ki anlamaz hatta 'naz yapıyor' diye düşünerek daha da utanmazca süzer Hebele'yi. ''Bak benim iki karım var ikisine de gözüm gibi baktım sor bir, benden şikayetleri var mıymış? '' diyerek devam eder. Falan, Karun amca, Fıdıdı hatta kokoş teyze bile şok olur. Karun amca ve Falan aniden fırlar yerlerinden, Falan yaşlı başlı demeden devrik damat namzetini döverken, Karun amca Hebele'nin abisine çıkışır, '' Ulan sen nasıl adamsın, gencecik kızı baban yaşında üstelik 2 karısı olan bu adam nasıl verirsin?'' o sırada yumruk yemekten sağıyla solunu karıştırma noktasına gelen devrik damat namzeti, ''50 bin lira verdim ulan ben sana, kızı bana verecektin sözünden dönersen paramı isterim.'' gibi bir şeyler gevelese de herkes adamın dediklerini duyar. Hebele yerin yarılıp kendisini almasını ister o an. Para için evleneceğini bilse de, bunları duymak genç kızı çok üzer, ağlamaya başlar.
Hebele'nin ağlamasıyla iyice sinirlenen Falan devrik ve artık damattan ziyade maktul namzetine sağlam bir yumruk daha atar ve ceketinin cebinden asla eksik etmediği çek defterini çıkarır. 100 bin lira yazıp imzalar ve maktul namzetinin yüzüne fırlatır. Fıdıdı ve Falan tarafından bir kedi gibi tutulup sokağa fırlatılan adamın ardından 2 karısı ve çocukları da hızla dışarı çıkar. Köşede olan biteni izleyen Hebele ''az önce bene ne yaşadım'' düşüncesinin pençesinde kıvranadursun, Karun amca 'kriz Japonca'da fırsat demekmiş' düşüncesiyle Hebele'yi ister, tabi Hebele'nin abisi hem zengin hem genç hem de kahraman Falan'ı - ki bu kahramanlık borcunu tek kalemde ödemesi anlamına gelir- damat olarak kabul eder ve kardeşini verir. Hebele ise içten içe isyandadır ama işte içten içe.Yangından mal kaçırıldığı için 1 hafta sonrası için düğün planı yapılır. Hebele'nin yapacağı tek şey gelinlik giyip, kendisine soru sorulduğunda 'evet' demesidir. Falan ise nihayet evleneceği kıza şöyle bir bakar, kendisine layık görmemekle beraber çok da çirkin değildir ancak ne olursa olsun Falan'a layık da değildir. Falan'ın istediği kısa süreli bir evliliktir. Kısa bir süre evli kalıp babasının üzerinde kurduğu baskıdan kurtulmak niyetindedir ama bilmedikleri vardır. Hebele'ye zerre konuşma hakkı verilmeden söz ve nişan yapılır, misafirler yolcu edilir. Akşam yemeğinin ardından bulaşığı yıkayıp etrafı toplayıp, sarı bezi lavabonun önüne saran Hebele işinin bittiğine kanaat getirip odasına çekilir, niyeti dün gerçekleştiremediği planı devreye sokup her ne kadar yakışıklılıkta marka değeri taşıyan, karizmayı mobil hale getirip yanında taşıyan Falan'da olsa sevmediği bir adamla evlenmekten kurtulmaktır. Çantasına biriktirmiş olduğu parayı, kimliği ve birkaç parça kıyafetini koyar ve sabahı beklemeye başlar. Hem gergin hem mutludur. Yarın onun için milat olacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlama Duvarı
MizahFalan Feşmekan ve Hebele Hübele'nin içinde hiçbir şey bulamayacağınız aşk hikayesi... Burası amatör, bu konuda eğitim almamış ama yazma isteği duyan insanlarla okuyucuları buluşturan bir yer, farkındayım ama neden daha iyisi olmasın? Neden daha iyi...