Kumalık...
Açıkçası bu konu hakkında mizah yapamadım, içimden gelmedi. Daha önce töre içerikli yazımda ufak bir değinmiştim ama tüm kurgunun 'kumalık' üzerine şekilleneceği bir şeyler yazamadım. Belki yukarıdaki belgeseli izlemesem yine bir şeyler yazardım ama gerçekten yapamadım. Ben burada Wattpad'de yazılmış, okuduğum kurgulardan hareketle bir şeyler yazıyor, kendimce eleştiriyorum ama bu tamamen başka. Başkası ise şu, iki kadın da masum. İki kadın da aldatılıyor. İki kadına da haksızlık. Ama buradaki kurgular böyle değil. Buradaki 'kuma' kurgularının büyük kısmında iki kadından biri çok kötü, diğer kadında kadrolu melek kıvamında. Adam deseniz, ağa mı etkisiz eleman mı belli değil. Töre evlen diyor evleniyor, yapacak bir şeyim yok diyor. Kendisinden daha çaresiz olanlara eziyet ediyor, kimi zaman 'ikinci' kadına aşık olup bunca yıl kahrını çeken kadını kapı dışarı ediyor, kimi zaman 'ilk' kadını sevse de mecburen 'ikinci'den çocuk yapıp, 'ilk' kadından anlayış bekliyor. Karışık değil mi? Kimin kim olduğu belli değil. Bazı 'yaratıcı' yazarlar ise kumalığa bambaşka bir bakış açısı getiriyor: Kardeş gibi olan kumalar.... Devrim niteliğinde... Ama değişmeyen tek şey şu: Yine, yeniden ve her zaman olduğu gibi 'kazanan' erkekler oluyor. Erkek düşmanı falan değilim ama alenen haksızlık yapan, döven, söven, aldatan erkeklerin ne hikmetse her zaman finalde 'kazanan' olması veya cezalandırılmaların yine bu adamaların 'kadınlarının' başlarına gelen felaketler şeklinde oluşu gerçekten benim sinirlerimi bozuyor.
Kimse bu konuda yazmasın demiyorum zaten desem de kimsenin beni dinlemeyeceğine eminim. Yazanı da okuyanı da çok. Ama işte gönlüm razı olmuyor göz göre göre hakkı yenenlere. Bir kadın kötü ise aldatılmayı, üzerine gelecek kumayı, anne olmamayı, şiddet görmeyi hak etmez. Bir kadın yalnızca hizmet etmek, çocuk doğurmak, 'erkeğini' memnun etmek için yaşamaz. Bir kadının tek başarısı 'mutlu bir evlilik' değildir. Kimse benimle aynı şeyi düşünmek zorunda değil, bende kimse gibi düşünmek zorunda değilim. Bütün bunlar bir kurgu deyip geçebilirim ama işte geçemiyorum maalesef. Bunu yazan neden yazmış okuyup beğenen tam olarak neyi beğenmiş diyorum. Ama şu ana dek bir cevap bulamadım.
Kurguların geneli, eve gelen kuma, ona karşı çıksa da sesini çıkaramayan fettan 'ilk' eş, 'ikinci' kadına toplu eziyet, yetmedi 'ikinci' eşe kocadan eziyet, hamilelik, 'ilk' eşin kumasını öldürme planı, hastane sahnesi, adamın ilk eşinin kötülüğünü görüp onu evden kovması akabinde hastaneden yeni çıkmış ve 70 basamaklı merdivenden düşüp çocuğunu korumayı başarmış 'ikinci' eşin adam tarafından 'tek kadın' ilan edilmesi, ev ahalisinin 'ilk' eşin gidişiyle taraf değiştirmesi, 'tek' kadın olan kumanın herkesi affetmesi, doğum ve kapanış şeklinde...
Yine suçun her zamanki gibi bütünüyle tek kişiye yüklenip, o kişinin de hikayeden sürgün edilmesiyle şirinler köyü kıvamında bir konak oluşturulma sürecine değinmek istemedim ama bilin, bir de o kısım var.
En midemi bulandıran da bu kurgularda 'aşkın' varlığı. Hani yaşananlar farklı açılardan değerlendirilse, kurgu o kadınların veya adamın yaşadığı sorunlar, ruh halleri gibi konuları içerse anlarım. Hala 'kuma' için ısrar eden, 'kuma'nın bir ihtiyaç olduğunu dile getiren zihniyeti eleştirseler veya onların bakış açılarını nedenleriyle ortaya çıkarsalar takdir bile ederim. Ama işte iki kadın - bir adam aşkı bile etmeyecek, evliliğin gereği olan sadakat, güven ve saygının tamamen alaşağı edildiği, iki kadından hep birinin günah keçisi ilan edilerek çeşitli küfürlerle muhatap bırakıldığı, aşkın, sevginin yeniden ''gel abla gel 3 tane bir lira'' ucuzluğuna indirgendiği kurgular benin aklımı, vicdanımı, kapasitemi aşıyor. Ama yine de bu kurgulardan çıkardığım şeylerde var. Mesela, kötüyüz! Tek sorun, suç, problem, sıkıntı, olumsuzluk bu. Hepimiz kötüyüz. Kendimizi başkasının yerine koymaktan aciz ancak kendimizi yerine bile koyamadığımız kişilere 'akıl' verecek kadar da hadsiziz.
NOT:Medyaya bıraktığım belgeseli izlemenizi öneririm. İyi insanlardan özür dilerim... Saygılarımla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlama Duvarı
HumorFalan Feşmekan ve Hebele Hübele'nin içinde hiçbir şey bulamayacağınız aşk hikayesi... Burası amatör, bu konuda eğitim almamış ama yazma isteği duyan insanlarla okuyucuları buluşturan bir yer, farkındayım ama neden daha iyisi olmasın? Neden daha iyi...