Kumlu yolların üzerine bıraktığı ayak izleri kapanmak üzere iken, Tony evin kapısına gelebilmişti. Sahil yolu, taşlık yol ve kalanı boyunca düşüncelerine yem olmuş, hatta ritmi sürekli hızlanan göğüs kafesine o kadar dalmıştı ki öldürücü baş ağrısını bile birkaç dakikalığına unutmuştu. İki katlı evin geniş kapısına geldi anda derin bir nefes verdi. Başka bir diyarda takılı kalmış da, kapıya gelince kendi dünyasına geçmiş gibi hissetti bir an. İçeri girip anahtarı bir kenara attıktan sonra ahşap merdivenleri hızla çıktı. Hissedemiyordu, kendini, ellerini, hislerini. Yetmiş yıldır buzun içinde gibiydi, hiç bir şey hissedemiyordu. Tüm duyguları dondurulmuş, beyni çoktan gitmiş gibiydi. Üzerindeki tişörtü tek hamleyle çıkarıp bir kenara attıktan sonra kendini yatağına bıraktı. Gözlerini kapatıp aldığı derin nefesle mavilikler doldu ruhuna. Gülümsedi, uzun sürmeyeceğini bilerek. Küfrederek nefesini geri verdi. Evrendeki her şeyden daha rahat olduğunu iddia ettiği bu yatak ona bir taş gibi soğuk ve keskin geliyordu. Sabah uyandığı sakin göğüs kafesinde, misk ve tarçınla harmanlanmış ve aldığı her bir nefesten daha güzel gelen o kokuyla bütünleşmiş bir şekilde olmayı dilerdi. Tek bir farkla; farklı bir durumda, farklı bir sebepten.
*Dünü düşündü, Gece yarısı Edwin'i araması, sabahın ilk ışıklarında malikaneye girişi, Howard. Babası. Hiç bir zaman, tek bir saniye dahi ona babalık yapmadığı halde onu suçlayan adam. Yanından gecişi, Tony'i görmezden gelişi. Sanki günlerdir evde olmayan o değilmiş gibi, günlerdir yaşıyor mu yoksa bir kenarda ölü mü bilmediği halde tek mimiğinin dahi kıpırdamıyor olması. Tony, bağırdığını hatırlıyordu. Bu umursamazlığına göğüs geremediğini, nefeslerinin daraldığını, kalbinin Howard'ın ellerinde bir kez daha ezilişini hatırlıyordu. Sanki sesler hala oradaydı, her biri, duyuyordu.
"...Günlerdir yoktum, umurunda bile değil miydi?"
Arkası ona dönük şekilde yürümeye devam eden adamın durmayışı. Kırılan kalbinin her bir parçası boğazına dolmuş gibi, tüm kelimeleri kana bulanmış gibi kalakalışı.
"Biliyor musun, orospu çocuğunun tekisin sen."
Olduğu yerde duran babasına karşın yüzüne yayılmaya başlayan ukala gülümseme, hepsi hala canlı gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐮𝐢𝐜𝐢𝐝𝐞 𝐦𝐞𝐬𝐬𝐚𝐠𝐞 • 𝐬𝐭𝐨𝐧𝐲
أدب الهواةSteve Rogers, aldığı bilinmeyen bir intihar mesajında bu kadar senenin yaşanmamışlığını saniyelere sığdırmanın zorluğunda ezilirken, aynı saniyeleri kana buladı bir kesik. Çok uzakta, iç kavuran bir kesik. 𝐜𝐨𝐦𝐩𝐥𝐞𝐭𝐞𝐝 𝐨𝐧 𝐨𝐜𝐭𝐨𝐛𝐞𝐫 𝟕...