"Bak, işini yaptığını biliyorum ancak yanımda gördüğün kızılın kaç farklı renge bürünebileceğini öğrenmek için daha fazla zaman harcamak istemiyorum, geçmeme izin ver."
"Ehliyetini ve ruhsatını istedim genç adam. Beni zor kullanmaya ikna eder gibi konuşmanı değil."
"Tony Stark."
"Efendim?"
"Ehliyetim ve ruhsatım, Tony Stark."
Önünde duran bir kırklı yaşlarındaki polis memurunun şaşkınlığından yararlanıp siyah çerçeveli güneş gözlüğünü indirerek cümlesine devam etti.
"Gözlerimi görüyor musun? Howard Stark'ın gözlerine ne kadar benziyor değil mi ama? Hani maaşının çoğunu ödeyen Howard Stark."
"Yaşınız araç kullanmak için uygun değil Bay Stark. Özellikle bu denli yüksek hızla, bir de alkollü olduğunuzu da belirtmek isterim."
"Ah, dostum. Beni burada tutmana bir dakika dahi tahammül edemeyeceğim, ya şimdi çekilirsin ya da maaşından olursun. Ama merak etme eğer istersen mesleğinde geçirdiğin son dakikaları keyifli hale getirmek için yanımda gördüğün kızılı burada öpmeye başlayabilirim ve olurda işler ileri giderse.."
Karşısında duran adamın homurdanmalar eşliğinde önünden çekildiğini gören Tony, yüzündeki alaycı gülümsemeye dokunmadan cümlesini yarıda kesip gaza bastı.
Birkaç dakikanın sonunda yüksek sesli müzikle birlikte Stark malikanesine giriş yapan Tony sabahın ilk saatlerinde olduğunu umursamıyor gibiydi. Evin bahçesine yeni ekilen birkaç çiçek topluluğunu ezerek arabayı durdurdu ve anahtarları kontaktan çıkarıp arabanın üstünün açık olmasından da faydalanarak bahçenin herhangi bir yerine yolladı. Kendini olabildiğince sağa doğru çevirip yan koltukta oturan ismini dahi bilmediği kızın dudaklarına yapıştı. Kızı fazla hırslı bir şekilde öperken gözü evin kapısındaydı. Kapıdan gözlerini ovuşturarak çıkan babasını gördüğünde gülümseyerek gözlerini oradan alıp işine devam etti. Howard'ın yeterince yaklaştığına ikna olduğunda kızın kapısını açıp az önce hiç bir şey olmamış gibi büyük bir soğuk kanlılıkla gitmesini söyledi. Kızın şaşkınlığıyla vakit kaybedemeyeceği için daha sesli şekilde gitmesini söylerken yüzündeki ciddiyetin zerresine bile dokunmamıştı. Kız arabadan indiği anda gömleğinin birkaç düğmesini açıp gözlerini yumdu, yüzüne alaycı gülümsemesini oturttu, arabadan sakince indi ve gözlerinden alev damlayan babasıyla burun buruna geldi.
"Anthony Edward Sta.."
Âdeta kükreyen babasının sözünü kesen zil sesiyle Tony gür bir kahkaha attı. Telefonunda kayıtlı olan kişinin emniyet müdürlüğünden bir arkadaşı olduğunu gören Howard telefonu cevapladı. Emniyet müdürünün Tony'nin polis memuruna olan davranışı ve gelen şikayetler üzerine olan konuşmasını tırnaklarıyla oynayarak dinleyen Tony fazlasıyla neşeli görünüyordu. Babası rüşvetle arayı düzeltip birkaç teşekkür ettikten sonra aynı sinirle Tony'e döndüğünde gülümseyen suratına yeterince sert bir yumruğu çok görmedi. Anthony, gülümsemesini hiç silmeden yanlışlıkla ısırdığı ve yumruğun da etkisiyle kanattığı dudağından akan kanı babasının ayaklarının dibine tükürdü.
"SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN?"
"Az önce adını bilmediğim bir kızı yapmak üzereydim ama tabii ki sen işime engel ol..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐮𝐢𝐜𝐢𝐝𝐞 𝐦𝐞𝐬𝐬𝐚𝐠𝐞 • 𝐬𝐭𝐨𝐧𝐲
Hayran KurguSteve Rogers, aldığı bilinmeyen bir intihar mesajında bu kadar senenin yaşanmamışlığını saniyelere sığdırmanın zorluğunda ezilirken, aynı saniyeleri kana buladı bir kesik. Çok uzakta, iç kavuran bir kesik. 𝐜𝐨𝐦𝐩𝐥𝐞𝐭𝐞𝐝 𝐨𝐧 𝐨𝐜𝐭𝐨𝐛𝐞𝐫 𝟕...