I

5.6K 291 86
                                    

I

Kafamda tripleks villasını andıran dağınık ev topuzumu ve üzerimde sosyete pazarından takımını 15 liraya aldığım pijama takımımı umursamaksızın mutfağın penceresine çıkıp bizim evin önünde top koşturan haşarı erkek kardeşime seslendim.

"Hişş lan bizim sıpa, gel bakayım buraya"

Onu kızdırmak hayat gayelerim arasında başlarda yer aldığı için yine yerinde öfkeyle hoplamış "Yaa abla ya arkadaşlarımın yanında yapmasana şöyle" deyip kaşlarını çatmıştı. Sevimli bıldırcınım.

"Len gel tamam yapmicam bi daha" desem de o da bende biliyorduk ki bundan asla vazgeçmeyecektim. Arkadaşlarına mola vermesi gerektiğinin işaretini verip atarlı atarlı benim çıktığım pencereye doğru yanaştı.

"Ne var ne istiyorsun gene?"

"Bana bak küçük bıldırcın ablayla öyle konuşulmaz, itaat edeceksin bana" dediğimde gözlerini devirdi. Ablasının kendinden çocuk olduğunun farkında olgun çocuktu valla.

"Abla boş yapma ya" dediğinde elimdeki cüzdanı üstüne fırlatıp "Git hadi bana krem şanti al gel" dediğimde "Allaaah akşama ziyafet var desene" dedi çocuk aklı hevesle. Yemin ediyorum çocuk evimizdeki aç gibi davranıyordu. Gören de hiç kek, pasta, çörek yapmıyorum zannederdi şuna. Hâlbuki kaç kere arkadaşlarına bile yapıp dağıtmışlığım vardı. Bu tür işlerle ilgilenmeyi, uğraşmayı seviyordum ama kendi yaptığım şeyi yemeyi sevmiyordum. Bende böyle cins bir deliydim işte.

"Tamam git hadi. Para üstüne de kola al size, için" dediğimde zaten tüm mahallede çınlayan sesime kardeşimin arkadaşları coşkuyla el çırptılar.

"Sağ olasın abla" diyen bizimkinin samimi kankası Eray gözleri parlayarak bakıyordu bana. Ex kumamdı aynı zamanda. Abla diyordu lakin gelecekteki gelini bendim. Bunları da utanmadan kankisini satan kardeşim ötüyordu bana. Ah çocukluk işte. Kimi çocuklar ota, kimi çocuklarda ben gibi boka... Her neyse.

"Hadi sende git onunla Eray. Tek gitmesin" deyip kıramayacağı içten gülüşümü attım. Yoksa bu çete aşk meşk demeyip maçtan çıkmamak için kırk takla atarlardı. Zira kardeşimin tek seferde gitmeyi kabullenmesi de akşam 4-5 tabak götüreceği köstebek pastası yüzündendi.

Onlar tasolardan, bilgisayar oyunlardan bahsede bahsede giderlerken peşlerinden bir süre baktım. Çok uzak değildi market, 10 dakika ilerideydi Allah'tan. Tekrardan içeri girip bizim gruba mesaj attım işten, okuldan dönen varsa kahveye gelsinler diye. Çocukluk arkadaşlarımın hala büyüdüğüm mahallede olması şanstı benim için. Aynı zamanda doğup büyüdüğüm evde onca acıya ve kedere rağmen tüm ısrarlarım sonucu ben kalmak istemiştim.

Babama kalsa annemin vefatından sonra bizi kendi iş yerinin dibinde kiralık bir apartman dairesine kapatacaktı ancak annemin mutfağından, kokusunun sindiği evden ayrılmak istemediğimi söyleyip ikna etmiştim onu. Erkek kardeşim daha küçük olduğu için ona hem annelik hem ablalık yapabilmek için gayret etmiştim.

Babama bakılırsa çoğu konuda çok olgundum. Kardeşime göreyse çocuk... Çünkü en hevesli, en coşkulu yıllarımı hastanede annemle beraber geçirmiştim. İçimde hala o çocuksu hevesim, tavrım bitmek bilmiyordu. Yorgun hissediyordum aynı zamanda gururlu da. Ne kadar dalga geçersem geçeyim ne kadar sinirlendirsem de erkek kardeşimi iyi yetiştirmek istiyordum.

KOMŞU TURNAM ☘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin