IV

3.5K 244 63
                                    


IV


Kürşad abinin keyifle çalınan melodili ıslığı ortamdaki etkiyi bozunca aniden irkildim ve hızla elimi çektim. Bu seferde ne yazık ki Ilgaz da aynı şeyi düşünmüştü ki ikimizin eli boşlukta kalınca porselen kupa yere düşüp tok bir ses eşliğinde paramparça oldu.

Utançtan yanaklarımın cayır cayır yandığını hissetsem de çaktırmadan yere eğilip kırık parçaları toplamaya başladım. O da eğildi ancak onun elini uzatmasına fırsat vermemek adına "Ben hallederim" dedim kısık sesimle.

"Kusura bakma" dedi o da. Beni dinlememiş, elini uzatmıştı. Yavaş yavaş kırık parçaları toplamaya devam ettiğimiz sırada Çağlar koşarak yanımıza geldi ve bahçeye sıfır balkonumuzdan kızdığımı bildiği halde ayakkabılarıyla zıplayıp topu kucağına aldı.

"Abla annemin sana aldığı bardağın kırıldı diye Ilgaz abiye kızmayacaksın değil mi?" dedi saf bir endişeyle.

Eflatun deseninde ismimin yazılı olduğu kupamı annem kahve içmeyi çok seviyorum diye 14.yaş günümde özel olarak yaptırmıştı. Annemin vefatından sonra ise kullanmak istemesem de sanki annem hala yanımızdaymışçasına kullanmak bana kendimi iyi hissettirmişti. Çünkü vefat etmeden önce bu bardağı sanki o hep yanımda olacakmışçasına ve bana başka kupalarda hediye edebilecekmişçesine rahatça kullanabilmenin hazzını duyardım.

Ilgaz kafamdaki düşüncelerden habersizce tamamen pişman olmuş şekilde gözlerime bakmaya çalıştı. Ben ise az öncenin etkisi sebebiyle çekindiğim için gözlerimi kaçırdım. Gözlerimin önüne gelen perçemlerim de bu konuda bana iyi fayda sağlıyordu.

"Ben üzerinde eflatun rengi var diye..." deyip sustu ama sesi gerçekten üzgünlüğünü dile getirir gibiydi.

"Dert etme. Kazaydı. Benim de hatam var" dedim gülümseyip omuz silkerek. Sonrasında sadece kısa bir an daima üzerimde olan gözlerine kaçamak bir bakış atıp "Annemin vefat etmiş olduğunu biliyorsun?" dedim şaşkınca. Sonuçta yeni tanıştığım insanlara hemen annemin vefatını söylemiyordum ya da bunu Ilgaz'a hiç söylememiştim.

"Komşularınız... onlardan duydum"

"Anlamadım?"

"Hırsız girdiği gece siz Necati abilerle gittikten sonra öğrendim"

"Anladım" dedim bu sefer. Büyük ihtimal mahallemizin insanlarının kötü olduğunu düşündüğümden değil ama laf arasında geçmiş olmalıydı. Sonuçta artık onlarda bizim komşularımızdı ve ne kadar meraklı bir insan olmasam da bende komşularımla ilgili çoğu şeyden haberdardım.

Tam ağzını açıp bir şey diyecek gibi oldu Çağlar araya girdi. "Ilgaz abi oyuna devam etmeyecek miyiz?"

"Edicez koçum. Hadi koş sen Kürşad abinin yanına siz devam edin, geliyorum bende"

Çağlar hevesle tekrardan topu kucağında sokağa çıkınca Ilgaz elimdeki kırıklara bakarak "Ver bana onları da atayım" dedi.

"Gerek yok, ben içeri atarım. Elin kesilir sen ver hemen" deyip ben uzandım avuçlarına fakat kendini geri çekti.

"Kızım ver sen şunları. Kırık bunlar çöpte durmasın, poşeti yırtar bir yerinize batar" deyince ilk defa içimdeki inatçı tarafımı susturup avucumdakileri dikkatle onun avucuna bıraktım.

"Dur içeriden poşetle gazete de getireyim de onun içine koyup öyle at. Kediler bazen çöplere giriyor açlıktan, ayakları kesilir" deyip ona bakmadan hızlıca içeri girdim. Poşetlikten bir giyim mağazasının poşetini çıkarıp birkaç gazete de alarak tekrar balkona yöneldim.

KOMŞU TURNAM ☘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin