XIV

2.5K 229 95
                                    

XIV

Nişandan sonraki hafta her iki tarafta da olağan dışı bir sakinlik hakimdi. Bunun babamın düğünü biraz geciktirmek istemesi sebebiyle olduğunun farkındaydım çünkü haklı olarak daha yeni tanımakta olduğumuz insanlarla biraz vakit geçirebilmek istiyordu. Yaşlı kurt misali hemen kızını kap kaç yapamayacaklarını onlara daha değişik oyalama taktikleri sunarak anlatmıştı. Misal daha benim hiçbir şeyim hazır değildi, bu kadar kısa sürede de halledemeyeceğimizin mümkün olmadığından vesaire bahsetmişti.

Onlar da bunu anlayışla karşılayıp geceyi sonlandırmışlardı. En azından her iki taraf içinde bu işin bir adının konmasına memnunlardı ve şimdilik bununla yetineceklerdi. Babamdan bir şeyler gizlemek zorunda kalmayacaktım mesela veya Ilgaz'la bir araya geldiğimizde babama yalan söylemenin vicdan azabını yaşamayacaktım.

O hafta ayağım biraz daha iyi olunca ve doktorum da artık çalışmam da bir engel görmediğini söyleyince işe geri döndüm. Yeni tanıştığım müdürümüz daha döndüğüm ilk günden sözleriyle değilse de bakışlarıyla daha yeni başlayan bir çalışanının hemen izin almasına bozulmuş lakin bir şey de diyememişti. Raporumu gördükten sonra işten çıkarması da mümkün değildi zaten. Ancak o ilk günkü işi öğretmeye çalışan hevesli insan gitmiş bir anda bana düşman kesilen biri oluvermişti. Diğer çalışanların bile yanıma gelip bana destek olmasına müsaade etmiyor, hemen onları yanına çağırıp başka bir işe yönlendiriyordu. İş hayatımda yaşadığım bu ilk psikolojik şiddet beni yorsa da bir hafta kadar ses etmeden, sabırla işime odaklanmaya çalıştım.

Yine de müdür görmediği zamanlarda yardım eden birkaç kişi sayesinde işi hemen kapmaya çalışıp müdürün beni tembellikle suçlamasını önlemeye çalışıyordum. Biliyordum ki adeta mobbing uygulayarak beni buradan soğutmaya çalışıyor, işi kendim bırakmamı sağlamak istiyordu. Zaten özel hayatımda her şey çok da iyi değildi bir de iş hayatımın bu denli karışması her gece ağlama krizlerine girmemi tetikliyordu. Öyle demeyin, herkesin vardır hayatında bu denli kenara sıkılmışlığını hissettiği bir dönüm noktası. Bundan daha fazla ne olabilir ki dersin, kat be kat fazlası olur ve buna da dayanmaya çalışırsın. Herhalde tek düze giden bir hayatımız olsaydı da sınanmayı, sabretmeyi, şükretmeyi hiç bilemezdik. Kendimi bu şekilde telkin etmeye çalışsam da bu geceler boyu ağladığım gerçeğini değiştiremiyordu.

Diğer haftanın başında babam sabah kahvaltısında durumumu anlayıp beni sıkıştırsa da bir sorun olmadığını söyleyip geçiştirmeye çalıştım. Babam istersem işi bırakabileceğimi kendimi zorlamamı söylese de şimdilik hala pes etmemeye kararlıydım. Okulu başlayan Çağlar'ı sabah alan servis sayesinde işteyken de aklım kardeşimde kalmıyordu.

Yine bir sabah ellerimi artık soğuyan havalara karşı üzerime giydiğim gri hırkamın ceplerine sokup otobüs durağına giderken, aslında ayaklarım geri geri gitmek istiyordu. Önceki kadar mutlu da hissedemiyordum kendimi. Hiç özenmemiş saçlarımı gelişi güzel örüp altıma kot, üzerime de beyaz bir tişört giymiştim. Zaten işe özel formalarımızı soyunma odasında değiştirip işe öyle başlıyorduk.

Kulaklarım da biraz üşüyünce hırkanın kapüşonunu kafama geçirdim ve karşıdan karşıya geçmek için caddeye baktığımda bir taksi yavaşlayıp tam önümde durdu. Dalgın bir şekilde yanımdaki beyefendiye bakıp arabaya binip gitmesini ve karşıya geçmeyi bekledim. Ancak yan tarafımda hareketlenme olmadığı gibi önümdeki arabada bir anda korna çalınca korkuyla yerimde zıpladım.

KOMŞU TURNAM ☘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin